Bir edebi metni kaleme alırken daha önce hiç yazılmamış gibi davranma lüksümüz yok. Okuduğumuz, okumadığımız, açık veya gizli hayranlık duyduğumuz yahut hafife aldığımız, nefret ettiğimiz pek çok metin sayesinde veya onlara rağmen yazıyoruz kaleme aldıklarımızı. Zira boş kâğıda yazarken boş kafayla da yazarsak ortaya çıkan ürünün edebi kalitesinde ister istemez bir yavanlık bulunabilir. Dolayısıyla var olan metinlerin arasında yaşayan, onlarla hesaplaşan yazarların kaleminden doğuyor yeni metinler. Metinlerarasılık tabii ki tam olarak bu anlama gelmiyor. Ancak zihnimizin köşesinde bu cümlelerin de bulunmasında fayda var.
“Metinlerarasılık” yeni bir kavram. 1960’larda ortaya atıldı. Karnavalesk deyince aklımıza ismi gelen Rus biçimciler ekolünden Mihail Mihailoviç Bahtin’in “diyalojizm” kavramı İngilizceye Intertextuality olarak geçerken bizde batıya baktığımız için “metinlerarasılık” kavramıyla karşılandı. Ancak yeni kavramsallaştırılmış olması metinlerarasılığı yeni bir olgu yapmıyor. Hatta kadim bir uygulamanın yepyeni bir teorisinin olması işi fazlasıyla güçleştiriyor. Taşların tam olarak yerine oturamadığı bir alan “metinlerarasılık”.
METİNLERARASILIĞIN İLK 11’İ
Folklor ve Metinlerarasılık-Kubilay Aktulum
Metinlerarası İlişkiler-Kubilay Aktulum
Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti-Umberto
Eco
Etkilenme Endişesi-Harold Bloom
Metinlerarasılık ve Yazın Eğitimi-Muhlise
Coşkun Ögeyik
Romantik Ortadoğu Metinlerarası Bir
Deneme-Hayri K. Yetik
Metinlerarasılık Yöntemleri Ömer Seyfettin’in
Hikayeleri-Serkan Özdemir
Modern Azerbaycan Edebiyatında
Dede Korkut
Metinlerarası Çözümlemeler-Yrd. Doç. Dr.
Sedat Adıgüzel
Davutoğlu Süleyman Hikayesi Metinlerarası
Bir Okuma-Dr. Özkan Daşdemir
Metinlerarası İlişkiler ve Gılgamış Destanının
Çağdaş Yorumları-Gonca Gökalp-Alpaslan
Elbette “metinlerarasılığı” modernizm ve daha da çok postmodernizmle ilişkilendirerek zihnimizde bir yere oturtmaya çalıştık. James Joyce’un Ulysses romanının pek çok boyutu, Antik Yunan destanlarından Odysseia ile irtibatı bu kavram üzerinden anlamlandırıldı. Ancak Shakespeare’dan Goethe’ye, Fuzuli’den Oğuz Atay’a pek çok yazar hem yazdıklarında başka metinlere atıfta bulundu hem de eserleri birçok kez farklı “metinlerarası” okumalara tabi tutuldu.
Yeni yorum gönder