Yargı paketine rağmen tutukluluğun devamına…
5 Temmuz’da yürürlüğe giren 3. yargı paketi, mahkemelerden ‘tutukluğa devam’ kararı verirken ‘kuvvetli suç şüphesi’ni, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren deliller ve somut olgularla gerekçelendirmesini istiyordu. Yargı paketinden yararlanarak tahliye edilen ilk gazeteci 17 ay önce KCK davası kapsamında tutuklanan Yüksekova Gündem sitesi sahibi Abdülmenaf Düzenci oldu. Yasaya dayandırılarak yapılan bazı tahliye talepleri ise daha önceki gerekçeler tekrarlanarak reddedildi:
- KCK davasından tutuklu iki BDP’li milletvekilinin tahliye talebi reddedildi. Diyarbakır 5. ve 6. ağır ceza mahkemelerinde yargılanan Şanlıurfa Milletvekilli İbrahim Ayhan ile Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız hakkındaki kararlar “kuvvetli suç” ve “kaçma” şüphelerine dayandırıldı.
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyelerinin tahliye talepleri gerekçe gösterilmeksizin reddedildi. Özel Yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklama kararında “usul ve yasaya aykırılık görülmediği”ni söylemekle yetindi.
- Oda TV davası sanıklarının tahliye başvurusunu reddeden İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, yeni yasa gereğince diğer kararlarına nazaran daha uzun gerekçe metni yazdı. Sanıkların ev ve işyerinde yapılan aramalarda, ‘Ulusal Medya 2010.doc’, ‘Hocadan notlar’, ‘Soner beyden gelen’, ‘Simon son.doc.’, ‘000KİTAP.doc.’ gibi birçok belge “somut olayda kuvvetli suç şüphesini gösteren olgular” olarak değerlendirildi. Kararda ayrıca “Yeni yasa ile gelen koruma tedbirlerinin uygulanmasının bu aşamada yeterli olmayacağı” belirtildi.
Yargı paketinden cinayetten hüküm giyen ülkücülere ise tahliye çıktı. 9 Ekim 1978’de Türkiye İşçi Partili 7 öğrenciyi evlerini basarak öldüren Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu’nun infazları ertelendi. Bahçelievler katliamı olarak bilinen olayın failleri ömür boyu hapse mahkum edilmişti. CHP Adana İl Başkanı avukat Ahmet Albay ile CHP Kayseri İl Başkanı avukat Mustafa Kulkuloğlu’nu öldürdüğü için ömür boyu hapse mahkum edilen Muhsin Kehya da infazı durdurularak dışarı çıkartılan bir diğer isim oldu.
BDP mitingine izin yok!
Diyarbakır Valiliği, BDP'nin 14 Temmuz Cumartesi günü Diyarbakır'da yapmayı planladığı "Özgürlük için Demokratik Direniş" mitingine izin vermeyeceğini duyurdu. Yasaklanan miting İmralı'da tecridin son bulması, Abdullah Öcalan'ın özgür bırakılması, devlet ile PKK arasında yeniden müzakere sürecinin başlaması, Kürt halkının kültürel ve kolektif haklarının tanınması talepleriyle düzenleniyor. Valilik yasaklama kararını basın-yayın organlarında yer alan haberler, edinilen istihbari bilgiler sonucu mitingin PKK propagandasına dönüşeceği iddiasına dayandırdı. BDP ve Demokratik Toplum Kongresi eş başkanları konu hakkında düzenledikleri basın toplantısında yasadışı olanın miting değil, devletin tutumu olduğunu belirtti.
Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da mitingin yasaklanmasına karşı çıktı. Ensarioğlu "Her siyasi parti miting düzenleyebilmeli, belli bir üslup içerisinde. Bu miting haklı bir mitingse, karşılık bulur mu bulmaz mı onu da partilere bırakmak lazım. Eğer provokasyon olabileceği yönünde bilgiler varsa devletin birimlerine düşen tedbir almaktır. Bu mitingi yasaklamak tedbir değil”, dedi.
Çift dilli tabela asan yargılanamaz
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Van Özalp İlçe Başkanı Yakup Almaç, geçen yıl parti ilçe binasına Türkçe- Kürtçe tabela asmıştı. Savcılık, Siyasi Partiler Yasası’nda belirtilen “Türkçe dışında bir dil kullananlar cezalandırılır” hükmü gereğince Almaç’ın 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istemiş, davaya bakan Özalp 1. Asliye Ceza Mahkemesi söz konusu maddenin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, yerel mahkeme iptal başvurusunda yasada tanımlanan ve partiler için geçerli yasakların kişiler tarafından ihlal edilmesinin mümkün olmadığını belirtmişti. Anayasa Mahkemesi de söz konusu maddenin iptalini kararlaştırdı. Karar gerekçesinde iptal edilen düzenlemede siyasi partiler için yasaklanan faaliyetlerin hangi hallerde suç teşkil edileceğinin gerçek kişiler açısından yeterli açıklıkta olmadığını belirtildi.
