Avrupa Komisyonu’ndan Türkiye raporu
Avrupa Komisyonu'nun 2012 Türkiye İlerleme Raporu’nda ifade özgürlüğü ihlalleri “endişe verici” olarak değerlendirildi. Kürt meselesini konu edinen yazar, akademisyen, gazeteci ve araştırmacılara çok sayıda dava açıldığı, ‘terör örgütü propagandası yapmak’la suçlanan birçok Kürt ve solcu gazetecinin yanı sıra 2 bin 800 öğrencinin de cezaevinde tutulduğu hatırlatıldı. Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 6. ve 7. maddeleri ile Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 220. ve 314. maddelerinin ifade özgürlüğü konusunda suiistimallere açık olduğu tespitine yer verildi. Medyadaki holdingleşmenin düşüncelerin dolaşımı önünde engel oluşturduğu belirtildi, sansürün yaygınlığına dikkat çekildi. İnternet sitelerinin yasaklanması ve Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) televizyon kanallarına verdiği cezalar da raporda yer aldı. Yüksek düzeydeki hükümet üyeleri ile askeri yetkililerin medyaya karşı konumlanması ve hükümetin yazarları doğrudan hedef alması da eleştirildi.
Başbakan Erdoğan ise basınla tartışmasına devam etti. AK Parti kongresine yedi gazetenin alınmamasına yönelik eleştirileri “O medya bize saygısızlık yaptığında, küfür yağdırdığı zaman haddini bildirmek görevimizdir” sözleriyle cevapladı. Türkiye Gazeteciler Sendikası ise Erdoğan’a şu sözlerle tepki gösterdi:
“İktidarın, halkın gerçekleri öğrenme ve haber alma hakkını, basın ve ifade özgürlüğünü hiçe sayan uygulamalarını kınıyor; 'hadlerini bildirdik' diyen Başbakan’ı haddini bilmeye çağırıyoruz”.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2012 BİA Raporu
BİA’nın son üç ayı kapsayan Medya Gözlem ve İfade Özgürlüğü Raporu yayımlandı. Raporda 72 gazeteci ve 35 dağıtımcının Ekim ayına hapishanede girdiği, bu kişilerin "haber takibi," "kitap yazımı," "iktidara eleştirel habercilik" ve "Kürt medyasında çalışmak" gibi olağan gazetecilik faaliyetleri suçmuş gibi tanımlanarak "yasadışı örgütün medya ortamı"nı oluşturmakla suçlandıkları belirtiliyor. Rapora göre sadece Aram Yayınları imtiyaz sahibi ve Hawar gazetesi sorumlusu Bedri Adanır doğrudan yaptığı haberler ve yazdığı yorumlardan dolayı açılan ceza davasında yargılanıyor.
Rapor metninin tamamını okumak için tıklayınız.
Avcılar'da transfobik eylemler
İstanbul Avcılar’da bir sitede ikamet eden trans bireylere karşı 2 haftadır düzenlenen eylemler iyice tırmandı. 6 Ekim gecesi ellerinde “Fuhuşa hayır,” “Ne erkek ne dişi, kim bu üçüncü kişi,” “Benim çocuğum aranızda büyümeyecek” dövizleri bulunan 50 kişilik grup konvoy oluşturdu; sitenin kapısında ateş yaktı, düdük çaldı ve nöbet tuttu. Radikal’in haberine göre 120 daireli sitede 8 ev sahibi, 4 de kiracı trans birey bulunuyor. Trans birey Oya Sultan 7 yıldır bölgede oturduğunu, ‘fuhuş’ yapmadığını ve 120 haneli sitede sadece 4 evin kendilerinden şikayetçi olduğunu söylerken, protestoların sebebinin kentsel dönüşüm öncesi bölgedeki tapuları ucuza kapatmak isteyen bazı kişilerin kışkırtmaları olduğunu ifade etti. Olaylar sürerken trans bireylere yönelik gözaltılar oldu.
Sitede oturan trans bireyler, olayları organize ettiklerini öne sürdükleri 4 kişi, olaylara müdahale etmediği gerekçesiyle Avcılar Emniyet Müdürlüğü ve olayları tahrik ettiği iddiasıyla Kanaltürk Televizyonu hakkında suç duyurusunda bulundu.
