Edebiyat ajanı kimliğiyle tanıdığımız Nermin Mollaoğlu, Türk edebiyatını dünyaya tanıtan en başarılı ajans olarak bilinen Kalem Ajans’ın kurucu. Ajans, 2005 yılından beri hem yerli yazarların dünyaya tanıtılması hem de yabancı yazarların dilimize kazandırılması için çalışmakta. Mollaoğlu ile edebiyat ajanlığı kavramından sesli kitaplara kadar yayıncılık dünyasını ele alırken; “Bu ülkenin ne zaman ateşi çıksa, çevresindeki ülkelerde sorunlar olsa yayıncılık en az etkilenen sektörlerden biri olmuştur.” sözleriyle yayıncılık dünyasının son günlerine dair bakışını ifade etti.
Mesleğimi sorduklarında tam olarak EDEBİYAT AJANI diyorum. Hala edebiyatın ajanı mı olurmuş diye düşünenler oluyor. Bazılarına dünyadaki ilk edebiyat ajanının ben doğmadan tam 100 yıl önce Amerika’da çalışmaya başladığını anlatıyorum. Benim işimin tanımını daha uzun süre tartışmaya devam edeceğiz sanırım ama yaptığım iş şu: Türk yazarlarının eserlerinin farklı dillerde okunması için çalışmak, dünyanın her köşesinde yayımlanan kitapların Türkiye’de uygun yayıncı ile buluşması için köprü olmak.
Edebiyat ajanlığının büyük pazar dilleri dediğimiz İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca'da uzun bir geçmişi var. Ülkemizde yabancı dillerden Türkçeye kitap telifi satışı yönünde yarım asırdır yoğun şekilde ilerlemekte. Türkçeden diğer dillere 20 yıl bile olmadı. Ülke edebiyatımızı dünyada okutmada daha yolun çok başındayız.
Yazarları bazen yayınevleri üzerinden de temsil ediyoruz. Önemli olan Fikir ve Sanat Eseri Kanunu’nda (FSEK) belirtilen işleme haklarından olan çeviri hakkının kimde olduğu. Eğer bu hakkı yayınevine devretmişse biz de yayınevi üzerinden ilerlememiz gerekir. Çoğu zaman yazarların bu haklarını biz yönettiğimiz için direkt çeviri hak satışı yapabiliyoruz.
Bu ülkenin ne zaman ateşi çıksa, çevresindeki ülkelerde sorunlar olsa yayıncılık en az etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Bu tüm cumhuriyet tarihi boyunca böyle oldu. Karantina dünya genelinde yaşandığı halde yayıncılığımız yine aynı tepkiyi veriyor. Satışlarda azalma olmasına rağmen başka sektörlere kıyasla en az hasarla ilerliyor.
Sesli kitap sever olarak sesli kitap seçeneklerinin artmasına çok sevindim. Karantina günlerinde daha önce sesli kitap deneyimi olmayanlar da bunu keşfettiler. Bundan mutlu oldum. E-kitaplar Türkiye’de daha çok kurgu dışı kitaplarda, ders kitaplarında tercih ediliyor ve bu şekilde devam edecektir. Kurgu kitabı e formatta okuma alışkanlığı Türkçe okur mayasında tutmadı.
Uluslararası edebiyat festivali düzenleyen dünyada pek edebiyat ajansı yok. Kalem olarak İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali’nin (İTEF) Türk edebiyatının tanıtımına çok yararlı olduğunu gördükçe mutlu oluyoruz, gurur duyuyoruz. İTEF sayesinde dünyanın diğer ülkelerindeki festivallerle de sıkı dirsek temasında oluyoruz. İTEF’i 2009'da ilk kez düzenlemiştik. 2008’de Türkiye’nin Frankfurt Kitap Fuarı’nda onur konukluğunun hemen sonrası, 2010 İstanbul Kültür Başkenti çalışmalarının hemen öncesiydi. İlk yıldan başlayarak çok sayıda yabancı yazarı İstanbul’da ağırlamaya başladık. Birçoğu Türkiye’yle ilgili önyargıları değişerek evlerine döndüler. Temsil ettiğimiz yazarların kitapları her zaman okuma listesinde büyük yer kaplıyor. Ve fakat yeni yazarlara, farklı coğrafyalardan kelimelere hep açığım. Keşifler yapmaktan çok hoşlanıyorum. Kurgu dışı hep az okuyordum; bu yıl bunu değiştirdim. Tek başına okur değilim. Bundan şunu kastediyorum. İyi bir kitap okuyunca bunu paylaşmayı seviyorum. Ruhuma uygun bir mesleğim var.
Kitap okumasaydım, kitap hayatımın içinde böyle büyük yer kaplamasaydı asla şu anki Nermin olmazdım, olamazdım. Kitaplar bize yaşadığımız zamandan daha çok beynimizi, kalbimizi büyüten organik besinler. Ayrıca dostlarımla kitaplar hakkında konuşmalarım da kişiliğimde etkili olmuştur. O paylaşımlar da çok değerli
Yeni yorum gönder