İlkokulda hepimize ilk öğretilen şeylerden biridir: Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görmektedir. Bu sayede bir yanıyla Avrupa’ya eklemlenmeye çalışan Türkiye diğer yandan bir türlü Ortadoğulu damarından kurtulamaz. Bu yüzden bir Türkiyelinin Ortadoğu’yu görüşüyle, bir Avrupalının Ortadoğu’yu görüşü arasında bariz farklar vardır.
Kabil Disko Ortadoğu’ya Avrupalı bir pencereden bakıyor. Fransız karikatürist Nicolas’nın çaresizlik içinde Afganistan’daki bir işe başvurmasıyla başlayan serüveni, tipik bir Doğulu-Batılı ikilemi. Kendisini alıştığının çok dışında bir ortamda bulan Nicolas, etrafında beliren tehlikenin pek de farkında görünmüyor doğrusu, sanki Ortadoğu ile ilgili bir film setine düşmüş gibi davranıyor. Bu bakış açısı yakın döneme kadar Avrupa’ya hâkim görünen bir bakış açısı aslında. 1940’lı yıllara kadar bitmek tükenmez savaşlarla boğuşmuş Avrupa her nasılsa savaşın ve terörün sanki başka bir gezegende yer alan Ortadoğu’ya özgü olduğu, sadece televizyonlarında belirdiği ve ucunun asla onlara dokunmayacağı fikrine kapılmıştı. 2000’li yılların başında yazılmış olan Kabil Disko da bu şaşkınlık duygusunu taşıyor. Fakat günümüzde gittikçe tırmanan ve küreselleşen terör olaylarını ve bu terör olaylarıyla sarsılan Avrupa ülkelerini gördükçe düşünmeden edemiyor insan: Kabil Disko bugün yazılsaydı başka bir kitap mı olurdu?
Yine de şiddeti yumuşatarak anlatma gücünün sadece mizahta olduğunu da söylemeden geçmemek gerekiyor. Bunun başka bir örneğini İran üzerinden, Marjane Satrapi’nin Persepolis’inde görmüştük daha evvel. Gerçi Satrapi’nin hüzünlü alt metnine Kabil Disko’da rastlanmıyor; bunu da normal karşılamak gerek çünkü Marjane Satrapi içten bir bakış açısı ve derin bir kalp kırıklığı içeriyordu. Nicolas Wild ise, daha ziyade “bir süreliğine” gerçek dışı görünen bir dünyaya misafir olan ve eninde sonunda ülkesine dönen bir gözlemci gibi. Yani Kabil Disko bir yönüyle bir anı kitabı. Yazarın kitabın sonunda yer verdiği kişisel arşivine ait fotoğraflar da kitabın bu yönünü destekler nitelikte.
Unutmadan söyleyelim: Kabil Disko Nicolas Wild’ın iki yıllık Afganistan macerasının sadece bir bölümünü anlatıyor. Zira aslına bakarsanız kitap üç ciltten oluşuyor. “Afganistan’da kaçırılmamayı nasıl başardım?” alt başlığını, “Afganistan’da afyonkeş olmamayı nasıl başardım?” alt başlığını taşıyan ikinci cilt takip edecek. Nicolas’nın maceralarının devamını merakla bekliyoruz.
Yeni yorum gönder