Azimli ve gizemli dedektif Harry Hole’un hikâyesini anlattığı kitaplarıyla Britanya’da best-seller olan Norveçli yazar Jo Nesbo, Uluslararası Edinburgh Kitap Festivali’nde yaptığı konuşmada, polisiye yazının Anders Behring Breivik’in katliamıyla değişeceğini söyledi.
Katliamın kesinlikle polisiye edebiyatı etkileyeceğini söyleyen yazar, “Bunun polisiye yazarların bilinçli olarak düşüneceği bir şey olduğunu sanmıyorum, fakat her şey değişti. Bu kafamızın arkasında olacak ve kafamızdaki her şey kağıda dökülmek için bir yol bulacaktır” dedi.
“Breivik’in gerçekleştirdiği katliam, düşünme, yazma ve iletişim kurma biçimimizi değiştirecek” diyen Nesbo, ülkesi Norveç’in Breivik cinayetlerine gösterdiği tepkinin bir Norveçli olarak kendisini gururlandırdığını söyledi. Norveç’in hiçbir zaman 22 temmuzda yaşanan olayları unutmayacağını ve unutmaması gerektiğini söyleyen Nesbo, sözlerine şöyle devam etti: “Normale dönmek zorundayız; tekrar gülmeye başlamak zorundayız.”
Nesbo, 2006’da Harry Hole romanı Redbreast’in yayımlanmasıyla dikkat çekmeye başladı. 2010’da Britanya’da yayımlanan The Snowman ve bir sonraki yıl yine Britanya’da basılan The Leopard romanları, İsveçli Henning Mankell, Stieg Larsson ve Norveçli Karin Fossum gibi kalemlerle birlikte İskandinav yazar dalgasının en önemli figürlerinden biri olarak Nesbo’nun yerini güçlendirdi.
Nesbo konuşmasında, Britanyalı okurun sevdiği Harry Hole romanlarının uzun süre devam etmeyeceğini de imâ etti: “Harry için bir hikâyem var. Bitmesini istediğimde, son bulacak. Harry’nin sonsuz bir hayatı olmayacak. Sona yaklaşıyor. Kaç kitap daha devam edeceğini söylemeyeceğim, fakat o, dirhem dirhem parçalanan bir tür karakter ve nihayetinde, ortada hiçbir şey kalmayacak.”
Gelecek için çok fikrinin ve hikâyesinin olduğunu sözlerine ekleyen Nesbo’nun sorunu ‘çok az değil, çok fazla planının olması’.
Çok amaçlı çakı gibi bir hayat
Nesbo, yarı profesyonel bir takımda futbolcuymuş, fakat 19 yaşında sakatlanınca futbolu bırakmış. Gittikçe daha fazla insan onun kitaplarını okurken, o, “Bir futbolcu olarak yarattığım efsane, serpilip gelişti: Norveç’in kayıp Maradona’sı oldum şimdi” diyor.
Gündüzleri borsacılık yapmış Nesbo, geceleri Di Derre adlı bir müzik topluluğunun solistliğini. Çoğunlukla siyah tişörtlü ‘inek’ öğrencilere çalmalarına rağmen, hit olan ikinci albümlerinden sonra “Norveç’in en büyük grubu olduk” diyor.
Annesine mesleğini bırakmamak için söz verdiği için saat dörtte borsanın kapanmasını bekliyor ve sonra çantasını kaptığı gibi grubun konser vereceği ülkeye gitmek üzere havaalanına koşuyormuş. Konserden sonra da gruptaki arkadaşları kızlarla takılmaya giderken, bizim Jo, doğru otele... Ki sabah borsa açıldığında işinin başında olabilsin.
Yaklaşık iki yıl işte böyle yaşadıktan sonra bitkin düşen Nesbo, beş haftalığına Avustralya’ya tatile gitmiş ve beş hafta boyunca günde 18 saat çalışarak bir otel odasında yazmış da yazmış. Sonuç mu? Sonuç, ilk kitabı The Bat Man: “O zamanlar 37 yaşındaydım ve başladığım dakika, tüm hayatım boyunca bunu yapmak için beklediğimi biliyordum.”
Kaynak: TARAF
Yeni yorum gönder