Erdoğan: Gazetecilik bu mu?
Başbakan Erdoğan’ın dindar bir gençlik yetiştirme isteğini dillendirmesi çeşitli çevrelerden pek çok köşe yazarı tarafından eleştirilmişti. Erdoğan eleştirilere “Gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz?”sözleriyle karşılık verdi. Cüneyt Özdemir, CNN Türk’te yayınlanan 5 N 1K adlı programına tinerci bir genci çıkartarak bu sözler üzerine konuştu. Erdoğan ise Özdemir’in programına tinerci çıkarmasını eleştirdi:
“Bir televizyon kanalında bir tanesi çıkmış, bir tinerci çocukla söyleşi yapıyor. ‘Başbakanın tinerci bir nesil mi yetiştireceğiz ifadesinden rahatsız oldun mu?’ diyor. Şu gazeteciye bak. Gazetecilik bu mu?.. Sen bir tinerci çocuğu oraya çıkarmakla, ona bu soruyu sormakla bir defa tiner kullanmaya meşruiyet kazandırıyorsun. Bu nasıl bir gazeteciliktir? Böyle bir anlayış olabilir mi? Ondan sonra gazete patronları medya patronları bizim bu ifadelerimizden rahatsız oluyorlar.”
Özdemir ise Başbakan’a Twitter’dan yanıt verdi: “Başbakan Erdoğan bir tinerciyi ekrana çıkartmama çok kızmış 'Gazetecilik bu mu?'diye soruyor. Benim için gazetecilik tam da bu...
'Bu' gazeteciliği daha ne kadar yapabileceğiz asıl sorulması gereken soru bu...”
Erdoğan, tutuklu gazetecilere ilişkin eleştirileri de hapisteki gazetecilerin gazetecilikten ötürü yargılanmadığını söyleyerek cevaplamıştı.
Arınç: “Kürtçe medeniyet dili değil”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç anadilde eğitim talep eden Kürtlere, Kürtçe’nin medeniyet dili olmadığını iddia ederek karşı çıktı. Arınç, Türkçe’nin Kürtçe’ye üstün olduğu inancını şu sözlerle dile getirdi:
“Şartlar elverirse Kürtçe sadece seçmeli ders olabilir. Yoksa ilköğretimden üniversiteye kadar Kürtçe bir eğitim yapılması mümkün değildir. Kürtçe anadilde eğitimin önünde anayasal engel var. İkincisi, anayasal bir engel olmasa, Kürtçe bir eğitimin kaliteli bir eğitim olabileceğine inanıyor musunuz? Bir medeniyet dili midir Kürtçe? Böyle anadilde eğitimi düşünmüyoruz. Anadilde eğitimin Türkçe olması hem beraberlik sağlıyor hem Türkçe bir medeniyet dilidir. Türkçeyle eğitimin her alanına hizmet verilebilir”
Hrant Dink cinayetine övgü
Samsun’da çıkan Statüko dergisinin Genel Koordinatörü Okan Baş, köşe yazısında Hrant Dink’in ölüme müstahak olduğunu savundu ve katili Ogün Samast için “gürbüz bir genç” ifadesini kullandı. “Beyler ülkücüler size neyledi?” başlıklı yazıda şunlar söyleniyor:
“Malum en son Ogün Samast gibi gürbüz bir genç, işi ’Türk’ün kanı pistir’ demeye getiren Hrant denen herifi vurduğu için ağır bir cezayla karşı karşıya kaldı. Kötü mü yaptı yani? Bana göre bu milletin geneline ağır hakaretler yağdıran adamın ölmesi zaten müstehaktır. Devlet yapması gereken işi yapmıyorsa ’Türk’ün kanı pistir’ diyen ecnebiye göz yumuyorsa, Ermenilere yaranacağım derken, milliyetçilik ilkesini düpedüz çiğniyorsa, kimse kusura bakmasın bu noktada millet devreye girer ve bu adamı yargılamanın hiçbir anlamı yoktur. Anlam veremediğim noktalardan biri de Türk kökenli vatandaşların ’Hepimiz Ermeniyiz’ türküsüyle sokaklarda provakatörlük yapmaları… Eğer ’Hepimiz Ermeniyiz’ diyerek tahrik propagandaları yapmaya devam edecekseniz, Ermenistan orada arkadaş, orası ulus devleti. Buyurun gidin. Burası Türkiye. Haddinizi bilin!”
