Hayatta yapılacak 100 şey listesi gibi bir liste hazırlasam bir kedi ile birlikte yaşamayı mutlaka dahil ederdim. Daha da ötesi, hayatta iken mutlaka yapmanız gereken 5 şey içine koyardım.
Benim bir kedi ile ilişkiye girmem maalesef çok geç bir zamanda gerçekleşti. Kedisiz geçen yıllarıma üzülüyorum. Kedisiz geçen yıllarımda kedilerini kaybeden arkadaşlarımın derin üzüntülerine tanık olduğum zaman ne kadar duyarsız davranmış olduğumu farkediyorum. Nedense önceleri kedileri pek sevmez, daha doğrusu biraz ürkerdim. Tırmalayacaklarından, ısıracaklarından çekinirdim. Kedili bir evde etrafımda dolaşan bir kedi ile kendimi pek rahat hissetmezdim, sonra yavaş yavaş her şey değişti. Şimdi kediler, sadece birlikte yaşadığım kedi değil, tüm kediler dünyanın en estetik, en masum (tamam acımasız bir avcılıkları vardır, o ayrı konu) canlıları olarak yaşamımı daha önce tahayyül edemediğim ölçüde zenginleştiriyorlar. Bir kedi ile birlikte yaşayarak karamsar, mutsuz, depresif olamazsınız. En karanlık anınızda onu seyrederek geçireceğiniz bir 5-10 dakika bütün karanlığınızı alıp götürecek, ister istemez gülümsemeye başladığınızı ve mutlu olduğunuzu hissedeceksinizdir. Leonardo da Vinci ne demiş: “Minicik bir kedi yavrusu bir sanat şaheseridir.“ Gerçekten öyledir, üstelik başka hangi sanat şaheserini evinize alma imkânınız olabilir?
Eğer herhangi bir nedenle bir evcil hayvanla beraber yaşamak istiyorsanız, ve aklınızda köpek varsa mutlaka çok iyi düşünmelisiniz. Köpekle birlikte yaşamak girişiminiz, hele çevresel koşullarınız uygun değilse (geniş bir bahçe, ona ayıracak geniş zamanlar, hatta neredeyse birlikte olduğunuz tüm zamanlar) bir katastrof ile sonuçlanabilir. Kendileri ya da çocukları için köpek edinenlerin büyük bir çoğunluğu bir kaç aylık süre sonunda pişman olarak köpeklerini ne yapacaklarını kara kara düşünmeye başlarlar. Bu yüzden sokaklar terkedilmiş bu zavallı canlılarla dolup taşar. Her şeye rağmen bir köpek edinmeye kararlı iseniz, bu konuda deneyimli dostlarınızla, birden fazla dostunuzla uzun uzun görüşmeniz, ve birlikte vakit geçirerek gözlem yapmanız şarttır.
Kedi ile birlikte yaşamak ise bir çok açıdan bir köpekle birlikte yaşamaya kıyasla son derece. Kolaydır: Temizlik, bahçe, açık alan, tuvalet ihtiyacı, gezinti ihtiyacı, havlama, gürültü, size olan bağımlılık gereksinmesi... Tüm bu kriterler açısından kedi neredeyse sorunsuz bir canlıdır. Elbette kısırlaştırmanız koşulu ile. Kedi ile birlikte yaşamak bir süre sonra bu mükemmel canlı hakkında daha çok bilgi edinme ihtiyacınızı tetikleyecektir. Bu konuda aklınıza gelebilecek neredeyse tüm soruları yanıtlayan iki harika kitap var. İlki dünyaca ünlü İngiliz Zoolog Desmond Morris'in Kedinizi Nasıl Bilirsiniz isimli kitabı. Morris ününü 70'li yıllarda tüm dünyada olduğu gibi bizde de çok satan Çıplak Maymun isimli kitabına borçlu. Morris harika bir girişten sonra kısa bölümler halinde kedilerle ilgili onlarca soru soruyor ve yanıtlarını veriyor: “Evcil kedi bir çelişkidir. Hiçbir hayvan bir yandan bu kadar hareket ve eylem özgürlüğü talep edip bunu elde ederken, bir yandan da insanoğluyla böylesine yakın bir ilişki geliştirmemiştir... Kedi ikili bir yaşam sürer. Evde, gözünü dikerek sahiplerine bakan, yaşına göre fazla gelişmiş bir yavrudur. Dışarıda ise yetişkin bir yaratık, kendi kendinin patronu, özgürce yaşayan bir yabanıl yaratık, tetikte duran ve kendine yeterli olan bir canlıdır ve koruyucusu olan insanları o anda tümüyle unutmuş durumdadır. Evcil hayvandan yabanıl hayvana ve tekrar evcilliğe bu geçişi izlemek insanı büyüler.” Gerçekten öyle. Eğer bir bahçeniz varsa, kedinizin bahçeye çıktığı anda geçirmeye başladığı bu büyüleyici değişimi siz de izleyebilirsiniz. Sizin koynunuzda mırıldayarak yatan bir yavrudan, vahşi bir kaplana dönüşüm. Keyfi yerinde ise, size pusu kuracak, saldırılar düzenleyecek, neşe içinde zıplayarak koşturacaktır. Ama bir köpek gibi bunu sonsuza kadar yapmak isteyerek sizi bıktırmayacaktır. Size olan ilgisi dakikalarla sınırlı olacak, sonra bahçenin sizin asla keşfedemeyeceğiniz bölgelerine doğru keşif gezilerine çıkacaktır.
