Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

David Harvey: Kent nasıl örgütlenir?



Toplam oy: 614

Harvey, "Kentler politik hareketlenmenin merkezi. İşyerinde yapılacak mücadele, yaşam alanından koparılamaz. Mahallelerin gücünü işyerinin gücüyle birleştirirseniz kazanma şansınız yükselir" diyor.


İngiliz coğrafyacı, siyasal iktisatçı, sosyal kuramcı ve aktivist David Harvey, Bilgi Üniversitesi Santral Kampusu'nda Kapitalizmin Krizi ve Kentsel Mücadele başlıklı bir konferans verdi.

Harvey, kendisi için siyasi projenin şu sorular etrafında şekillendiğini ifade etti: "Ne tür bir kent istiyoruz? Bu hayatı kim, nasıl yönetecek? Bütün kenti nasıl örgütleyebiliriz?"

Sermayenin çelişkileri çözemediğini, sürekli olarak ötelediğini söyleyen Harvey, ekonomik kriz dönemlerini ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) 2008 krizini anlatarak söze başladı.

 

 

 

"ABD'liler kendi ülkelerinde olan bir şeyin tüm dünyada da olduğunu düşünür. Ancak Latin Amerika'nın büyük bölümünde ve Çin'de derin bir kriz yaşanmadı. Çin'de 2008/2009'da ihracatta bir gerileme oldu ama dokuz ay içerisinde büyümeye geri döndü.

"Krizlerin oluşumu spesifik bir merkeze dayanır. 2008 krizi ABD'nin bir bölgesinde ve konut piyasasındaydı. Yani krizin coğrafi ve sektörel merkezleri vardı. Bu kriz hızla finansal sisteme yayıldı ve Londra ve New York merkezli finansal sistem çok etkilendi."

 

"Uydu kentten devrim gelmez"


Harvey bu sırada ikincil bir krizin de Avrupa'da gayrimenkul piyasasında meydana geldiğini belirtti.

"Konut, kentleşmenin en önemli boyutu. Dolayısıyla kriz büyük ölçüde kentsel sürece bağlıydı. Sadece ABD'ye bakarak bile konut piyasasının dinamikleriyle kentleşme ve makro ekonomik koşullar arasında güçlü ilişkiler olduğunu görürüz."

Çin'in de ekonomik krizden yeni kentler inşa ederek, hızla kentleşerek çıktığını söyleyen Harvey, şöyle devam etti:

"ABD'de savaş sonrası uydu kentler (suburb) oluşmaya başladı. 2007'de nüfusun yüzde 70'i konut sahibiydi. Konut sahipliği insanları sistemin bir parçası haline getirir, bu politikanın sonucu 'sosyal istikrar' olur. Çünkü bu yaşam tarzı devrime uygun değildir, uydu kentten devrim gelmez. Borcu olan evsahibi greve gitmez. Bu yaşam tarzı ev yapıp içini eşyayla doldurmaya endekslidir."

 

 

"İsyan kentlerde çıktı"

 


ABD'de 60'larda uydu kentleşmenin çok iyi gittiğini ifade eden Harvey, nüfusun burada toplandığını, kent merkezinin yatırımsız kaldığını ve düşük gelirlilerin kentte toplanmaya başladığını söyledi.

"Siyahlar, düşük gelirli nüfus, Latin Amerika kökenliler kentte toplandı. Bu kesimler ekonomik büyümeden faydalanamadı ve dışarıda bırakıldılar. 60'ların sonuna doğru bu iç şehir halkları arasında ayaklanmalar dizisi başladı. 68'de 120 kentin iç bölgelerinde büyük isyanlar çıktı."

"Uydu kentlerde tek eğlence yeri alışveriş merkezi. Uydu kentlerindeki gençler de Paris'teki kafelere, yaşam tarzına özendi. Bu da öğrenci hareketlerine yol açtı."

"Kent merkezine yoğunlaşma başladıkça, soylulaşma süreci de başladı. Farklı bir kentleşme tarzı başladı, postmodern yaşam tarzı. Bu hayat tarzıyla geçici tüketim düşkünlüğüne yaslanıyor. Şimdi tam anlamıyla hızlı tüketim/gösteri toplumu dönemindeyiz. Kentsel hayat tarzı gelişmenin merkezinde. Bunun temeli de halkın gelirlerinin yükselmesine dayanıyor. Çünkü bu yaşam tarzı için paraya ihtiyaç var."

"Reel ücretlerin 70'lerde durgunluğa girmesiyle kredi kartı gibi yöntemlerle kişisel borcun artırılması yöntemine gidildi. Borç ABD'de 2005'e kadar konut sektöründe yoğunlaştı. Finansal kurumlar giderek daha düşük derecelendirmede kredi vermeye başladı, yüksek gelirliler evlerini almıştı çünkü. Clinton döneminde fakirleri 'ABD rüyasının bir parçası yapmak' için bu halk kesimine yöneldiler."

"Çoğu güvencesiz ve sendikasız çalışıyordu. 2003 civarında bile piyasada güçlükler ortaya çıkmaya başlamıştı ama kimse dikkat etmedi. Çünkü sorun düşük gelirlilerin sorunuydu. 2008'de ise çöküş başladı."
İşgal hareketi nasıl ortaya çıktı?