Eşcinsel çift öpüştüğü için konserden atıldı
Habervesaire.com adresinden İpek Gündüz’ün aktardığına göre LMFAO grubunun Cumartesi günü Maçka Küçükçiftlik Parkı’nda verdiği konserde, eşcinsel bir çiftin öpüşmesi bazı izleyicilerin şikayetlerine yol açtı. Gündüz, yazısında çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu eğlencede, heteroseksüel sevgililerin birbirleriyle “öpüşüp koklaştıkları”nı ancak iki erkeğin öpüşmeye başlaması üzerine önce etraflarında bir halka oluştuğunu, çift öpüşmeye devam edince de etraftan “cık cık” sesleri geldiğini anlatıyor, sonrasında da konser alanından atıldıklarını ifade ediyor.
Türkiye eşcinsel mahkumu tecritten suçlu bulundu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eşcinsel bir mahkumun, uzun süre tecrit hücresinde tutulduğu gerekçesiyle yaptığı başvuruda Türkiye'yi mahkum etti. Mahkeme, ismi açıklanmayan eşcinsel mahkumu, diğer mahpuslarca taciz edilmesinin ardından 8 aydan fazla süreyle tecrit hücresinde tutan Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kötü muamelenin yasaklanmasıyla ilgili 3. ve ayırımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. maddelerini ihlal ettiğine hükmetti. Türkiye, mağdura mahkeme masrafları dahil 22 bin avro tazminat ödeyecek. Mahkeme gerekçeli kararında tecridin mahkuma ruhsal ve fiziksel zarar verdiğini bildirdi. Kararda “eşcinsel mahkumu korumaktan ziyade, bu kişinin cinsel tercihinin tecrit hücresine atılmasında etkili olduğu” yorumu yapıldı.
KCK davasında savunmaya suç duyurusu
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) İstanbul ana davasında savcı, avukatların "suç örgütünün talebi doğrultusunda savunma yaptıklarını" ileri sürerek suç duyurusunda bulundu. Avukatların, "mahkemenin Türk halkı adına değil, Türkiye halkları adına karar vermesi gerektiği," "tutuklananların esir ve rehin alındığı" ve "davada Kürt halkının yargılandığı" gibi ifadeler beyan ettiğini kaydeden Savcı Kaplan, bu ifadeleri kullanan avukatların duruşmadaki kayıtlarının incelenerek tespit edilmesini ve gereği için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesini istedi.
Söz alan sanık avukatlarından Baran Doğan, legal bir parti olan Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) toplantılarına katılmanın suç şüphesi oluşturamayacağını söyleyerek tutuklu sanıkların tahliye edilmesini istedi. Avukat Sinan Zincir de, "Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı meşrudur. Sanıkların tahliyelerini değil, özgürlüklerini istiyoruz" şeklinde konuştu.
Mahkeme, 122 tutuklu sanığın, "kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren olguların bulunması, kaçma şüphesi ve adli kontrol tedbirinin yetersiz olacağı" gerekçesiyle tutukluluklarının devamına, 2 sanığın da tahliyesine karar verdi. Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Alçık, "mahkemenin tarafsızlığını yitirdiği" gerekçesiyle yapılan reddi hakim talebinin reddine ve itirazın değerlendirilmesi için talebin, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verildiğini açıkladı. Mahkeme heyeti, Kürtçe savunma taleplerini bir kez daha reddetti.
Sanık avukatlarının bazı sanıklarla ilgili sağlık raporu alınması için Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesi taleplerini kabul eden heyet, duruşmayı 10-21 Aralık'a bıraktı.
193 sanıklı davada 51 kişi "örgüt yöneticiliği," 142 kişi de "örgüte üye olmak/yardım etmek" suçlamalarıyla yargılanıyor.
6 sendikacı tahliye edildi
KESK'e bağlı sendikalara üye 15 kadının, ''PKK/KCK terör örgütüne üye oldukları ve propagandasını yaptıkları'' iddiasıyla yargılanmasına başlandı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 kadını tahliye ederken Bedriye Yorgun, Güler Elveren ve Güldane Erdoğan’ın tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşma 13 Aralık 2012’ye ertelendi.
“İyi çocuklar” örgütsüz hareket etmiş!
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde, Umut Kitabevi'nde meydana gelen patlamayla ilgili davada astsubaylar Özcan İldeniz ve Ali Kaya ile PKK itirafçısı Veysel Ateş'in hapis cezalarını onarken örgüt kurma suçundan verilen cezaları bozdu.