Diğer kitabımız Kedi Anlama Kılavuzu bir kedi uzmanının eseri. Bu tür kitaplarda Amerikan tarzı daha çok hoşunuza gidiyorsa tercih etmeniz gereken kitap. Kedi sahiplerinin soruları, bu sorulara verilen yanıtlar, aralara serpiştirilmiş “Biliyor muydunuz?” başlıklı kısa ilginç bilgiler. Morris'in kitabı güncel pratik sorunlardan ziyade daha genel düzeyde konulara ve kediler hakkında kimi rivayetlere yoğunlaşırken, Moore'un kitabından kedi bakımı, beslenmesi gibi pratik konularda da yararlı bilgiler edinebilirsiniz. Mesela kedinize tuvalet ihtiyacı için klozet kullanmayı öğretmek konusunda oldukça açıklayıcı bir bölüm bile var.
Bu muhteşem yoldaş ile ilgili kitaplar bunlarla sınırlı değil. Sanatçılarla kediler arasındaki özel bağdan ötürü edebiyat tarihi içinde zengin bir kedi bölümü vardır. Dünyanın en ünlü kedisi Schrödinger'in kedisidir belki ama Türkiye sınırları içerisinde onun ününü gölgeleyecek bir başka kedi vardır: Kötü Kedi Şerafettin. Morris'e göre: “kedi sevenler köpek sevenlerden oldukça farklıdır. Kural olarak bağımsız düşünme ve davranma yönünde daha güçlü bir kişilikleri vardır. Sanatçılar kedi severler; askerler köpek severler. O çok yüceltilen “grup bağlılığı” meselesi hem kedilere hem de kedi severlere yabancıdır. Bir şirketin sadık çalışanı, bir çetenin üyesi, bir delikanlı grubunun ya da askeri birliğin üyesiyseniz, muhtemelen evde sobanın ya da kaloriferin yanında kıvrılıp yatmış bir kediniz olmayacaktır. Hırslı yuppiler, gözünü yükseklere dikmiş politikacılar, profesyonel atletler, bunlar tipik kedi sahipleri gruplarına girmezler. Dizinin üstünde bir kedi yatmış olan bir futbolcuyu düşünmek zordur. Bu futbolcuyu, köpeğini yürüyüşe çıkarmış biri olarak düşünmek çok daha kolaydır.” Bu çerçevede kedilerin kahramanı oldukları sayısız değerli edebiyat / sanat eserini burada listelememiz mümkün olmasa da bir kaç tanesini burada zikredelim:
Selçuk Demirel'in muhteşem kedi çizimleri (ne yazık ki küçük boy basılmış) Başka Kediler
Şükran Yiğit - Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları Doli'yi Hatırlıyor musun?
Julia Bachstein - Kedi Hikâyeleri
Hamiş: Eğer bir kedi edinmeye karar verirseniz, önceliğiniz bir sokak kedisi olsun. 8 hafta anne sütü içmemiş bir kediyi annesinden asla ayırmayınız. Yaşama veya sağlıklı yaşama şansı çok düşük olacaktır. Kesinlikle Pet Shop'lardan kedi almayınız. Eğer her gün düzenli olarak fırçalayamayacaksanız uzun tüylü, çirkin suratlı İran kedilerini tercih etmeyiniz. Tüyler uzayıp düğüm olursa çözemezsiniz ve kedicik düğümlü bölgeleri yalayaya yalaya bedeninde yaralar açabilir. Moore'un kitabının 28. sayfasındaki “Kedi geometrisi ve Kişilikleri” bölümü size uygun kediyi bulmanız konusundan yardımcı olacaktır.
Eleştiri
Eleştiri
Yorumlar
Yorum Gönder
Diğer Eleştiri Yazıları
Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.
Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.
Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.
Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.
Yeni yorum gönder