İpek Çalışlar’ın yeni biyografi çalışması Halide Edib (Everest yay.) Cumhuriyet tarihinin simge kadınlarından Halide Edip’in mücadelelerle, olaylarla, maceralarla dolu hayat hikayesini aydınlatıyor. Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında yaşananları Halide Edip’in ekseninden bir kez daha okuyor, bilmediğimiz birçok gerçekle yüz yüze geliyoruz.
Halide Edip 1882’de doğmuş. Meşrutiyet’ten başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanına dek uzanan yıllarda hep önemli konumlarda, belirleyici bir kişi olmuş. Yaşarken siyasi çalışmaları, kadın hakları konusundaki mücadelesi çoğunlukla edebi eserlerinin önüne geçmiş.
Halide Edip’in babası, II. Abdülhamit devri bürokratlarından Selanikli Mehmet Edip Bey, annesi Bedrifem Hanım. Çok küçük yaşta annesini kaybedince, çocukluğu, anneannesinin yanında geçmiş. Özel hocalardan dersler almış. Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde okumuş. Aralarında büyük yaş farkı bulunmasına rağmen, hocası Salih Zeki ile evlenmiş. İki oğlu olmuş.
1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonraki günlerde başta Tanin gazetesi olmak üzere çeşitli dergilerde yayınlanan yazılarıyla dikkati çekmiş. Ölüm tehditleri almış. 31 Mart Vakası üzerine vapurla Mısır’a kaçmış. Olayların yatışması üzerine İstanbul’a dönmüş. Öğretmenlik, müfettişlik yapmış. İlk romanları Halide Salih imzası ile tefrika edilmiş. Salih Zeki ikinci bir hanımla evlenince boşanmış. Yazılarını babasının adını kullanarak Halide Edip imzasıyla yazmaya başlamış. Kadınların eşitlik hareketine önderlik etmiş, Türkçülük faaliyetlerine katılmış. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında bazı hastanelerde fiilen hastabakıcılık yapmış. 1916’da Cemal Paşa’nın daveti üzerine Beyrut’a gitmiş ve orada açılan okullarına müdür olmuş. 1917’de aile doktoru ve arkadaşı Dr. Adnan (Adıvar) ile evlenmiş. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine, İstanbul’da düzenlenen protesto mitinglerine konuşmacı olarak katılmış. Sultanahmet mitinginde yaptığı konuşma ile ulusal kahraman haline gelmiş. İşgal kuvvetlerince tevkif edileceğini anlayınca Adnan Bey’le birlikte Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’ye katılmış. Sakarya Savaşı’ndan sonra cephe gerisinde hastanelerde hastabakıcılık yapmış. Milli Mücadele’deki hizmetlerinden dolayı kendisine önce onbaşı, daha sonra başçavuş rütbesi verilmiş. Kurucuları arasında eşi Adnan Bey’in de bulunduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kısa bir süre sonra kapatılması ve bazı konularda Mustafa Kemal’le düştüğü görüş ayrılıkları yüzünden 1925’de Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmış. Önce İngiltere’de yaşamış, bir süre sonra Adnan beyin öğretim üyesi olması üzerine Fransa’ya yerleşmiş. Amerika’da konferanslar, dersler vermiş. Kitaplarını İngilizce kaleme almış. Amerika ve İngiltere’de önemli yayınevlerinde yayınlatmış. Atatürk’ün ölümünden sonra eşi Adnan Bey ile yurda dönmüş. Profesör unvanı verilerek İÜEF’de İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kurmakla görevlendirilmiş. 1950’de Demokrat Parti listesinden bağımsız İzmir milletvekili seçilerek TBMM’ye girmiş.
Bu kadar yoğun bir hayatın içinde romanlar, öykü kitapları da var ve Halide Edip özellikle Milli Mücadele sırasında Anadolu’da yaşananları anlattığı, kadın sorunlarına değindiği, Türkiye’nin yakın geçmişini ele aldığı klasikleşmiş romanlarıyla hala Türk okurlarının yakından takip ettiği bir yazar. Sinekli Bakkal, Handan, Yeni Turan, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Tatarcık ilk akla gelen eserlerden.
İpek Çalışlar, yakın geçmiş Türkiye tarihi olarak da okuyabileceğimiz eserinde Halide Edip’i bütün yönleriyle yansıtmaya çalışıyor. Gerçek anlamıyla kuyu kazar gibi yapılmış bir çalışma. İpek Çalışlar, Halide Edip’in hayatında tartışma yaratacak çok olay olduğu için açık nokta bırakmak istememiş. Bulabildiği tüm kaynaklara başvurarak objektif bir biyografi oluşturmaya çalışmış. Bu alıntı yoğunluğunu ve bilimsel olma zorunluluğunu çok akıcı bir anlatımla dengeleyerek biz sıradan okurların da keyifle okuyacağı bir biyografi ortaya çıkartmış.
İpek Çalışlar’ın Halide Edip çalışmasının alt başlığı Biyografisine Sığmayan Kadın. Halide Edip’in dolu dolu hayat hikayesi gerçekten de bu nitelemeyi hak ediyor. 568 sayfalık kitabı okurken birçok yerde keşke daha fazla ayrıntıya girilebilse diyorsunuz ama Halide Edip’in hayatı o kadar çok olayla ve kişiyle dolu ki sanırım binlerce sayfa yazılsa yetmeyecek.
Yeni yorum gönder