Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Düşünce Özgürlüğü Bülteni (14 Eylül 2012)



Toplam oy: 597

Gazetecilerin davası izlenemeyecek!


36'sı tutuklu 44 gazetecinin yargılandığı ‘KCK basın komitesi’ davası İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti başkanı Ali Alçık, avukatların, anadilde savunma, iddianamenin iade edilmesi, sanıklarla birlikte oturmak, sesli kayıt alınması taleplerinin hepsinin reddine karar verdi.

 

Avukat Baran Doğan’a ikinci kez söz hakkı verilmemesi üzerine çıkan tartışmada avukatların sözleri tutanağa geçirilmedi. Avukatlar ve seyirciler bu durumu alkışla protesto etti. Mahkeme heyeti duruşmaların seyircisiz devam etmesine karar verdi.

 

 

 

 

 

 

Duruşmada söz alan Avukat Ercan Kanar da şunları söyledi:

 

"Bu tür davalar, bir 'devlet basını' istendiğinin kanıtıdır.İddianameye egemen olan mantığa göre, demokratik özerlik, hidroelektrik santralleri (HES) ve barışla ilgili haberler suç kapsamına alınıyor… Ana akım medya için normal olan her şey Kürt basını açısından suç oluyor. Bu iddianamenin şoven, ayrımcı, siyasi olduğunu söyleyerek reddini talep ediyorum. Oslo süreci devam etse bu davalar açılır mıydı?"

 

Duruşma 12 Kasım 2012’ye ertelendi.

 

Öte yandan duruşmalarda yaşanan gerginlik nedeniyle tutuklu sanıkların durumunu ara celsede değerlendiren mahkeme heyeti, Vatan Gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus ve Cihan Ablay’ın suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklu kaldıkları süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar verdi.

 

 

Davada, Nurettin Fırat, Ertuş Bozkurt, Mazlum Özdemir, Turabi Kışın, Ramazan Pekgöz, Şeyhmus Fidan, Hüseyin Deniz, Yüksel Genç, Nevin Erdemir, Semiha Alankuş, Davut Uçar ve Kenan Kırkaya, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/1 ve Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 5. maddeleri gereğince, "KCK/PKK örgütü yöneticisi olmaktan" cezalandırılmaları isteniyor. Sibel Güler, Mehmet Emin Yıldırım, Zuhal Tekiner, İrfan Bilgiç, Ömer Çelik, Haydar Tekin, Ömer Çiftçi, Selahattin Aslan, Dilek Demiral, Nahide Ermiş, Çağdaş Kaplan, Nilgün Yıldız, Çiğdem Aslan, Cihan Albay, Sadık Topaloğlu, Ayşe Oyman, İsmail Yıldız, Fatma Koçak, Oktay Candemir, Pervin Yerlikaya Babir, Çağdaş Ulus, Zeynep Kuray, Şerafettin Sürmeli, Eylem Sürmeli, Sultan Güneş Ünsal, Murat Eroğlu, Evrim Kepenek, Hamza Sürmeli ve Arzu Demir'in TCK'nın  314/2 ile TMK'nın 5.maddeleri gereğince "örgüt üyeliğinden" cezalandırılmaları talep ediliyor Ziya Çiçekçi, Saffet Orman ve Enis Yalçın'ın da TCK'nın  314/2, TMK 5. maddeleri gereğince örgüt üyeliğinden ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 33/1.maddesi gereğince yargılanmaları isteniyor.

 

 

 

 


 

 

 

 

Tutuklu gazeteciler eylemine izin yok!

 

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 11 Eylül’de başlayan ‘KCK Basın Davası’nı protesto için Taksim’den Galatasaray’a yürümek isteyen gazeteciler ve tutuklu yakınları polis engeliyle karşılaştı.

 

Taksim meydanında toplanan kitle, Galatasaray meydanına yürüyerek basın açıklaması yapmak istedi. Polise aynı gün içerisinde birçok farklı yürüyüş yapıldığı, bunun Anayasal hak olduğu söylense de barikat kaldırılmadı.

 

 

 


 

 

 

Oda TV davasında tahliye yok!

 


TÜBİTAK, Oda TV davasında dosyada delil gösterilen belgelerin virüsle bulaştırıldığı iddiasına karşılık bilgisayarda virüsün olduğunu tespit etmiş ancak belgelerin virüsle gönderilip gönderilmediğinin belirlenemediğini ifade etmişti. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi raporun ardından avukatların yaptığı tahliye taleplerini reddetti.

 

Tutuklu gazeteciler Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun avukatları, mahkemeye dilekçe sunarak tahliye talebinde bulunmuştu. Mahkeme talebi ret kararını şöyle gerekçelendirdi: “Dokümanların virüs yoluyla bilgisayarlara gönderildiği iddiasının bilirkişi raporunda doğrulanmadığı, bu haliyle de kuvvetli suç şüphesinin devam ettiği anlaşılmıştır.”

 

 

 


 

 

 

 

Kitaplar hala yasak

 


Ankara Emniyet Müdürlüğü 3. Yargı Paketi'ndeki düzenleme doğrultusunda, hakkında toplatma, yasaklama, dağıtım ve satışın engellenmesi kararı bulunan yayınların listesini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Listede, hakkında toplatma kararı verilen 453 kitap ile 645 gazete, dergi, broşür ve pankart yer aldı.

 

Ankara Emniyet Müdürlüğü yasaklı yayınlar listesinde Karl Marx, Lenin, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, İsmail Beşikçi gibi isimlerin kitapları da bulunuyor.

