Çocukluğun büyülü bir bahçe olduğu hep söylenir. Erginleşme ise büyü bozumudur. Masalların gücü buraya dayanır, fantastik bizi bu yüzden cezbeder. Rüyasında uçabilen çocuk, balkonun korkuluklarına yaklaşırken şüpheyle dolar, “ya uçamazsam”: Büyü bozulmuş, yetişkinliğin dümen suyuna girilmiştir artık. Buzzati’nin deyişiyle, “Büyük bir engeldir büyümek, genellikle insanın başına uykusunda gelir.”
Dino Buzzati, Yaşlı Ormanın Gizemi'nde bize, çocukluğun o büyülü günlerinin hatrına bir hikaye anlatıyor. Gündelik hayatın içindeki olağanüstülüklerin hiçbir şaşkınlığa yol açmadığı, hayvanların konuştuğu, rüzgarların uzun kuyruklarıyla mağaralarda yaşadığı, cinlerin insan ve hayvan kılığına girebildiği bir hikaye. Özetle, açgözlü bir adamın pişmanlığı, bir çocuğun erginleşmesi ve evlerini korumaya çalışan orman cinlerinin mücadelesinin hikayesi.
Yaşlı Ormanın Gizemi büyülü gerçekçi bir hikaye, bir masal ya da fantastik bir anlatı olarak okunmaya açık. Kıssadan hissesini bile açıktan veriyor. Buzzati dünya edebiyatında Tatar Çölü’yle nam salmış olsa da Büyülü Öyküler ve Tanrıyı Gören Köpek ile hikayede keskin bir görüş ve büyülü gerçekçi temalarla neler başarılabileceğini göstermişti. Yaşlı Ormanın Gizemi ise yazarın erken dönem eserlerinden biri. Kısa bir roman ya da uzun bir öykü diyebiliriz. Karar vermek güç olsa da, masal ile büyülü gerçekçilik arasında gidip geldiği söylenebilir. Hatta modern bir masal olarak okunabilir: Karakterler, olağanüstü bir güce, doğadaki diğer canlılarla konuşabilme yeteneğine sahip. Tekerlemeler olmasa da, saksağan ve rüzgar şiirler söylüyor. Sonunda kıssadan hisse çıkarılıyor. Yine de, olayların belirli bir zaman ve mekanda geçtiğini düşünürsek, tüm anlatı büyülü gerçekçiliğin sınırları içinde de görülebilir. Buzzati’nin Türkçe’ye Ayılar Baskını adıyla çevrilen bir de -alegorik- çocuk romanı olduğunu göz önüne aldığımızda, türün adını ne koyarsak koyalım, sevgili İtalyanımızın olağanüstü temalara düşkün olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bir tercih olarak dilde sadelik
Buzzati’nin dili sadedir. Yıllarca gazetecilik yaptığını hatırlarsak bu sadeliğin kökenlerini de fark edebiliriz. Fakat yazarın verdiği bir röportajdan, bunun bilinçli bir tavır olduğunu anlıyoruz: “Bana göre fantastik, gazeteciliğe olabildiğince yakın olmalıdır. İşin içinde birazcık olsa da, uygun kelime ‘bayağılaştırmak’ değil. Onun yerine, fantastik bir öykünün etkileyiciliği, pratik anlamda en basit şekilde anlatılmasına bağlıdır” diyor. “K Balığı” ya da “Paskalya” gibi öykülerinde, bu yöntemin işe yaradığı, okurda müthiş bir tesir bıraktığı tartışılmaz. Ancak Yaşlı Ormanın Gizemi gibi uzun ve masalsı bir hikayede dildeki bu basitlik ve sadelik, kitabın yetişkinlerden ziyade çocuklara hitap ettiğini düşündürtüyor. Yine de, çocuk ya da yetişkin fark etmez, edebiyatın plastik çiçekler bahçesine dönüştüğü şu günlerde, Yaşlı Ormanın kalbine yapılacak bir seyahat, herkese iyi gelecektir.
* Görsel: Yavuz Girgin
Yeni yorum gönder