Köpekler İçin Gece Müziği’nin ilk baskısı Can Yayınları arasından 2014’te çıkmış. Yeni baskısıysa, Ocak 2020’de Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Bu arada üç baskı yapmış kitap. Faruk Duman dikkat çeken bir romancı… Köpekler İçin Gece Müziği’nin okuyucu üzerinde negatif etkiye neden olduğu söylenebilir. Roman bitince okuyucu merak içinde kalıyor. Bu arada epey hırpalandığını da düşünüyor. Çünkü kasvetli hava roman boyunca hiç dağılmıyor. Karakterler sürekli şüpheli hareketlerde bulunuyorlar. Karakterlerin kendileri de tedirgin zaten. Romanda normal olanla anormal olan, “real”le “surreal” sürekli yer değiştiriyor, iç içe giriyor. O aradaki boşlukla uğraşmaktan okuyucu yoruluyor. Yorgunluktan ziyade geriliyor. Faruk Duman biraz da romanında bu gerginlikten, merak uyandırıcı yöntemden faydalanıyor. Roman bu şekilde sürükleyici, ilgi çekici bir hale geliyor.
Fantastiğe bir kala
Romanın ismi neden Köpekler İçin Gece Müziği’dir, bunu da romanın sonunda anlıyoruz. Bu yöntemi zaten Faruk Duman roman boyunca ustalıkla kullanmıştır. Yani önce ortaya bir şey atmak. İlgi çekici bir şey atmak: Köpekler için gece müziği. Sonra da bunun ne anlama geldiğini sorgulatmak. Nedir ki bu diye sordurduğunda okuyucuya, hedefi on ikiden vurmuş oluyorsun. Fakat sonrasında etkileyici bir açıklama sunmadığında, içi havayla dolu bir balonmuş bu, dedirtme tehlikesi de olan bir yöntem. Faruk Duman, içi havayla dolu olaylar anlatmıyor. Düşünüyor ve düşündürüyor. O yüzden romanda sık sık aforizmatik cümlelerle karşılaşıyoruz. Anlatıcının da düşündüğünü, hiç olmazsa karakterler üzerinden düşünmeye devam ettiğini gösteren cümlelerdir bunlar. Duman, ilginç cümleyi ortaya attıktan, okuyucunun dikkatlerini üzerine çektikten sonra, soğukkanlı, acelesiz, paniğe kapılmadan, sakin sakin anlatmaya devam ediyor.
Tarık’la Filiz, uçurum kenarından kurtulabilecekler mi? “Avcıatmaca” kimdir, gerçek ismi nedir, ne iş yapar, nasıl yaşar? O kartalı (Timsah), o atı (Kahve), o köpeği (Akçatopal) nasıl evcilleştirmişti? Peki, ağzından burnundan kan gelene kadar dövdüğü çocuk (Murat) kimdir? Neden sürekli dayak yemektedir? Kara Zühre, neden kocası “Avcıatmaca”nın yanında yaşamaz? Tarık’la Filiz’e ne olacak? Sorular daha da çoğaltılabilir. Soruların birçoğuna da, romancı ikna edici cevaplar veriyor. Romanın sonunda sadece “Bundan sonra ne olacak?” diye merak ediyoruz. Onun dışında kurguda bir sıkıntı yok. Olay ve kişiler birbirine sımsıkı bağlanıyor. Bundan sonra ne olacak sorusunu sordurarak, romancı, romanın başında kullandığı yöntemi sonunda da kullanmış oluyor. Diğer romanlarında bu olayların devamı var mıdır bilmiyorum.
Fakat olsa, bunların derinliğine kolay ulaşılamayacaktır. Duman’ın Köpekler İçin Gece Müziği’nde yaptığı tasvirler de ilgi çekicidir. Orman, yağmur, kan kokusu, karanlık, kartal, at, köpek, tavşan bir dekor değildir romanda. Adeta onlar da canlı, olayları etkileyen, olaylardan etkilenen romanın birer karakteridirler. Düşünürler, hissederler, vefa gösterirler, korkarlar, kaçarlar ve saldırırlar. Faruk Duman ormanı, tavşanı ve diğerlerini tabii romanın o koyu, karanlık, çamurla dolu, bitmek bilmeyen, gerilim dolu atmosferini oluşturmak için kullanır. Romanda düşünen kartalın, aldığı emri ne pahasına olursa olsun yerine getiren köpeğin, ayrıca masalsı, surreal dediğimiz atmosferin oluşturulmasında büyük etkisi vardır. Zaten her birinin bir isminin olması, yani kişileştirilmesi de bu yüzdendir. Mesela kartal yani “Timsal” yaralı halde “Sincabı gagasıyla tuttu, pençesinin altına aldı, çok geçmeden parçalara ayırdı. Kanı temizleyen yağmura söve söve yedi.” (s. 88). “Söve söve yemek” insana özgü bir hareketken, bunu kartal yaptığında, romanın atmosferi bir anda değişiyor. Karanlık, umutsuz ve gergin atmosferle birlikte fantastiğe doğru bir adım da atılıyor. Her ne kadar romancı, gayet realist düşünse, romanını realist bir anlayışla kurgulasa bile.
Yeni yorum gönder