Yakın bir zaman önce yayımlanan Dönüş kitabı, Avustralya’nın en önemli yazarlarından kabul edilen Tim Winton’ın on yedi öyküsünden mürekkep. Winton, Angelus’un hem sakin hem de çalkantılı hayatının resmedildiği birbiriyle bağlantılı bu öykülerde tanıdık duyguların ve bildik yerlerin yakınlığına özlem duyan insanları, kardeşliği, evliliği, ihtiyatlı hayatları, ergen hamileliklerini, kısıtlanmış bir dünyayı, tuhaf aile kültürlerini, her fırsatta şehre kaçmak isteyen ama bir türlü gidemeyen insanları, curcunalı yazları, sıcak Noelleri, balina avı istasyonlarını, midye kumsallarını, karavan parklarını, klorlu havuz sularını, eski sevgilileri, ilk aşkları, geçinemeyen karı-kocaları, liman işçilerini, tropiklere göç eden kambur balinaları, güneş yanıklarını, çiftlikleri, bostanları, çamaşırhaneleri, siyahları ve beyazları, mevsimlik işçileri, kanguruları, sörf tahtalarını, kasaba dedikodularını, lüks konut sitelerini, göçmen mahallelerini, eninde sonunda terk edenleri, yapış yapış nemli rüzgarları, tuz kokusunu anlatıyor.
Kitaptaki on yedi öykünün her biri, kahramanın hayatındaki bir “dönüş”ün, dönüm noktasının, kırılma, değişim ve karar anının hikayesi. Üniversite mezuniyetinden sonra hayatın gidişatının belirlendiği an, basit bir kardeş kavgasının ölümle sonuçlanmasına sebep olabilecek ve yıllarca vicdan azabı çektirecek an, her gün kocasından şiddet gören kadının kurtulmaya karar verdiği an, yıllardır görüşülmeyen akrabalarla bir vesileyle buluşmaya karar verilen fakat son anda geç gelen bu sahte yakınlıktan vazgeçilen an, lekeli ve kusurlu olanın cazibesine kapılarak âşık olunan an… Her öyküde hastalıklı bir ilişki, alkol bağımlılığı, istismar, yalnızlık, kıskançlık gibi karanlık durum ve duygular anlatılsa da Tim Winton kitabın genelinde karamsarlıktan çok uzak, hatta zaman zaman neşeli bir atmosfer kurmuş.
Kitabın benzer temaya sahip öyküler toplamı olduğu düşünülmesin ama; Tim Winton’ın hüneri ve kitabın alametifarikası bambaşka. Bir karakterin başka bir öyküde yine karşımıza çıkıverdiği, aynı karakterin hayatının değişik dönemlerinin hikayesinin –farklı farklı anlatıcılar tarafından herhangi bir kronolojik sıraya bağlı kalınmadan– anlatıldığı öyküler bütün olarak ele alındığında, bir kasabada büyüyen bir kuşağın çocukluk, gençlik ve olgunluk dönemlerine tekabül edebilecek bir zaman aralığını kapsıyor. Örneğin kitaptaki dokuz öyküde karşımıza çıkan Vic Lang, bazı öykülerde birinci tekil anlatıcı olarak kendi hikayesini anlatırken, başka öykülerde karısının, kimi zaman anne ve babasının, kimi zaman da üçüncü tekil anlatıcının sesinden Vic Lang’ın hikayesini okuyoruz. Bir öyküde okuduğumuz kısacık bir sahneyi başka bir öyküde bambaşka bir anlatıcıdan, bambaşka bir bakış açısından dinliyoruz. Bazen bu tekrarlar okurun dikkatinden kaçmayacak şekilde alenen kendini belli ediyor, zaman zaman da okurun kafasını karıştırabilecek bir muğlaklıkla belirip bir ihtimaller yumağına dönüşüyor. Dolayısıyla bu yönden bakıldığında, parçalı kurguyla örülmüş bir romana da yakın duran Dönüş, “çok hızlı değişen bir dünyada doğup büyüdüğü yere, zamana ve insanlara tutulup kalmış okurlar için.”
Görsel: Seda Mit
Yeni yorum gönder