Yalçın Tosun’un öykülerinde sürekli karşımıza çıkan, belli başlı temalar var: Çocukluk, aile ve cinsellik. Tosun, bazen kendisini bazen de karşısındakini anlatırken ilişkilerin tıkanışını resmedip bu üç temaya yöneliyor - ki aslında onlar, hepimizin hayatının bir şekilde en sıkıntılı noktaları. Fark ediyoruz ya da etmiyoruz ama durum bu. Tosun’un yeni öykü kitabı Bir Nedene Sunuldum’da da bu izlekler üzerinden yaşamı kuran veya kurulu olanı anlamaya uğraşan satırlar var.
Bir Nedene Sunuldum’daki öyküler, bir yanıyla kimseye anlatılmayan öbür yanıyla anlatıldıkça daha zehirli hale gelen gizlerin perdesini aralıyor. Tosun, hepimizin kuytularının bulunduğunu göstermek istercesine yol alıyor. Onları ışıkla buluşturmak için doğru zamanı kolladığımızı ya da o vaktin hiç gelmediğini anlatmaya çabalıyor sanki. Bize mutlaka karşımızdakini tartıp hamlelerini çözmeye çalıştığımızı da hissettiriyor. Bunu bir bakışla veya bakışları kaçırarak, cinsellikle ya da cinsellikten uzaklaşarak, ağzımızı açarak veya hep susarak gerçekleştiriyoruz. Daha doğrusu, Tosun’un kahramanları böyle davranıp etraflarında olup bitenleri süzüyor.
Kitaptaki kahramanların, çoğunlukla dünyanın kenarında dolanan çocuklar olduğunu, dünyaya adım attıklarında ise kendi evrenlerinin sıkı bir kırılmaya uğradığını görüyoruz. Bahsi geçen çocuklar, duygularını bazen sümen altı ederek bazen de önünü ardını düşünmeden ortalığa saçarak çektiği yabancılığı yenmeye çabalıyor. Hal böyle olunca ortaya büyük bir karmaşa çıkıyor: “Sırttaki yük taşınmalı mı yoksa bir kenara mı bırakılmalı?” sorusu belirirken “mahrem dehlizler” de doğal olarak gün yüzüne çıkıyor. Güler misiniz, ağlar mısınız? Tabii bu da kesif bir çelişki, bir karmaşa ya da habire zorlanan ağır kapı gibi beli büken bir yük.
Öykülerde, her ne kadar sağı solu kalabalık gibi görünse de, kahramanlar, önünde sonunda yalnız. Erotik anlarda da, yaşamın günlük akışı içinde de bu böyle. O yalnızlık, tüm kişileri bir biçimde keşfe zorluyor ama bulunanlar genellikle tedirgin edici oluyor. Bunun sonucu ise hem aile içinde hem de başka ilişkilerde başgösteren iletişimsizlik.
Satırlarda gezindikçe Tosun’un, cinselliği ve erotizmi bir takıntı haline getirdiğini düşünebilirsiniz. Fakat metinlere biraz dikkat kesilince bu iki unsurun yaşanması veya yaşanamamasından doğan gerilimlerin anlatıldığını fark edebilirsiniz. Yani yazar, ruhumuzu çalkalandıran sıkıntıların yer aldığı bölgede turlarken bir bakıma şeytanın avukatlığına da soyunuyor.
Bir Nedene Sunuldum’daki konu(lar) ağır. Tosun, bütün bunları en yalın haliyle anlatıyor. Öykülerin bu yapısı, her şeyi daha duru fakat bir o kadar da yıkıcı biçimde yansıtıyor. Metinlerin gücü de burada zaten.
* Görsel: Burak Dak
Yeni yorum gönder