KCK davasında Arapça- Kürtçe karıştı
‘Anadilde savunma’ sorunu Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) İstanbul davasına da yansıdı. Tutuksuz sanıklar, kimlik sorgusu için "Türkçe yanıt verecek misiniz?" diye soran Mahkeme Başkanı Ali Alçık’a "Ez li virim" (Buradayım), "Ez Kurdim" (Kürdüm) cevabı verirken Nuriye Avşar, Arapça "Muti" (Buradayım) cevabı verdi. Bunun üzerine duruşma tutanağına "Kürtçe konuştukları görüldü" ifadesi geçildi. Söz alan avukat Sinan Zincir müvekkili Nuriye Avşar'ın Arap olduğunu söyleyerek, "Kürtçe tercümanla birlikte Arapça için de tercüman istiyoruz" dedi. Ancak mahkeme, kimlik tespiti sırasında sadece Türkçe yanıt verenlere söz hakkı vereceğini, Kürtçe konuşanlara söz hakkı vermeyeceğini söyledi.
Sanık avukatlarından Davut Erkan, avukatların Adliye binasına girişini engellemek isteyen askerler hakkında "görevi kötüye kullanmak"tan suç duyurusunda bulundu.
Paris’teki “Suriye’nin Dostları” toplantısından dönerken uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Davut Eroğlu ise, Milliyet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş’ın davanın sanıklarından Büşra Ersanlı’ya ilişkin sorusu üzerine şunları söyledi:
“Büşra Hanım, 28 Şubat’ta da çok demokrat bir tavır almış bir akademisyendir. Terörist olduğuna inanmıyorum. Ama bu durumu bir bakan olarak kabullenmiyor olmam, bana yargıya müdahale hakkı vermiyor. Yargı ayrı bir süreç. Eleştirenler kimi yerde ‘Neden müdahale ediyorsunuz’, başka davada ise ‘Niye müdahale etmiyorsunuz’ diyor”
Lazca ders talebi
Laz Kültür Derneği, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in Lazca'nın seçmeli ders olarak okutulacağı yönünde açıklamaları üzerine Rize'deki Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'ne "Laz Dili ve Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi" açılması için dilekçe verdi. Dernek Başkanı Mehmedali Barış Beşli, üniversitede dilsel, maddi ve manevi kültürün araştırılacağı ve Lazca öğretmeni ihtiyacının karşılanabileceği bir merkez kurulması gerektiğini belirtti.
Hacker terör örgütü
Son olarak Dışişleri Bakanlığı'nın resmi sitesini hack’leyen RedHack ‘terör örgütü’ ilan edildi. Radikal gazetesinden İsmail Sağıroğlu'nun haberine göre savcılık, iddiasını Redhack’in logosunda orak çekiç bulunması ve bir manifestoya sahip olmalarıyla gerekçelendirdi.
Dışişleri Bakanlığı'nı hack’lemesinin ardından RedHack'in Twitter hesabı kapatılmıştı. Bunun üstüne yeni bir Twitter hesabı açan RedHack, savcılık tarafından "terör örgütü" ilan edilmelerini protesto etmek amacıyla #HepimizRedhackiz hashtag’i oluşturdu. Hashtag kısa sürede Türkiye içinde "top trend"de ikinci sıraya yükseldi.
Meclis’te cemevi talebi reddedildi
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'ün Meclis'te cemevi açılmasına ilişkin talebini reddetti. Çiçek, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşüne dayandırdığı yazılı cevabında şunları söylüyor: “Alevilik İslam içi bir oluşumdur. İslam dininin ibadet yeri camidir”. Diyanet İşleri Başkanlığı'na göre “Alevilik İslam'ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliğidir ve İslam dininin ibadet yerleri camilerdir”.
FIFA’dan başörtüsüne izin
Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) Müslüman kadın futbolcuların maçlarda başörtüsü takabileceğini açıkladı. Karar, Uluslararası Tıp Komitesi'nin gönderdiği eşarp tasarımlarının kadın oyuncuların sağlığını tehdit etmediği yönündeki kanaatinin üzerine alındı. Geçen yıl olimpiyat elemelerine katılan İran Kadın Milli Futbol Takımı kılık-kıyafet yönetmeliğine uymadığı gerekçesiyle FIFA tarafından diskalifiye edilmişti. 2007'de FIFA başörtüsü veya dini simgelerle sahaya çıkılmasını güvenlik gerekçesiyle yasaklamıştı. Birleşmiş Milletler (BM) de daha önce FIFA'ya Müslüman kadın oyuncular için başörtüsünü serbest bırakması yönünde çağrıda bulunmuştu.