Eleştiren öğrenciye 11 ay hapis
KTÜ Orman Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Gizem Görnaz, ‘Evrensel Genç Hayat’ adlı gazetede yayınlanan “Yakarım KTÜ’yü de yakarım” başlıklı yazısında, üniversiteye kayıt sırasında bağış adı altında alınan 100 liraların, KTÜ Güçlendirme Vakfı’nın kasasına girdiğini ileri sürerek üniversite yönetimini hırsızlıkla suçladı. Bunun üzerine KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’na ‘Basın yoluyla hakaret’ suçlamasıyla şikayette bulundu. Suçlamaları kabul etmeyen Gizem Görnaz, “Kimseye hakaret etmedim. Amacım, medya yoluyla okulda yaşananları duyurmaktı” dedi ve beraatini istedi. Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise Gizem Görnaz’ı 11 ay 20 gün hapse mahkum etti. Gizem Görnaz’ın iyi hali göz önüne alınarak cezası ertelendi. Ayrıca Görnaz, yarım sezon okuldan uzaklaştırma cezası aldı.
Okul boykotuna hapis cezası
Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) cevap şıklarının şifreli olduğu iddiası üzerine Türkiye genelinde lise ve dershane öğrencileri eylemler yapmışlardı. Evrensel’in haberine göre Hatay’da boykot çağrısı için afiş yapan Emek Partisi Hatay il yöneticileri Ali Kazan ve Sadık Güzeloğlu ile Emek Gençliği Üyesi Sedat Araz ise 1 yıl 6’şar hapis cezasına çarptırıldı, cezalar iyi halden 1 yıl 3 aya düşürüldü. Mahkum edilen Ali Kazan geçtiğimiz Kasım ayında hayatını kaybetmişti.
Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesi kararın gerekçesinde valiliğe önceden başvuru yapılmamasını kanuna aykırılık olarak değerlendirdi. Sanıkların halkı kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşe kışkırtma suçlamasıyla mahkum eden mahkeme. hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını ve Kazan, Güzeloğlu ile Araz’ın beş yıl denetim süresine tabi tutulmasını kararlaştırdı.
“Onurumuzu Savunuyoruz” davası
Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Onur Hamzaoğlu hakkında, Dilovası’nda kirlilik oranının yüksek olduğunu saptayan bir araştırmanın sonuçlarını kamuoyuna açıkladığı için ‘araştırma sonuçlarını halk arasında panik yaratmak amacıyla kullandığı’ gerekçesiyle 4 yıla kadar hapis cezası istenmişti. Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’na destek vermek amacıyla 28 Mayıs 2011’de Dilovası’nda yapılan eyleme katılan dönemin KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar’ dava açıldı. Çınar, ifadesinde “Onurumuzu Savunuyoruz Platformu” tarafından organize edilen eylem çerçevesinde konuya duyarlı meslek örgütleri ve sendikalarla Dilovası Belediyesi önünde toplanıp, burada basın açıklaması yaptıklarını kaydetti. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırılığın söz konusu olmadığını, basın açıklaması için önceden izin alınmasının da gerekmediğini söyledi. Davanın ilk duruşması 14 Mart 2012’de. 15 Mart 2012 tarihinde de Onur Hamzaoğlu hakkında açılan davanın duruşması görülecek.
Adana’da grevcilere dava
Adana Valiliği, KESK’in çağrısıyla 21 Aralık 2011 tarihinde bir günlük iş bırakma eylemine katılan kamu çalışanlarına dava açtı. Eyleme katılan 20 kamu çalışanına Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri gerekçesiyle dava açılırken çalıştıkları okulun duvarına “Bu iş yerinde grev var” pankartı asan 4 öğretmene de 500 TL’ye varan para cezası kesildi. Eyleme katılan sendika ve oda yöneticileri, Adana Tabip Odası’nda (ATO) düzenledikleri basın toplantısında toplu eylem hakkına ilişkin çok sayıda AİHM ve Danıştay kararı bulunmasına rağmen açılan davaları Adana Valiliği’nin keyfi tavrına bağladı.
