Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Bir romanın 'salon'unda



Toplam oy: 494

Salt Galata’nın Türkiye’nin modernleşme sürecini farklı yönleriyle ele alan Modern Denemeler serisinin dördüncü sergisi Salon, dün akşam Tomris Uyar, Tezer Özlü, Vüs’at O. Bener ve Özen Yula’yı ağırladı.

 

Nesneye ve nesnenin ortamını ele alan sergi, "tarih yazımında önceliği Cumhuriyet’in ilk yıllarına kaptırmış 1960’lar Ankara’sından, özene ve yalınlığa tercüman üç boyutlu bir an" sundu misafirlerine.


30 kişi ile sınırlı etkinlikte, Salon’dan içeriye girip boş bir yere oturup ilk cümlenin canlanmasını bekledik. Burnumuzun dibindeki, ayağımızın ucundaki sahnede konumlanan koltuklara kurulmamızı bekleyen Okan Urun ve Gökçe Yiğitel’in gerçekleştirdiği performatif okuma, yazarların kelimelerini kendi bedenlerinde yaşatmalarıyla başladı.  

 

 

 

 

Okuma boyunca Ankara’da bir evin oturma odasındaydık. 5 yazarın romanındaki salona konuk edilmiştik. Koltuklardan birine oturup hikayeleri dinlemeye ve izlemeye başladık.

 

 

 

Etkinlik sırasında not alma gibi bir alışkanlığınız olsun olmasın bazı kelimeler ya da cümleler muhakkak yer ediyor. “Her yeşilin bir çiçeği olmalı” diyerek başladı hafıza seansı, sonra uzun bir koşuyla devam etti. Okan Urun ve Gökçe Yiğitel, serginin konusuyla paralel olarak seçtikleri kitaplardan bölümleri sırayla, uzun uzun okudular. Öyle oturdukları yerden de değil. Kah koşarak kah masanın altında kah duvarın dibinde ya da koltuklardan birinin yanında. Her yazarın oturma odasında muhakkak durduk okuma boyunca. “Sen benim üst dudağımı ben de senin alt dudağını öpeyim” dedi, romanlardan birinin içine daldık, bin tane katmanın arasına sokulduk, kelimeleri gördük, tek tek. O sırada Okan Urun ve Gökçe Yiğitel misafirlere aşık oldular. Bizim gözlerimizin içine baka baka aşık oldular, yüzümüze baka baka ölmeyi istediler. “Bahtiyarlık kolyesine” bir boncuk eklercesine aşık olmanın hastalıklı yanını okudular: “Göz kapaklarımda kurşun, gözümüzde unutuş var. Sanki.”

 

 

 

Yazan kişinin yazan kişiyle imtihanı

 

O yazardan bir diğerine geçişi fark etmek biraz zor oldu. Kitaplar, sayfalar, yazarlar sık sık (ya da değil) değiştiği okuma hakkında herkesin aynı düşünceyi, aynı belirgin hissi tattığını söylemek doğru olmaz. Bana kalırsa yazan kişinin yazan kişiyle konuşmasıydı. Yazarların çarpışması ya da karşılaşması. Bazen, okuyan kişinin yazan kişiyle, yazan kişinin yaşayan kişiyle hesaplaşmasıydı; bazen de okuyan kişinin kendisiyle kavgası.

 

 

 

İsteyenin istediği romanda başrolü kapabileceği birkaç dakikaydı aslında. Okuma devam ediyordu. Ayakkabılarımızı çıkardık. Ellerimize steril eldivenler taktık. Yani bizim yerimize Okan Urun ve Gökçe Yiğitel yaptı tüm bunları. Biz misafirdik, sadece izledik. “Dün sabah altıma yaptım” dedi romanlardan biri. Yemek masasının üzerine uzanıp anlattı Gökçe Yiğitel, bir kanser hastasının içinden geçenleri. Sonra yine sevgili olduk. Seni seviyorum dememeni garipsediğimi söyledim. İlla duymak istiyordum çünkü. Ayıp mı? Sense sadece “Seni yaşlandığında görmek istedim” dedin.
 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.