Türkiye Süryanilerin vatanıdır
Mor Gabriel Manastırı arazisinin Hazine’ye bırakılması yönündeki Yargıtay kararına karşı 300 sanatçı, yazar ve aydının öncülüğünde “Türkiye Süryanilerin vatanıdır ve Mor Gabriel işgalci değildir” başlıklı bir imza kampanyası başlatıldı. Kampanyayı kamuoyuna Sabro gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tuma Çelik, Prof. Dr. Cengiz Aktar ve Tuma Özdemir duyurdu. Cezayir Restoran’daki toplantıda Türkiye’de 20 bin Süryani yaşadığını hatırlatan Çelik, “Biz Süryaniler birlikte yaşamak istiyoruz. Hoşgörü istemiyoruz. Bir hatadan, eksiklikten dolayı hoşgörülür. Bizim isteğimiz özgürce, kardeşçe bir arada yaşamak” dedi. 1600 yıllık manastırın manevi değeri olduğunu belirten Çelik, “Bu karar, son yıllarda geri dönmeye başlayan Süryanilerin istenmediği algısını yarattı” ifadelerini kullandı. Kampanyanın detayları www.beraberbuyudukbuulkede.com adresinde yer alıyor.
Masallı eleştiri mahkum oldu
Tekirdağ Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi, haftalık Şarköy'ün Sesi gazetesinde "Başkan Pinokyo ve 9 Cüceler" başlıklı yazısı yayımlanan Yakup Önal’ı mahkum etti. Dönemin Ak Partili Belediye Başkanı Can Gürsoy ile belediye meclis üyeleri Ercan Yücel ve Olcay Yücel, hakarette bulunduğu gerekçesiyle gazeteciden şikayetçi olmuşlardı. Mahkeme Önal’ın “kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret ettiği” hükmüne vardı. Yeni yargı paketi gereğince sanığın cezasını erteleyen mahkeme, gazetecinin bir yıl süreyle adli kontrol altında tutulmasına hükmetti. Önal şimdilik hapse girmeyecek ama üç yıl içinde ‘aynı suçu işlerse’ cezası infaz edilecek.
14 gence 10 yıl hapis talebi
Vatan gazetesinden Mustafa Altuntaş'ın haberine göre, savcılıktaki sorgularının ardından serbest bırakılan Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi 14 üniversiteli hakkında, iki polis memuru ve İdris Naim Şahin'in şikayetçi olması üzerine soruşturma başlatıldı. 22 Nisan'da Muğla'nın Ula ilçesine gelen İşleri Bakanı İdris Naim Şahin'i, "Taklacı Bakan Muğla'dan defol" pankartı ile karşılayan TKP’liler megafonla "AKP defol, bu memleket bizim" ve "Boyun eğme, memleketine sahip çık" sloganları atmıştı. Savcılık protestocular için "Görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevlisine karşı hakaret, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme" suçlarından 10 yıla kadar hapis cezası talep etti. Sanıklardan Cem Buksur amaçlarının yasal hakları çerçevesinde protestoda bulunmak olduğunu belirterek, "Megafonumuzu adli emanete suç aleti olarak koymuşlar" dedi.
Ali Bayramoğlu haberlerine suç duyurusu
Bir grup aydın, gazeteci Ali Bayramoğu'nu hedef gösteren Yeni Akit ve Habervaktim’in basın yoluyla ‘nefret suçu’ işlediğini belirterek imza kampanyası başlattı. Gazete ve internet sitesinde yer alan haberlerde Ali Bayramoğlu için "Ermeni kökenli", "Ermeni tezlerini ırkçı bir saikle savunuyor" gibi ifadeler kullanılmıştı. Aralarında Cem Boyner, Ertuğrul Kürkçü, Ezgi Başaran, Füsun Eczacıbaşı, Halil Ergün, Hasan Cemal, İshak Alaton, Mete Çubukçu, Oral Çalışlar, Orhan Pamuk, Osman Baydemir, Rakel Dink ve Semih Kaplanoğlu’nun da bulunduğu grup imza kampanyası ile suç duyurusunda bulundu.
