Biz onları büyük bir beğeniyle okuduk belki, ancak yazarlar, meslektaşlarını eleştirirken oldukça küçümseyici ve hain bir tutum takınabiliyorlar. Örneğin Jane Austen için yapılan şu yoruma bakın:
“Ne zaman Gurur ve Önyargı'yı okusam, onu mezarından çıkarmak ve kaval kemiğiyle kafasına vurmak istiyorum.”
Ya da John Steinbeck'e:
“Steinbeck okurken, on sayfada bir kusuyorum, elimde değil.”
Sakın bu yorumları, sanata oldukça meraklı bir eleştirmen tarafından, şen şakrak bir anda kaleme alınmış şaka yollu yorumlar olarak algılamayın. Austen'in kemiklerini parçalamak isteyen kişi Mark Twain örneğin, Steinbeck'i midesi bulanmadan okuyamayan ise James Gould Cozzens.
Bir yazarın eserlerini paralayan bir başka yazar mı istiyorsunuz? Bu konuda fazlasıyla örnek var elimizde. Buyurun beraber bakalım...
Vladimir Nabokov'a göre Ernest Hemingway:
“Hemingway'e gelirsek, çanlar, toplar ve boğalarla ilgili bir şeyler okudum ve nefret ettim.”
Martin Amis'e göre Cervantes'in Don Kişot'u:
“Don Kişot'u okumak, en yaşlı akrabanızın evine gerçekleştirdiğiniz bir ziyaret gibi. Tüm o saçma eşek şakalarına, garip huylarına, anlatmadan duramadığı anılarına maruz kalıyorsunuz. Ziyaret sona erdiğinde ise, gözünüzden yaşlar süzülüverir, gurur dolu göz yaşları. Başardınız, bu ziyareti alnınızın akıyla tamamladınız!”
Lord Byron'a göre John Keats:
“Alın size John Keats'n berbat şiirleri. Keats ve benzerlerinin şiirleri şu anda masamın üstündeler ve onlara bakmaktan utanç duyuyorum.”
Henry James'e göre Edgar Allan Poe:
“Poe'ya göre coşku, mutlak ilkel bir yansımadan başka bir şey değil.”
Gore Vidal'e göre John Updike:
“Ona katlanamıyorum. Muhtemelen onu kıskandığımı düşüneceksiniz ama ondan daha çok satıyorum, ondan da popülerim ve onu pek de ciddiye almıyorum... D.H. Lawrence'ın günümüze uyarlanmış hali gibi davranıyor ama o da hayallerini gerçekleştirmeye çalışan orta sınıf bir çocuk.”
Samuel Pepys'e göre William Shakespeare'in Bir Yaz Gecesi Rüyası:
“Bir Yaz Gecesi Rüyası oyununu seyreettik. Daha önce seyretmemiştim ve bir daha seyretmeyi de planlamıyorum açıkçası, çünkü hayatımda daha sıkcı bir metin görmedim.”
Harold Bloom'a göre J.K. Rowling:
“Harry Potter ve Felsefe Taşı'nı nasıl okursunuz? Oldukça kolay okunan bir metin. Neden okunsun ki? Eğer daha iyi bir şey okuyabileceğinizi düşünmüyorsanız, buyurun Rowling'in kitaplarına.”
Noel Coward'a göre Oscar Wilde:
“Şu sıralar Oscar Wilde okuyorum. Ne kadar sıkıcı ve gıcık bir adam!”
Vladimir Nabokov'a göre Fyodor Dostoyevski:
“Dostoyevski'nin zevksizliği, Freudyen kompleksler içinde acı çeken insanlar üzerinden giriştiği monoton anlatımları, insan onuru ile ilgili trajik hikayeler- tüm bunlara hayran olmak çok zor gerçekten.”
D.H. Lawrence'a göre Herman Melville:
“Kimse Herman Melville kadar soytarı, görgüsüz ve zevksiz olamaz. Moby Dick gibi harika bir kitabı yazmış olsa bile! O kadar ağırbaşlı olmaya çalışıyor ki, bu bıkkınlık veriyor. Yanlış bir şeyler var, ve bu 'şey' Melville'den başkası değil.”
Charlotte Bronte'ye göre Jane Austen:
“Bayan Austen'i neden bu kadar seviyorsunuz ki? Bu konuda kafam oldukça karışık. Neden herkes 'Ah, keşke Gurur ve Önyargı'yı ben yazsaydım.” diye sayıklayıp duruyor?”
Mary McCarthy'e göre J.D. Salinger:
“Salinger'ı sevmiyorum, hem de hiç. Şu son yayımladığı şeye bir “roman” diyemeyeceğimiz aşikar. Onu da beğenmedim. Oldukça narsist ve metropol hayatının duygusallıkları üzerine saçma bir roman. Ayrıca bana çok yanlış ve çok ölçüp biçilerek yazılmış gibi geldi. Katlanamadım.”
Yalnızca Amis'in söylediklerinin doğruluğuna (o da nüktedanlığı dolayısıyla) katılabiliriz.
Yeni yorum gönder