Şilili yazar Bolaño’nun ünlü kısa romanı Tılsım Türkçede henüz yayımlanmışken, onu Guatemalalı ödüllü yazar Rodrigo Rey Rosa’nın Sağırlar romanı takip etti. Eskiden İspanyolcadan çevrilmiş sınırlı sayıda eserle karşılaşırken, son yıllarda Türkçeye daha da fazla kan vermeye başladı Latin Amerika’nın damarları. Bizler de iyi çevirmenler sayesinde geri kalmıyoruz bu zengin dünyadan. Bolaño, Fuentes, Felix Francisco Casanova, Juan Rulfo, Jorge Franco, Ricardo Menendez Salmon… Görüyoruz ki, genellemek çok yanlış Latin Amerika edebiyatını. Her yazar birbirinden farklı bir kıta adeta.
Sağırlar, bir kaza sahnesiyle başlıyor; Guatemala’da, turistlere minyatür taşlar satmaya giden birkaç yerlinin karıştığı bir kazayla. Maya halkına mensup bu üç kişiden biri, sol elinin işaretparmağı olmayan, sağır bir çocuk. Romanın adı da Sağırlar olduğu için, bu “iç sesi bile” olmayan çocuğun kahramana dönüşeceği bir eser okuyacağımızı düşünerek başlıyoruz romana. Halbuki birkaç sayfa sonra anlıyoruz ki, Rosa bambaşka yerlere götürecek bizi. Başka kahramanlarla tanıştıracak, neredeyse polisiye diyebileceğimiz bir macera öyküsüne davet edecek.
Bu kahramanlardan biri, roman ilerledikçe gizemini pekiştiren bir kimliği olduğunu düşündüğümüz Clara. Diğeri de çilekeş bir ailesi olan ve eline silah alacağı bir işe kavuşmak üzere dayısının davetini geri çevirmeyen Cayetano. Clara’yı korumakla görevlendirilen genç Cayetano, bu romanda başrolde olduğunu anladığımız antikahramanımız aslında. Cayetano’nun Clara’yı neden ve kimden koruyacağını merak ederek başlıyoruz bu ikili arasında roman boyu sürecek olan gergin ilişkinin öyküsüne. Clara’nın ortadan kaybolmasıyla da roman adeta yeniden başlıyor bizim için. Bundan sonrası, neredeyse romanın sonuna dek devam edecek sürükleyici bir macera. Clara kaçırıldı mı, yoksa kaçtı mı? Cayetano onu bulduğunda, bulmayı ummadığı başka kimler çıkacak karşısına?
Kahramanları aşağı yukarı tanıdıktan ya da tanıdığımızı sandıktan sonra, Jean-Christophe Grangé ya da Dennis Lehane tarzı bir gerilim romanının içinde buluyoruz kendimizi. Gayet basit bir üslubu olan, kısa cümlelerle dolu, bol diyaloglu, hareketli bir kurgu çıkmış Rey Rosa’nın kaleminden. Ancak romanın finaline doğru yükselen tansiyon, tam da en yüksek noktasında birden düşüyor. İşte bu anda anlıyoruz polisiyenin ve gerilimin de ayrı bir yetenek ve nitelik isteyen edebi türler olduklarını. Bestseller etiketiyle okuduğumuz iyi macera romanlarında karşılaştığımız kurguların, finallerin, çözümlemelerin aslında hiç de kolay kurgulanmadığını, edebi yanları tartışmaya açık olsa da hayal gücü bağlamında övgüye değer olduklarını…
Öyle bir gerçeklik ki, ancak büyülü bir şekilde aktarılabilir
Tabii ki Sağırlar’ı sadece polisiye ya da macera romanı sınıfında değerlendirmek de yanlış olacaktır. Ne de olsa Rodrigo Rey Rosa, eserlerinde Borges’ten etkilendiğini itiraf eden, “Borges olmasaydı Gabriel García Márquez olmazdı,” diyen bir yazar. Kurgu sihirbazı Roberto Bolaño’nun övdüğü, “Gerçek bir usta, çağımın en iyisi,” dediği bir kalem. Sağırlar, Rosa’nın Türkçede ilk yayımlanan romanı. Ancak biz bu yazarı yeni tanımış olsak da, altmış yaşına merdiven dayamış bu Guatemalalı yazarın birçok eseri var. Guatemala Ulusal Edebiyat Ödülü’ne de sahip olan Rosa, bundan sonra başka romanlarını okumak isteyeceğimiz bir kurgucu, ama umarız diğer eserlerinde yükselttiği gerilimi, okurda yarattığı şüphe duygusunu ve heyecanı, metinlerinin zirve noktasında yerle bir etmiyordur.
