Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Agatha Christie'nin gizli bir ajanı mı vardı?



Toplam oy: 505

Agatha Christie'nin İkinci Dünya Savaşı dönemini anlattığı N veya M romanındaki karakterlerden Binbaşı Bletchley'nin, İngiliz iç istihbarat teşkilatı MI5'in dikkatini çektiği haberi gündeme düştü. Binbaşı karakteri yüzünden Agatha Christie'nin teşkilatın içinde bir "adamı" olduğunu düşünen ve bu konuda soruşturma başlatan MI5'ın duyduğu şüpheyi anlamak için, tarih bilgilerimizin tozunu almak gerekiyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

1941'de basılan N veya M kitabındaki karakterlerden Major Bletchley'nin adının, "Bletchley Park"tan esinlendiğini düşünen MI5'in şüphesi, İkinci Dünya Savaşı'nda Alman Enigma kodlarını kırma çalışmalarının yapıldığı İngiltere'deki "çok gizli" Bletchley Park merkezinden kaynaklandığı öne sürülüyor. Bu kriptoloji merkezinde çalışan ve önemli bir kriptolog olan Dilly Knox'un Agatha Christie ile olan yakın arkadaşlığı ise yazar hakkında açılan soruşturmayı pekiştirmiş. Üstelik Christie'nin karakteri Binbaşı Bletchley'nin İngiltere'nin savaş sırlarına sahip olduğunu iddia eden bir asker olması, akla Knox'un Agahta Christie'ye içerden bilgi sızdırmış olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmiş.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hitler rejiminin kırılmasının imkansız olduğu düşündüğü Enigma kodunu kıran ekip içinde yer alan Knox'un Agatha Christie'ye sunabileceği bilgilerden korkan MI5, soruşturmanın haberlere düşmesinden çekindiği için sadece Knox'u sorgulamış. Arkadaşı Agatha Christie'nin Bletchley Park'taki merkezde olan bitenlerle ilgili bir şey bilmediğini düşünse de, Knox Christie'yi evine çağırmış ve çay içerken binbaşının isminin neden Bletchley koyduğunu merak eden Knox'a, Christie'nin verdiği cevap şu olmuş: "Bletchley? Tatlım, Oxford'dan Londra'ya trenle giderken  o durakta kalakaldım ve en az sevdiğim karakterlerden birine Bletchley ismini vererek intikamımı aldım."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DA

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.