ABD'nin '29 krizinden çıkışının konut yapıp içini doldurmakla olduğunu söyleyen Harvey, aynı yöntemin bu kez işlemeyeceği görüşünde.

"ABD'de 2 milyondan fazla haczedilmiş boş ev var. Tabii 2 milyondan fazla da evsiz... İşgal hareketleri de bu tablonun sonucu ortaya çıktı."

 

"Kentleşmenin kapitalistlerin müziğiyle dansı"

 


Krizden çıkmak için "kemer sıkma politikalarına yönelindiğini" anlatan Harvey, bunun da yine en alttaki gelir düzeyini etkilediğini söyledi.

"Manhattan'daki konut piyasası hala yükseliyor. Sadece ABD'de değil, Afrika'da Latin Amerika'da toprak gasp ediyorlar, fikri mülkiyet hakkı satın alıyorlar. Burjuvazi bugünlerde ranttan para kazanıyor, yeni bir şey yaratmıyor."

"New York'ta yaşayanların yüzde biri yılda ortalama 3 milyon 700 bin dolar kazanıyor. Yüzde 30'u ise yılda 30 bin dolardan azıyla geçinmeye çalışıyor. Bu sistem de 'güvenlikli siteler' yaratıyor. Kentleşme kapitalistlerin müziğiyle böyle dans ediyor."

 

 

 

 

"Kimin kent hakkı var?"

 


Harvey bu noktada şu sorularla devam ediyor:


Peki kimin kent hakkı var?

"Diğerleri" nerede yaşayacaklar?

Ne tür bir kent istiyoruz?

Bu hayatı kim, nasıl yönetecek?

Bu halk temelinde bir toplumsal hareket inşa edilebilir mi?

Kenti büyük mücadelenin alanı olarak kullanmak mümkün mü?

Tarih boyunca kentlerin bir politik mücadele alanı olmasından örnekler veren Harvey, "Kentlerin politik hareketlenmenin merkezi olduğunu düşünebiliriz" diyor.

"Bir kent nasıl örgütlenir?" sorusunun cevabı üzerinde düşündüğünü söyleyen Harvey, cevabın geleneksel sendika yapısı olmadığını da anlattı.

"İşyeri konusunda yapılacak mücadeleler, yaşam alanından yapılacak mücadeleden koparılamaz. Mahallelerin gücünü işyerinin gücüyle birleştirirseniz kazanma şansınız yükseliyor."

"Arjantin'de 2002'de işçiler bir fabrikayı devraldı. Burayı aynı zamanda bir toplum merkezi haline getirdiler. Mahallenin aktivizm merkezi oldu. Dolayısıyla fabrikalar geri istendiğinde, patron ve devlet, sadece işçilerle değil toplumun tamamıyla karşı karşıya kaldı. Bu tür farklı örgütlenmeden gelen güç önemli."

"Neoliberal şirketçi bir kapitalizm tarafından empoze edilen bir kentleşmeyi geriletip farklı bir halk gücüne dayanan yeni bir kent anlayışı geliştirilmeli."

 

David Harvey kimdir?


1935, İngiltere, Gillingham, Kent doğumlu. 1961'de Cambridge Üniversitesi'nde coğrafya alanında doktorasını tamamladı. Bristol Üniversitesi'ndeki çalışmalarının ardından 1969'da ABD, Baltimore'daki Johns Hopkins Üniversitesi'ne geçti.

Çeşitli üniversitelerde dersler ve konferanslar verdiği akademik çalışmaları içinde sayısız makaleye ve çok ses getiren, birçok dile çevrilen kitaplara imza attı.

Halen 2001'de çalışmaya başladığı New York Şehir Üniversitesi'nde (CUNY) antropoloji profesörüdür.

Harvey'in çalışmalarının en önemli özelliği, Marksist kurama uzamsallık fikrini dahil etmesi, modern coğrafyanın bir disiplin haline gelmesini sağlayan yeni kavram ve yöntemlere öncülük etmesi, dil ve kültür gibi beşeri konulardan zengin bir şekilde yararlanmakla birlikte, analizlerinin odağına her zaman maddi süreçleri yerleştirmesidir.

Bu anlamda tarihsel materyalizme coğrafi boyutu soktuğunu söyleyebiliriz. 2007'de dünya çapında en çok alıntılanan, atıfta bulunan sosyal bilim yazarları içinde 18. sırada olan Harvey, Türkiyeli birçok akademisyenin de hocası olmuştur. Harvey literatürünün önemli bir kısmı Türkçe'ye çevrildi.
Ankara'da da konuşacak

İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi; Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık, Tasarım, Araştırma ve Uygulama Merkezi; Sel Yayıncılık ve Metis Yayınları'nın birlikte düzenlediği konferansın ikincisi Sermayenin Sınırları ve Antikapitalist Hareket başlığıyla 12 Haziran 2012, 18:30'da Dolapdere Kampüsü'nde.

Ankara konferansı ise 13 Haziran 2012, 17:00'de, ODTÜ Kültür Kongre Merkezi'nde. (AS)

 

 

Kaynak: Bianet, Ayça Söylemez

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.