9 Kasım 2005 günü eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanması sonucu 1 kişi yaşamını yitirmişti. Bombalama failleri, olayın hemen ardından çevrede bulunan vatandaşlar tarafından yakalanmıştı. Soruşturma devam ederken, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, sanık Ali Kaya için “Tanırım, iyi çocuktur” demiş, Savcı Ferhat Sarıkaya ise hazırladığı iddianame nedeniyle meslekten ihraç edilmişti.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi üç sanığı "Suç işlemek için kurulmuş örgütün üyesi olmak," "Suç işlemek için kurulmuş silahlı örgütün amaçları doğrultusunda bombayla ve tasarlayarak insan öldürmeye teşebbüs etmek," "Suç işlemek için kurulmuş silahlı örgütün amaçları doğrultusunda bombayla ve tasarlayarak insan öldürmek," "Suç işlemek için kurulmuş silahlı örgütün amaçları doğrultusunda bombayla kasten yaralama" suçlarından 39 yıl 10 ay 27'şer gün hapis cezasına mahkum etmişti.
'5. Cumhuriyet' kitabına soruşturma
İdea Politika Yayınları, Erol Özkoray'ın 5. Cumhuriyet kitabı hakkında soruşturma açıldığını duyurdu. Basın Savcısı Hüseyin Bölükbaşı'nın soruşturmayı AK Parti hükümetinin emriyle yaptığını belirten yayınevi direktörü Erol Özkoray, “ifade ve düşünce özgürlüğünü bundan önce Genelkurmay ve TSK katlederken, şimdi bu rolü doğrudan AKP hükümeti üstleniyor” dedi. Yayınevi bülteninde yapılan açıklamada “Savcının soruşturma sonunda takipsizlik kararı vermesinin, ya da dava açmasının hiçbir önemi yok, çünkü bir kitapla ilgili soruşturma açılması bile demokrasi kültüründen yoksunluğun ve barbarlığın en büyük kanıtıdır” ifadeleri kullanıldı.
Kitap, 12 Eylül Anayasası’nın çerçevesini çizdiği totaliter ‘4. Cumhuriyet’in öldüğünü, buna karşın yeni bir anayasa yazacak aktörlerin otoriter bir rejimin temellerini atmak istediğini savunuyor. Ordunun bu süreçteki rolünün belirsiz olduğunu söyleyen Özkoray, “askerleşmiş siviller” ve “sivilleşmiş askerler” arasında herhangi bir fark kalmadığını öne sürüyor.
Facebook’tan haber sansürü
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Facebook sayfasından yaptığı duyurusunda, Facebook’tan paylaştığı haberin sansürlediğini duyurdu. Baydemir Facebook’tan hem sansür hem de paylaşım engeli başlıklı paylaşımında şunları söyledi:
"Facebook tarafından paylaşımlarımıza sansür uygulanmaya devam ediliyor! Son olarak ’Pozantı mağduru dağa çıktı!’ başlıklı haber paylaşımımız, ’Facebook Hak ve Sorumluluklar Bildirimi’ni ihlal ettiği’ gerekçesi ile kaldırılmış ve hesabımızdan paylaşım yapma yetkisi 7 gün boyunca engellenmiştir. Sosyal medyada da haber alma özgürlüğüne karşı uygulanan bu sansürü tekrar kınıyor, ilgilileri özgürlüklere karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz."
Emniyet Müdürü’ne suç duyurusu
İşadamı Cihangir Tekcan, Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in “Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz” dediği açıklaması hakkında suç duyurusunda bulundu. Güven’in “suçu ve suçluyu övme,” “görevi ihmal” ve “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı hakaret”le suçlandığı dilekçede şu ifadeler kullanıldı:
“Açıklama tarafımızda siyasi olarak asimetrik bir propaganda hissi uyandırmaktadır. Çünkü devletin basiretsizliği, güçsüzlüğü, teröristin ise tamamen devletin aczinin kurbanı olduğu vurgulanmaktadır… Asker ve vatandaşları şehit edenleri, devletin emniyet müdürü suçsuz, mazlum ve meşru görüyor ise diğer vatandaşlarımız ne düşünebilir?”
Ayrıca Güven'in görevinden el çektirilmesi için Başsavcılığın idari talep ve girişimlerde bulunması istendi.
Nişanyan’a suç duyurusu
Saadet Partisi Gençlik Kolları mensupları Okan Çalışan ve Zekai Tatlı, yazar Sevan Nişanyan hakkında, Hz. Muhammed'e hakaret ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, din, vicdan ve inanç özgürlüğünün anayasada teminat altına alındığı ancak inanç değerlerine yapılacak hakaret ve aşağılamaların bu teminat kapsamında olmadığı ifade edildi. Bu bağlamda Twitter hesabında, Peygamber’i aşağıladığı öne sürülen Nişanyan'ın “hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçundan cezalandırılması talep edildi.
