Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Charles Dickens'ın gözünden Hans Christian Andersen



Toplam oy: 792

Misafirperverlik kültürümüzün önemli bir öğesi. Tüm dünyada misafirperverliğimizle bilinir oluşumuz boşuna değil... Ünlü yazar Charles Dickens da misafirperver biri olarak bilinirmiş; fakat ünlü masalcı Hans Christian Andersen'i 1857 yılında evinde misafir etmesi, ikili arasındaki dostluğun da sonu olmuş!

 

Geçtiğimiz günlerde Charles Dickens'ın açık artırmaya çıkarılan ve 4600 sterline satılan mektupları, ikili arasındaki dostluğun ve ayrılığın ayrıntılarını da ortaya çıkardı. Dickens, İngiltere'nin eski başbakanı Lord John Russell’a yazdığı mektuplarda, Kent'teki evinde misafir ettiği Hans Christian Andersen'den bir hayli şikayet ediyor. Andersen’in İşitme Engelliler Okulu’ndakiler gibi bir İngilizceyle konuştuğunu, Fransızca ve Dancasının da anlaşılmaz olduğunu söylüyor.

 

 

Peki Charles Dickens'ın Hans Christian Andersen'den bu denli şikayetçi olmasının sebebi neydi? Mektuplara bakılırsa, Andersen, iki hafta sürmesi planlanan ziyaretini beş haftaya kadar uzatmış ve sabahları kesinlikle rahatsız edilmemek gibi çeşitli taleplerde bulunmuş. Dickens'ın evinin bulunduğu bölgeyi oldukça soğuk bulan Andersen sabahları kimsenin gelip onu traş etmemesini de hayli yadırgamış. Andersen'in emrivaki davranışları ve ilginç istekleri Dickens'ı bir hayli bunaltmışa benziyor. Charles Dickens'ın Andersen'i ağırladığı sırada bir yandan da evliliğindeki sorunlarla boğuştuğu ve bu ruh halinin Andersen'le ilgili yorumlarına yansıdığına ilişkin görüşler de mevcut.

 

 

 

Bu ziyaretin ardından iki yazar arasındaki yazışmaların kesildiği ve ikili arasındaki arkadaşlığın sona erdiği biliniyor. Andersen'in bu ziyaretinin Dickens'ın edebiyatını da etkilediği ve Dickens'ın ünlü eseri David Copperfield'deki Uriah Heep karakterinin de Hans Christian Andersen'den esinlendiği iddialar arasında.

 

 

AE

 

 


 

 

 

Kaynak: The Guardian


 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.