İmza kampanyasının ardından Yeni Akit gazetesi Rakel Dink'i hedef gösteren bir haber yaptı. Gazete Dink’in Roboski (Uludere) ziyareti sırasında Dicle Haber Ajansı'na (DİHA) verdiği röportajı "Rakel Dink'ten bölücülük" başlığıyla haberleştirdi. Ermeni soykırımı ile ilgili açıklamaları "Türkiye'ye saldırdı" şeklinde verilen Dink'in ailelerle Kürtçe konuşması vurgulandı. Ayrıca gazete DİHA için de “sözde haber ajansı” ifadesini kullandı.
Eşcinsel hakeme destek
Bianet'in haberine göre, farklı futbol takımlarının taraftar grupları, cinsel yönelimi nedeniyle hakemlik yapması engellenen Halil İbrahim Dinçdağ'a destek verdi. Sol Açık Fenerbahçe, Tatangalar Sakaryaspor, Mavi Ateş Karabükspor, Ya Basta Göztepe, Karakızıl Gençlerbirliği, Altay YSKA, Boranlar Kartalspor, İstasyon Bucaspor, Beleştepe Beşiktaş ve Forza Livorno, “Sessiz kalma, ayrımcılığa ortak olma” dedi.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), 2009'da askerlikten "eşcinsel olduğu" gerekçesiyle terhis edilen Halil İbrahim Dinçdağ’ı Federasyon’un iç tüzüğündeki "sağlık sorunları nedeniyle askerlikten muaf olanlar hakemlik yapamazlar" maddesine dayanarak görevinden men etmişti.
Antalya’da bir trans kadın öldürüldü
Yaklaşık 15 yıldır Antalya’da yaşayan Seçil Anne diye bilinen 1966 doğumlu Neşe Dilşeker kendi evinde boğazı kesilerek öldürüldü. Bir ay önce Antalya Altındağ Mahallesi’nde bir grup transların mahalleden "sürülmesi" talebiyle gösteri yapmıştı.
Askerden TV programlarına suç duyurusu
Gazeteci ve TV programcısı Balçiçek İlter, Twitter hesabından Genelkurmay’ın kendisi ve televizyoncu Okan Bayülgen hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ifade etti. İlter şunları söyledi:
"Genelkurmay emekli astsubayları ekrana çıkardım diye hakkımda suç duyurusunda bulunmuş! Yorum bile yapamıyorum artık! Ne diyeyim?"
"Aha! Sadece benim değil, Okan Bayülgen hakkında da suç duyurusu yapmışlar! Hepimiz astsubayız pankartları hazırlıyorum, yürüyüş yakın :)"
Bir savcı suç, diğeri özgürlük dedi
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir TV kanalında “Bu rejimi yıkmak istiyorum” diyen Müslüm Gündüz’ün “terör örgütü propagandası” yaptığını iddia etmiş, 1 yıldan 5 yıla kadar hapsini istemişti. Gündüz’ün avukatı mahkemeye sunduğu dilekçede aynı sözler sebebiyle soruşturma yürüten Şişli Savcılığı’nın takipsizlik kararı verdiğini belirtti. Şişli Savcılığı Gündüz’ün sözlerini “ifade özgürlüğü” olarak değerlendirmiş.
Bu haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları
Sanık: Orhan Miroğlu, Leyla Zana, Tuncer Bakırhan, Sedat Yurtttaş ve 30 kişi
Mahkeme ve duruşma tarihi: Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi, 17 Temmuz 2012, Saat: 09:50
Açıklama: İlgili dava, kapatılan Demokratik Toplum Parti (DTP)'nin yöneticisi ve üyesi olan 34 kişi hakkında kapatma davasına konu yapılan olaylar nedeniyle açıldı. Orhan Miroğlu ise söz konusu davada 2007 Newroz mitingi sırasında yaptığı konuşma nedeniyle yargılanıyor.
**************
Davacı: Ali Suat Ertosun
Davalı: Selçuk Kozağaçlı
Mahkeme ve duruşma tarihi: Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi, 18 Temmuz 2012, Saat: 09:30
Açıklama: Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı'nın 19 Aralık 2000 tarihinde yapılan Cezaevi Katliamlarının yıldönümü olan 19 Aralık 2009’da ÇHD adına yapmış olduğu basın açıklaması nedeniyle Ali Suat Ertosun'a hakaret ettiği gerekçesi ile hakkında manevi tazminat davası açıldı. Aynı gerekçeyle (kamu görevlisine hakaret) Kozağaçlı hakkında bir de ceza davası açılmıştı. Kozağaçlı bu davadan sözlerinin ‘ağır eleştiri’ kapsamında olduğu gerekçesiyle beraat etmişti.
Yeni yorum gönder