Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

Roald Dahl hakkında bazı "müthiş sırlar"



Toplam oy: 1166
Çev. İpek Şoran
Can Çocuk Yayınları
Benek Tozu ve Diğer Müthiş Sırlar kitabı, hem Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nın daha önce gün ışığı görmemiş bir bölümünü hem de yaratıcısı Roald Dahl’ın hayat hikayesine dair ilginç anekdotlar içeriyor.

Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nı ilk okuduğumuzda, eminim hepimiz, çikolata fabrikasına giriş imkanı veren “altın bilet”ten bir tane de bizim payımıza düşseydi keşke diye düşünmüşüzdür. Bir çikolata ırmağına ya da bir vanilyalı şekerleme dağına, ceviz odasına kayıtsız kalmak pek mümkün değil ne de olsa!

 

“Altın bilet”e sahip o şanslı çocuklardan biri olamadık belki ama, şimdilerde, Roald Dahl’ın dünyasına adım atabileceğimiz bir “altın kitabımız” var. Yakın bir zaman önce Can Çocuk Yayınları tarafından -altın rengi bir kapakla- yayımlanan Benek Tozu ve Diğer Müthiş Sırlar kitabı, hem Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nın daha önce gün ışığı görmemiş bir bölümünü hem de yaratıcısı Roald Dahl’ın hayat hikayesine dair ilginç anekdotlar içeriyor. Roald Dahl tatillerde ne yapardı, masasının üzerinde hangi ilginç eşyalar vardı, lakabı neydi, okul yıllarında karnesinin durumu nasıldı gibi... Üstelik, çikolata fabrikasından bazı tariflere ulaşmak da mümkün! Kitaptaki bir başka “tarif” de yazarlığa dair; Roald Dahl’a göre, bir yazarda olması gereken nitelikler şunlarmış:


•    Renkli bir hayal gücünüz olmalı.
•    İyi yazabilmelisiniz. Yani demek istediğim, okurun zihninde canlanacak sahneler yaratabilmelisiniz.
•    Gayretli olmalısınız. Başka bir deyişle, işinize dört elle sarılmalı ve asla pes etmemelisiniz.
•    Mükemmelliyetçi olmalısınız. Yani tekrar tekrar yazıp, elinizden gelenin en iyisini yapana kadar tatmin olmamalısınız.
•    Güçlü bir özdisiplininiz olmalı.
•    Keskin bir mizah anlayışınızın olması çok işinize yarar.
•    Alçakgönüllü olmalısınız. Yazdıklarının muhteşem olduğunu düşünenlerin başı belada demektir.


Benek Tozu ve Diğer Müthiş Sırlar
, aslında bir armağan kitap. Bu yıl 13 Eylül’de, 100. doğum yılı kutlanacak Roald Dahl’ın okurlarına  bir hediye. Bu yıl içinde alacağımız diğer bir hediye de, bizi sinema salonlarında bekliyor. Roald Dahl’ın Charlie’nin Çikolata Fabrikası gibi unutulmaz eserlerinden biri olan Koca Sevimli Dev kitabından uyarlanan aynı adlı film, Türkiye’de de 1 temmuzda gösterime girecek.

 

Filme biraz daha vakit var ama en azından, dün yayımlanan fragmanını izleyebiliriz:
 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.