Bazılarımız, aklımızın bir köşesinde içimizi kemiren, havada kalan sonlardan pek hoşlanmazken, bazımız ise bir güzel anlam haritalarımızı tamamen değiştiren bu belirsiz sonlara bayılır. İşte böyle heyecan ve hayret verici, bazen delirten ya da sadece zihnimizde bir şeyler çaktıran belirsiz sonlar:
Sonsuz Jest, David Foster Wallace
Wallace'ın kendine has espri anlayışı, karakterlerinin hayret verici sıralanışı ve bunların tamamen harikulade bir şekilde kaleme alınmasının yanında, Sonsuz Jest'in en göze çarpan tarafı, bu 1000 sayfalık romanın en önemli olaylarının aslında hiç de anlatılmaması. Bu nedenle, yüzlerce sayfanın ve ek olarak onlarca dipnotlarla boğuştuktan sonra, bir sonuca ulaşamayan okurun kendisini aldatılmış hissetmesini anlayabiliyoruz -yine de insan, tıpış tıpış kitabın başına dönüp tekrar okumak istiyor.
Finnegans Wake, James Joyce
Finnegans Wake'i baştan sona canını dişine takarak okuyanların sabrına şapka çıkartıyoruz. Okumayanları da zahmetten kurtaralım: Kitabın tam bir sonucu yok, onun yerine ilk bölümdeki cümlenin ortasında kesip bırakıyor, sanki bu sonsuz bir döngü gibi. Bu yüzden, Finnegans Wake'i okumak -teorik olarak- hiç bitmeyecek bir iş. Bu ölümden kötü bir kader mi, bunun kararını okura bırakıyoruz.
Bir Komiser Geldi ve diğer oyunlar, J. B. Priestley
Komiser miydi, değil miydi, onu bile bilmiyoruz!
Bir kitabı sonlandırmanın birçok yolu vardır ama eminiz ki, bıkkın ve kızgın bir şekilde kitabı camdan fırlatmayı ve yazarın, romanı ne olduğu anlaşılmayan Latince bir alıntıyla bitirmesini pek istemezsiniz.
Kafka'nın bu klasiği, aynı anda hem kesin, hem de belirsiz bir sonuçla sonlanıyor. Yaşlı Josef K, bütün roman boyunca cezasını beklerken, bir anda gecenin bir vakti dışarı çıkarılıp idam edilir. Asıl can sıkıcı durum ise, ne okur, ne de Josef bunun niçin olduğunu asla öğrenemeyecektir. (Elbette ki, asıl nokta bu olsa bile, yine can sıkıcı bir durum.)
Hanging Rock'ta Piknik (Picnic at Hanging Rock), Joan Lindsay
Editörlerin, yapımcıların, plak şirketlerinin ve diğer herkesin, halkı yarım akıllı ya da tamamen işe yaramaz gördüğü ve sanatı da buna uygun bir şekilde daha 'makul' göstermeye çalıştıkları bu dönemde, Lindsay'nin editörünün teşvik etmesiyle, kitabın esas gizeminin çözüldüğü son bölümü kaldırması gerçekten de çok yüreklendirici. Ortaya çıkan belirsiz son çok başarılı oldu ve bu bölümün 20 yıl kadar sonra basılması ise Avustralya edebi çevresinde hayli önemli bir olay oldu.
Hem hakkında yapılan abartılı reklamlar, hem de alltan verilen dini içerikli mesajlar yüzünden bu romanın çok da etkileyici olmadığını söyleyenler var. Yine de, romanın belirsiz sonun ve anlatının üstünde hakimiyet kuran egzotik masalın içinde Pi'nin önerdiği alternatif hikayenin, gerçekten de akıllıca fikirler olduğunu belirtmeliyiz.
Günahkar Kırmızı Masum Beyaz, Michel Faber
Eğer yazar, karakterlerin ve onların amaçlarının yeterli bir portresini çizdiyse, öykü bittikten sonra neler olabileceğine dair okurda boşlukları doldurma isteği yaratan sonların, en iyi sonlar olduğunu söyleyebiliriz. Günahkar Kırmızı Masum Beyaz'ın karakterlerine sonradan ne olduğunun tartışması ise, arkadan bir kitap daha çıkmasına rağmen hala sönebilmiş değil.
Aslında bu tam olarak Gogol'un suçu değil; kendisi 1852'de ikinci bölümü kazara yakar ve bunun üstüne öyle çılgına döner ki, yemek yemeyi reddeder ve dokuz gün sonra da ölür. Romanın sonunda, cümlenin ortasından aniden kesilmesi, yanan ikinci bölümde oradan devam edileceği ya da öykünün devamlılığı göz önünde bulundurulmaksızın yazıldığı ise, Gogol eleştirmenlerinin arasında hala büyük bir tartışma konusu olarak devam etmektedir.
Kan Boylamı (Blood Meridian), Cormac McCarthy
Yargıç Holden'ın müştemilatta çocuğa tam olarak ne yaptığını öğrenmek, önceden olanlara bakılırsa, pek de iyi bir fikir değil gibi. Yine de, o müthiş heyecan uyandıran son deyişin ardından, okuma isteği uyandırıyor.
Franz Kafka'nın dava adlı eserini henüz okumamıştım ve bu aralar başladım başlayacağım derken şimdi burada aniden ve istemeyerek! kitabın sonunu okumuş oldum ne yalan söylim kahroldum desem yeridir. Ama elbette benim suçum bu yapacak bir şey yok. :=))
Yeni yorum gönder