Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Ahmet Ümit’in romanı film oluyor: İnancın yaşamımızdaki yeri nedir?



Toplam oy: 848
Ahmet Ümit
Everest Yayınları

Görsel dili kuvvetli olan Ahmet Ümit’ in “Sis ve Gece” den sonra bir başka romanı da sinemaya aktarıldı.


Yönetmenliğini İsviçre’ de televizyon programları çeken Ersan Arseven’ in yaptığı “Bir Ses Böler Geceyi” adlı romanın oyuncu kadrosunda Cem Davran, Merve Dizdar, Gün Koper, Rıza Akın, Müfide İnselel, Recep Yener, Turgay Tanülkü,  İpek Tenolcay ve mMisafir oyuncu olarakta Ali Sürmeli yer alıyor.



1972 yılında “zorunlu” olarak yurt dışına çıkan Ersan Arsever emekliliğe hazırlanırken “Bir Ses Böler Geceyi” adlı romandan çok etkilenmesi üzerine yazarla iletişime geçer ve kitabı filme çekmek isteğinden bahseder.6 senelik bir sotluğun ve çalışmanın ardından Tokat’ ın Zile ilçesinde başlayan çekimler İstanbul’da yapılan çalışmalarıyla bitme aşamasına geldi.


“Türkiye’de politik filmler, inanç filmleri yapıldı ama bir gerilim içerisinde geçen bir film yapılmadı.”



Ahmet Ümit kitabın konusunu şu sözlerle aktarıyor: “12 Eyül’den sonra hapse giren, hapisten çıktıktan sonra üniversite araştırması için Anadolu’ya giden bir adam, fırtınalı bir havada bir kaza yapar. Arabası bir mezarlık duvarına çarpar. Yürürken içi boş bir mezar görür. Bir tür mistik-politik gerilim aslında. Bir köye gelir, ama orada da kimseyi bulamaz, iyice korkmaya başlar. Sonra bir ev görür. Bu bir cemevidir. İçeride bir ‘Görgü töreni’ yapılmaktadır. ‘Görgü töreni’ insanların birbirleriyle helalleştikleri bir tür arınma törenidir. Ama garip olan arınacak kişi bir tabutun içinde ortaya konmuştur. Hikayede iki paralel yaşam var. Birincisi solcu Süha, ikincisi ise hayatla inançları arasında paralellik kuramadığı için kendisini öldüren İsmail. Süha bu gencin yaşamından kendi yaşamına dair izler bulur. Ben 1974 yılında sol harekete katıldım. 12 Eylülsürecinin örgütlü olarak yaşadım. Hapse girmedim ama… Çünkü sol içinde de ideoloji dediğimiz şey bir tür inançtı bizim için. Temel meseleydi o zaman için. Alevilik, Hıristiyanlık ya da Sünnilik çok fark etmiyor. Hikayede ideal ile insan arasındaki ilişkiyi ele alıyor. Türkiye’de politik filmler, inanç filmleri yapıldı ama bir gerilim içerisinde geçen bir film yapılmadı. Bence bu anlamda bir ilktir. Bir politik meseleyi gerilim unsuruyla anlatmak açısından polisiyeye de yakın olduğunu söyleyebiliriz. Bir yazar olmasaydım sinemacı olabilirdim. Dolayısıyla romanlarımda görsellik yanı ağır basar. Bir de kurgu. Kafamda bir film çekme düşüncesi var. Yazarak hayatımı kazanıyorum ve ciddi paralar kazanıyoruz. Ne yapacağız. İyi işler yapmak lazım. Romanlar bir yandan devam edecek ama önümüzdeki birkaç yıl içinde ‘Aşk Köpekliktir’ isimli hikayemi kendim çekmek istiyorum."



‘Cana kıymayacaksın’




Demet karakterini canladıran oyuncu Merve Dizdar, “İkisi de bana çok uzak karakterler. Gülizar’a daha yakın hissettim kendimi fakat bir o kadar da zorlandım. Cemevleriyle, Alevilikle ilgili araştırmalar yaptım. Demet biraz daha bildiğim bir roldü ama çok kolay değildi. İki rolü oynamak benim için önemli bir deneyim oldu” dedi.



Filmde iki karakteri canlandıran Ali Sürmeli  ‘Cana kıymayacaksın’ sözüyle özetlediği duygusunun kendisini projeye çektiğini ifade ediyor.



“Süha karakteri otobiyografik özellikler taşıyor.”



Ahmet Ümit ise  “Anlattığımız şey bir Alevi ve bir solcu hikayesi olmakla birlikte esas olarak inancın yaşamımızdaki yeri nedir? Tümüyle ideale bağlı bir yaşam olabilir mi ya da ideali olmayan bir yaşam mümkün mü? sorularının tartışıldığı bir hikaye bu” diyor. Yazar bu romanı sinemaya aktarmayı kendisinin düşündüğünü de ekliyor. ‘Bir Ses Böler Geceyi’yi özel yapan diğer unsur ise şu sözlerde yatıyor: “Süha karakteri otobiyografik özellikler taşıyor. Demet ile Süha’nın buluşması karımla benim tanışmamdır. 1978’de öldürülen bir arkadaşımızın cenazesinden karşılaşmıştık.”


Bir not daha; ‘Sis ve Gece’de kısacık da olsa görünen Ümit, bu filmde de perdede boy gösteriyor.


Yazarın ‘Bab-ı Esrar’, ‘Beyoğlu Rapsodisi’, ‘Kavim’ ve ‘Kukla’ adlı kitaplarının da sinema hakları satılmış durumda. Sevenleri için bir müjde daha ‘Bab-ı Esrar’ için bu sonbaharda ‘motor’ denmesi bekleniyor.  (RADİKAL)

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.