Şans eseri, Sağırlar’dan bir gün önce okuduğum roman, bir Bolaño klasiği olan Tılsım’dı. Birkaç gün çantamda sırt sırta duran bu iki romanın kaderinin bir şekilde kesişeceğini biliyordum. Öncelikle yazarlardan biri diğeri hakkında oldukça övgü dolu konuşuyordu. Acaba diğeri de ona bir gönderme yapar mı sorusu aklımın bir köşesindeyken, şöyle bir cümle çıktı karşıma: “Guatemala, yılda yaklaşık 600 kadının vahşi bir şekilde katledildiği Ciudad Juarez’deki rakamı aşmış olmanın ‘utancını’ yaşıyor, buradaki rakam Meksika’daki rakamın 100 fazlasına ulaştı.” Sıradan gibi görünen bu cümlede Rodrigo Rey Rosa, Bolaño okurlarına da selamını göndermiş oluyordu, çünkü Rosa’nın bahsettiği vahşi Ciudad Juarez cinayetleri, İspanyolca edebiyatın başyapıtlarından biri olan ünlü 2666 adlı romanın temasını oluşturuyordu. Bolaño’nun neredeyse bin sayfayı bulan bu klasik eseri, Meksika’daki cinayetleri merkezine alıp bize başka meselelere de sürüklüyordu ama o da tıpkı Rodrigo Rey Rosa gibi okurda bir polisiye, gerilim veya gizem edebiyatı tadı bırakıyordu.
Her İspanyolca romana övgüde bulunmak istediğimizde “büyülü gerçekçilik” yakıştırmasını yapmak zorunda değiliz, bize bunu da kanıtlıyordu 2666. Evet, büyülü bir taraf ya da gerçekçi bir üslup olabilir ama Latin Amerika’dan nitelikli bir kurguyla karşılaştığımızda, yerel unsurlardan çok beslenen bu edebiyatın her ürününü de birbirine benzetmemek gerekiyor. Sağırlar’da örneğin, büyülü gerçekçilik adına yazarın ufak temasları olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Guatemala’nın kültürüne has ayrıntılara ya da yerli halk Mayalara değinmesi ve bunlara romanda özel bir yer vermesi, postmodern zamanımızın olmazsa olmazlarından sayılabilir artık. Ancak bu ayrıntılar, sadece ve sadece bu şekilde anlatılabilecek bir öyküye dönüştürmüyor Sağırlar’ı; daha ziyade süslüyor kahramanlarımızın öykülerini. Halbuki Bolaño’nun 2666 ya da Tılsım romanlarında, onun yazdığı biçimin dışında anlatılamaz yaşananlar. Olup bitenler gerçekten yaşanmıştır, ama dinlediğimizde gerçek ötesi bir hayal gücü ürünü gibi gelir bize. O öyle bir gerçekliktir ki, ancak büyülü bir şekilde aktarılabilir.
Sonuçta Sağırlar, bizi kendi coğrafyasına, kendi insanına ve okudukça merak ettiğimiz gizemli bir dünyaya davet ediyor, ancak Rosa daha çok o gizemi sürdürmekte başarılı olan, anlattığı paralel öyküleri birbirine etkileyici şekilde bağlamakla çok uğraşmayan, yine de sıradan insan hayatındaki hiç de sıradan olmayan o nadir anların öyküsünü yazmakta, Guatemala’nın gizemini, gerçeklerindeki tuhaflıkları yansıtmakta başarılı olan bir yazar.
* Görseller: Sedat Girgin, Rococola
Ben bu kitabı okuduğuma memnunum, devamı için http://gulakca.blogspot.com.tr/search/label/Rodrigo%20Rey%20Rosa bakabilirsiniz...
teşekkürler
Yeni yorum gönder