Twitter’da @allahcc adlı kullanıcıya dava
TV yapımcısı ve sunucusu Serdar Tuncer, Twitter'daki @allah (c.c) adlı kullanıcı ve 200 bine yakın takipçisi hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda söz konusu kullanıcı ve takipçilerinin TCK 216/3. maddedeki "Dini Değerleri Aşağılama" suçu uyarınca cezalandırılmaları talep ediliyor. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 216/3. maddesi, "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile" cezalandırılmasını öngörüyor.
Eşcinsel hakemin davası devam ediyor
Eşcinsel olduğunu beyan ederek askerlikten muaf raporu aldıktan sonra hakemlik yapmasına izin verilmeyen hakem Halil İbrahim Dinçdağ'ın Türkiye Futbol Federasyonu'na (TFF) karşı açtığı tazminat davasının dördüncü duruşması görüldü. Hakemin avukatı Fırat Söyle savunmasında"Federasyonun iç tüzüğünde ‘hastalığı nedeniyle askerlik yapamayanlar, hakemlik yapamaz’ yazıyor ama eşcinsellik bir hastalık değildir. Dolayısıyla bu madde geçersiz" dedi. İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, tanıkların gelmemesi üzerine tekrar çağırılmalarına karar vererek duruşmayı 5 Haziran’a erteledi.
Bu haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları
Sanık: İsmail Saymaz, Hasan Çakkalkurt
Mahkeme ve duruşma tarihi: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Şubat 2012, Saat: 11:10
Açıklama: İlgili dava, gazeteci İsmail Saymaz'ın Radikal gazetesinde yaptığı "Ergenekon'da aşk oyunu"-" Ergenekon savcısı hakimi de dinledi" başlıklı haberi nedeniyle açıldı. Gazeteci haberinde, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek'in teknik takibe takıldığını gündeme getirmişti.
Geçen haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları:
Aysel Tuğluk’un 2005 ve 2009 yılları arasındaki 12 ayrı konuşması sebebiyle ve toplam 70 yıl hapis istemiyle yargılandığı dava Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti, sanık avukatının esas hakkında savunmalarını yapmaları için duruşmayı 8 Mayıs 2012, saat 09:00’a erteledi.
Kapatılan Demokratik Toplum Parti'nin (DTP) yöneticisi ve üyesi olan, aralarında Leyla Zana, Orhan Miroğlu ve Sedat Yurtdaş’ın da bulunduğu 34 kişinin kapatma davasına konu yapılan olaylar nedeniyle yargılandığı dava Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma, yakalama kararlarının infazı ve talimatla alınan ifadelerin beklenmesi için 3 Mayıs 2012, saat 10:25’e ertelendi.
Vicdani retçi Enver Aydemir'in Eskişehir Askeri Mahkemesi'nde tutuklu yargılandığı duruşmaya destek için giden Halil Savda, Mehmet Atak, Fahri Fatih Tezcan, Ahmet Aydemir ve Davut Erkan hakkında, "Herkes bebek doğar", "Barış için Vicdani Redciler", "Hiç kimse asker doğmaz", "Biz orduya sadece fındığa gideriz", "Enver Aydemir serbest bırakılsın" sloganlarını attıkları için açılan dava Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Hakim olmadığı için duruşma, 19 Nisan 2012, saat 15:30’a ertelendi.
"www.savaskarsitlari.org" adlı sitenin sahibi ve yöneticisi olan Halil Savda'nın başka bir sitede Ahmet Ateşli hakkında yayınlanan "Ağar:İddialar ve Ötesi" başlıklı yazıyı yukarıda belirtilen sitesinde yayınlaması nedeniyle açılan dava Beyoğlu 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Hakim olmadığı için duruşma 19 Nisan 2012, saat 15:30’a ertelendi.
Avukat Şiar Rişvanoğlu’nun 1, 2 ve 3 Mayıs 2010 tarihlerinde ROJ TV'de yaptığı konuşmalarında basın yoluyla terör örgütü propagandası yaptığı suçlamasıyla açılan dava Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmanın sonuçları bir sonraki bültende bildirilecektir.
Yeni yorum gönder