Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Amerikalılar gösterişçi, İngilizler menfur



Toplam oy: 616

Britanyalı romancı Martin Amis’in, ABD kıyılarına taşındıktan sonra yazacağı kurmaca Amerika yorumunu merak eden fanatikleri, öyle fazla beklemek zorunda kalmayacak. Altı ay önce ABD’ye taşınan Martin Amis, geçen haziranda yayımlanan romanı Lionel Asbo: State of England'da yaptığı gibi kendine özgü üslubuyla Amerikan kültürünü incelemeyi bitirdikten sonra yeni romanını yazacak. Ancak; Lionel Asbo romanıyla bir kez daha Britanya’nın işçi sınıfı mensuplarını, içeriksiz tabloid medyayı ve şöhret kültüründe yansımasını bulan ahlakî çöküşü anlatırken, modern Britanya’ya dair gözlemlerini yansıtan Amis, ABD’nin kendi sınıf savaşı ve şöhret takıntısıyla ilgili görüşlerini imbikten geçirmek için zamana ihtiyacı olduğunu söyledi söylemesine, ama yorum yapmaktan da kaçınmadı.

 

 

 

Lionel Asbo ve kız arkadaşı Threnody evde. Çizim: Wesley

 

 

“Farklı türden bayağılıklar var; İngilizler daha menfur, Amerikalılar daha gösteriş düşkünü, daha yüzeysel ve daha zevksiz” diyen 62 yaşındaki yazar, karısının iki ülke arasında çok fazla fark olmadığı düşüncesine, “Ben o kadar emin değilim” diye karşı çıkıyor. Kuşağının en yenilikçi seslerinden biri olarak tanımlanan Amis’in kendisi de uzun yıllar Britanya medyasının yakın markajında kalmıştı. Son dönemlerde eleştirmenler, Amis’in Londra’dan ayrılma kararının, medyada belirtildiği üzere karısının annesine ve geçenlerde hayatını kaybeden dostu Christopher Hitchens’a daha yakın olma ihtiyacından çok, bir nefreti yansıttığını söylüyordu. Ancak Amis, “Britanya’dan keskin bir nefret duygusuyla ayrıldığım uyduruldu, fakat her fırsatta bunun tersini söyledim” ifadesiyle eleştirmenlerin yorumlarını ıskartaya çıkardı.

 

 

 

Şöhretin tuhaf demokratikleşmesi

 

 

 

 

 

Martin Amis’in 13’üncü romanı, cani fakat şefkatli bir anti-kahraman Lionel Asbo’yu merkezine alıyor. Lionel’ın soyadı da Britanya’nın dilencilik, grafiti ve aşırı gürültü çıkarma gibi durumlara karşı ortaya koyduğu idare şekli 'Anti-Social Behaviour Order' yani Anti-Sosyal Kişilik Düzeni’nin kısaltmasını yansıtıyor. Zira Lionel’a üç yaşında böyle bir teşhis konuyor. Öte yandan, Lionel’ın eğitimini ağırbaşlı bir şekilde sürdüren yeğeni de işçi sınıfının rol modeli olarak betimleniyor. Lionel piyango kazanıp tabloidlerde 'Lotto Lout' takma adını alınca roman, reality şovlardaki gibi insanların aşağılık davranışlarını ödüllendirmeye varan bir sosyal değişimi yansıtmaya başlıyor.

 

Amis buna “şöhretin tuhaf demokratikleşmesi” diyor ve şöyle devam ediyor: “Ün, ‘A’ yeni bir din ve ‘B’ temel bir insan hakkı olarak algılandığından, bunlara sahip olamadığınızda kendinizi aşırı derecede yoksun hissediyorsunuz. Bu, toplu katliamlar gibi birçok terörist saldırı için de bir teşvik.”

 

 

 

Yeni kitabı Holokost’la ilgili

 

ABD ve Britanya üzerine düşüncelerini de açıklayan Amis, “ABD ve Britanya zenginle fakiri ayırarak korkunç bir kötülük yapıyor, I. Dünya Savaşı öncesindeki seviyeye dönüyor” diyor. Kendini politik olarak solda tanımlayan Amis, zenginlere konan vergi kesintileri için verilen desteğe de çok öfkelenmiş. Amis’in inancı, Britanya İşçi Partisi’nin “zenginlere vergi koyma, fakirlere eğitim verme” gibi bir sloganlarında karşılık buluyormuş.

 

Britanya’da “Britanya’nın şu anki sınıf endişesini yansıtan eleştiriler yapmadan işçi sınıfı hakkında yazmalı” tavsiyeleriyle alay eden Amis, tüm bunları “konuştukları sınıfa karşı müthiş bir kibir” olarak yorumluyor. Son kitabı için yapılan “en iyi eseri değil” eleştirilerinin ise tam tersini düşünüyor Amis ve son romanından çok memnun olduğunu söylüyor.

 

Amerika’da yazacağı yeni kitabı konusunda da açıklamalarda bulunan Martin Amis, okuyucularını biraz hayal kırıklığına uğratabilir, zira Yahudi Soykırımı’yla ilgili yeni kitabını yazarken çok iyi vakit geçiriyormuş Amis.

 

 

 

 

 

Kaynak: Taraf

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.