Sendika dersine katıldı, işinden atıldı
Bilgi Üniversitesi'nde temizlik işçisi olarak çalışan Sosyal İş Sendikası üyesi Ali Özcan 5 Ekim’de işten çıkarıldı. Özcan, kendisine isteği üzerine işten çıkarıldığının söylendiğini ama böyle bir şey istemediğini ifade ediyor. 4 Ekim’de Prof. Dr. Murat Belge’nin sendika dersine katılan Ali Özcan, bianet'e yaptığı açıklamada, eğitimde fotoğraflarının çekildiğini ve sendikal faaliyetler nedeniyle işine son verildiğini savunuyor. bianet’in haberinde, konu hakkında Bilgi Üniversitesi'nden yetkililere de ulaşılmaya çalışıldığı ama toplantıda oldukları için kendileriyle iletişim kurulamadığı bildiriliyor.
Tuncel’in mahkumiyet gerekçesi açıklandı
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in, 'yasadışı PKK silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan aldığı 8 yıl 9 aylık hapis cezasının gerekçesini açıkladı. Kararda Tuncel'in 2004 yılında PKK’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde yaptığı kongreye örgüt üyelerinin giydiği kıyafetle katıldığı ifade edildi, 2006 yılında Bağcılar DTP ilçe binasında “örgütün üst düzey yöneticilerinin yaptığı toplantı”ya katıldığı ve buraya yapılan baskında gözaltına alındığı söylendi. Tuncel tanık ve gizli tanıkların ifadelerine dayanılarak, İstanbul'da molotofkokteyli atılan bazı eylemlerin talimatlarını vermekle ve örgütün dağ kadrosuna 4 kişi göndermekle suçlanıyor. Gerekçede tanık ve gizli tanıkların ifadelerinin birbirleriyle örtüştüğü ve anlatılanların Emniyet’ten istenen raporlarla da teyit edildiği belirtiliyor.
Tuncel hakkında ''Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma'' başlığını taşıyan TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına da karar veren mahkeme heyeti, verilen cezanın infazından sonra denetimli serbestlik hükmünün uygulanmasını ve yurt dışına çıkış yasağı uygulanmasını kararlaştırmıştı.
Tuğluk, Ata ve Birand'ın davasında zamanaşımı
Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve gazeteci Mehmet Ali Birand'ın da aralarında bulunduğu 19 sanığın “terör örgütü propagandası yaptıkları” iddiasıyla yargılandıkları dava İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Savcı Sadrettin Sarıkaya, davanın zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasını, sanık avukatları ise müvekkilleri hakkında beraat kararı verilmesini, aksi halde mütalaa doğrultusunda karar verilmesini istedi. Dava, zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı.
Dili sürçen linç mağduruna 15 yıl hapis istemi
Taraf gazetesinin haberine göre Malatya-Sürgü’de yaşayan Alevi Evli ailesine yönelik linç girişimine ilişkin iddianamede, mağdur ailenin bireylerinden Hasan Hüseyin Evli’nin, ifadesinde olay tarihini yanlışlıkla 28 Temmuz yerine 24 Temmuz olarak vermesi “suç uydurma” olarak değerlendirildi ve Evli’nin 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Ramazan ayında aileyle davulcu arasındaki gerginlik Alevi aileye yönelik linç girişimine dönüşmüştü. Sahura kalkmadıkları için kapılarının önünde davul çalınmasına tepki gösteren ailenin evinin önünde toplanan bir grup “Burada Alevileri istemiyoruz” diye bağırıp tekbir getirerek evi taş yağmuruna tutmuştu. Olayın ardından davulcu Mustafa Evşi’nin de aralarında bulunduğu gruptan tutuklananlar kısa süre sonra serbest bırakılmış, Alevi aile için saldırganlardan daha fazla ceza istenmesine kamuoyu tepki göstermişti.
Bu haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları
Davacı: İçişleri Bakanlığı
Davalı: Şiar Rişvanoğlu
Mahkeme ve duruşma tarihi: Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 16 Ekim 2012, Saat: 10.40
Açıklama: İlgili dava Avukat Şiar Rişvanoğlu hakkında, Adana'da bir portakal bahçesindeki ağaca asılı olarak bulunan Azadiya Welat gazetesi dağıtımcısı Metin Alataş'ın şüpheli ölümü üzerine okuduğu ortak basın açıklaması nedeniyle açıldı.
Sabit Fikir hangi siyasi görüşü taşıyor? Anlayamadım.
Yeni yorum gönder