Cervantes’in sol elini İnebahtı Savaşı’nda kaybetmesini resim ve çizgi karakterlerle anlatan ‘Cervantes’in Sol Eli’ sergisinde tarihle, sanat ve mizah birarada sunuluyor
Miguel de Cervantes Saavedra... Dünyanın en çok okunan eserlerinden biri olan Don Quijote’nin yazarı. Şimdi tarihin arka sayfalarına gidiyoruz. Yıl 1571. “Yüzyılların gördüğü en büyük savaş” olarak nitelendiren İnebahtı Savaşı’nda İspanyol donanmasında Türklere karşı savaşır Cervantes. Hasta olmasına rağmen savaşa katılır ve sol elinden vurulur. Eli parçalanır ve sakat kalır. Buna rağmen ordudan ayrılmayan Cervantes daha sonra esir düşer. Bir süre Kılıç Ali Paşa Camii’nin yapımında çalışır...
Şimdi yakın tarihe gelelim. Yıl 2009. Sanat eleştirmeni, küratör, karikatürist Mery Cuesta sanatçı ve çizerlerle bir çizgi roman hazırlamak için İstanbul’a gelir. İstanbul Zombi 2066 olan bu kitapta zombi görünümünde bir de Zeki Müren vardır. Kitap ses getirir. Daha sonra kitap için çizim yapan sanatçılar kitabın tanıtımı için Barselona’ya gider ve orada bu alanda çalışan çizerler, ressamlar ve karikatüristlerle tanışırlar. Hep birlikte oldukları bir gün konu Cervantes’in sol elini Inehbahtı Savaşı’nda kaybetmesine gelir. Çalışmalar başlar ve ortaya Cervantes’in Sol Eli sergisi çıkar...
İstanbul Cervantes Enstitüsü ve İspanya Ankara Büyükelçiliği tarafından, Karşı Sanat Çalışmaları ve Ramon Llull Enstitüsü işbirliğiyle Mery Cuesta küratörlüğünde gerçekleştirilen sergi, bizim buralarda pek yapamadığımız şeyi; tarih, sanat ve mizah aracılığıyla bir diyalog kurmayı amaçlıyor.
Galaksiler ve fantastik şeyler
Serginin küratörü Mery Cuesta temel olarak fantastik bir noktadan tarihi tekrar okuma geliştirildiğini söylüyor. “Tarihi daha yaratıcı ve birleştirici bir bölüm olarak yeniden yazıyor gibiydik. Bazı sanatçılar (Gonzalo Rueda, David Curto) kendilerine tarihin söylediklerini olduğu gibi referans aldı. Fakat bazıları (Cihan Kılıç, Sergio Mora) neler olmuş olabileceğini hayal ederek ya da Cervantes’in sol elinin kaybı üzerine galaksiler arası versiyonlarla daha fantastik ve kurmaca bir yol geliştirmeyi tercih etti.”
Sergiye katılan sanatçılar, B-Toy, Bora Başkan, Cihan Kılıç, David Curto, Emir Yardımcı, Gonzalo Rueda, Mery Cuesta, Nacho Simal, Özgür Erkök, Ruben Pedro, Sergio Mora ve Tan Cemal Genç’ten oluşuyor. Karşı Sanat Galerisi’nde 25 kasıma kadar görülebilecek sergiyle ilgili sorularımızı Mery Cuesta yanıtladı.
Bazıları resmî tarih bazıları ise daha fantastik bir kurguyla ilerlerken hangi kriterler onları biraraya getirdi? Küratör olarak sizin beklentileriniz nelerdi?
Küratöryal seçimin temelinde sanatçıların çalışmalarının kalitesi yer aldı. Yani, bu temalı bir sergi, ben küratör olarak çalışmalarını beğendiğim sanatçılar ile temasa geçtim ve onlardan bu tema üzerinde ilerlemelerini istedim. Bu tarihi olaya mizah ile yaklaşmanın sağlıklı ve zenginleştirici olabileceğini düşündüm ve sanatçıların seçimi noktasında karikatür ve mizah ile çalışmaya yakın isimleri aradım. Ve eserlerinde mizahî dokunuş olan bu sanatçılar arasından da bana en ilginç gelenleri ve iyi ilişki kurabilenleri seçtim.
Bu serginin devamını İspanya’da yapmak, Türk ve İspanyol sanatçılarla yeni sergiler gerçekleştirmek gibi projeleriniz var mı?
Cervantes’in Sol Eli sergisi yıl sonunda Ankara’da Cern Modern’de ikinci ayağını gerçekleştirecek. Daha sonra Barselona’da küçültülmüş bir versiyonunu yapmamız da olası. İspanyol ve Türk sanatçılar ile yeni projelere gelirsek, Barselona’da Tan Cemal Genç ile kişisel bir sergi yapma olasılığını düşünüyorum, bir de haziranda Bask Bölgesi’nden bir sanatçı olan Prado Larburu’nun bir sergisini Cern Modern’de açacağız.
Bateri çalıyorsunuz. Müzik ve plastik sanatları nasıl birleştiriyorsunuz?
En temelde hepsi benim yaratıcılığımın ürünü: küratörlük, çizimlerim, karikatürlerim ve grubumda bateri çalışım... Her şey benim bir parçam, aynı bütünün parçaları, aynı anda farklı şeyler yapmama neden olan bir enerji. Bu yüzden ortaya çıkan birliktelik çok doğal.
Türkiye’deki grafik sanatçılarının çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de grafik sanatı, karikatür ve görsel sanatlar hâlâ birbirinden çok ayrı. Burada mizahın ve karikatürün Fransa ve diğer ülkelerde olduğu gibi sanatsal alanda hala çok fazla yer almadığı kanısındayım ama aynı zamanda mizahın ve karikatürün Türkiye’de uzun bir geleneği ve sosyal bir önemi var. Ama mizah ve sanat hâlâ aynı alanları paylaşmıyor.
Kaynak: Taraf, Sibel Oral
Yeni yorum gönder