 

 

 

 

 

Listede yer alan bazı kitaplar şunlar:


Komünist Manifesto, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968


Vur Emri (Abdurrahim Karakoç), Ankara 14. Sulh Ceza Mahkemesi, 2002


Nazım Hikmet'in Bütün Eserleri
, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968


National Geographic Atlas of the World,
Bakanlar Kurulu, 1987
 

Çetenin Kimliği (Salman Yüksel), Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi, 2002


Azizname (Aziz Nesin), Bakanlar Kurulu, 1987

 

 

 


 

 

 

Kurt’u vuran polis serbest

 


Muğla’da 2,5 yıl önce çıkan olaylarda Şerzan Kurt adlı üniversiteli genci tek kurşunla öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan polis memuru Gültekin Şahin’le ilgili davada mahkeme, sanık polisi önce ‘kasten adam öldürmek’ten müebbet hapis cezasına çarptırdı. Daha sonra bu suçun ‘olası kasıtla’ işlendiği sonucuna varılarak ceza 20 yıla düşürüldü. Mahkeme suçun meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında olmadığını belirterek cezada indirime gitmedi. Ne var ki olay günü diğer polis Oktay Kebapçı’nın havaya ateş açmasını veya 60 metre uzaklıkta bulunan 7.65 mm’lik mermiyi dikkate alan mahkeme sanık için Türk Ceza Kanunu’nun 39. maddesinde düzenlenen ‘suça yardım’ maddesini uyguladı. Böylece ceza önce 10 yıla, sonra ‘yardım’ fiilini düzenleyen TCK’nın 39. maddesi gereğince 8 yıldan fazla ceza verilemeyeceği için 8 yıla düşürüldü. Mahkeme heyeti, Yargıtay aşamasını dikkate alarak 2.5 yıldır tutuklu olan Gültekin Şahin’in tahliyesine karar verdi.

 

 

 

 

Kurt ailesi ve avukatları karara tepki gösterdi. Avukatlardan Arif Ali Cangı, “Kişi asli faili olduğu olayın yardımcısı olamaz. Burada ceza 20 yıl olmalıydı. En fazla iyi hal indirimi uygulanıp, 16 yıla indirebilirdi. Bu formülle tahliye yolunu açtılar. Adli kontrol de getirilmedi. Pazartesi itiraz edeceğiz,” derken, avukat Mustafa Rollas da “Başka sanık varsa onlar niye yargılanmıyor? Sanığı kurtarmak için akıl almaz yola başvuruyorlar” yorumunu yaptı. Baba Ömer Kurt da “Sadece içimizi değil, toplumunl vicdanını da kanattı. Bu ülkede demek ki insan yerine konulmuyoruz. Mücadelemiz sürecek” ifadelerini kullandı.

 

 


 

 

Şehit derneği asker ölümleri ile ilgili bilgi istiyor

 


Türkiye’de ilk kez bir şehit derneği asker ölümleri ile ilgili bilgi istiyor. Radikal’den Pınar Öğünç’ün haberine göre merkezi İstanbul Bayrampaşa’da bulunan ‘Vatan Şehitleri Derneği’ bugüne dek intihar, eğitim zayiatı, kaza gibi nedenlerle açıklanan asker ölümlerinin şüpheli olduğunu ve bu şüpheler giderilene kadar taleplerinden vazgeçmeyeceklerini açıkladı.

 

 

 

 

 

 

3 yıldır derneğin başkanlığını yürüten Aytülü Kirazaldı yaptığı açıklamada, “bu davaları AİHM’ye taşımak istemediklerini, devletin bu durumu düzeltmesinden yana olduklarını” söyledi.

 

 

 


 

 

Facebook'tan tutuklanan çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde

 


Mersin'in merkez Akdeniz ilçesi Şevketsümer Mahallesi'nde oturan Siirt Eruh nüfusuna kayıtlı lise 2. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Ferhat Sabah, temmuz ayının ilk yarısında sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta yaptığı paylaşımları sebebiyle 'örgüt üyeliği' ve 'örgüt propagandası' suçlamasıyla tutuklandı. Mersin 1. Çocuk Mahkemesi’nin çocuğun ağır ceza mahkemesinde yargılanmasını talebi üzerine Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etti.

 

 

 

 

 

 

Yetişkinlerin kaldığı Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sabah’ın 30 yıl hapsi isteniyor.

 

Ferhat Sabah'ın babası Bayram Sabah, 16 yaşındaki çocuğun ağır ceza mahkemesinde yargılanmasının kabul edilemez olduğunu söylüyor. Çocuğunun ağır cezada yargılanmasının hukuka aykırı olduğunu vurgulayan baba Sabah, "Hani çocuklar çocuk mahkemesinde yargılanıyordu? Resmen yalan söylüyorlar" diye tepki gösterdi.

 

 

 


 

 

 

Demirtaş’a inceleme


 

Savcılık BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın "Şemdinli ile Çukurca arasındaki 400 kilometrelik alan PKK'nin denetiminde" sözleriyle ilgili olarak savcılık inceleme başlattı.

 

 

 

 

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in Demirtaş’a açtığı 50 bin liralık manevi tazminat davası da görülmeye başlandı. Demirtaş, “Kürtçe eğitimi uygun bulmadığını” söyleyen Özel’e “Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın” demişti. Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki ön inceleme duruşmasına Özel’in avukatı Umut Kemal Yıldırır katıldı. Duruşmada, Demirtaş’ın avukatınca celse öncesinde verilen dilekçede Özel’in “doğrudan siyasetin yetki sahasına müdahale niteliğinde beyanda bulunduğu” savunuldu. Mahkeme 15 gün içinde delillerin bildirilmesi için duruşmayı erteledi.

 

 


 

 

 

CHP milletvekilleri GATA'ya alınmadı

 


CHP Ankara milletvekilleri Levent Gök ve İzzet Çetin ile Ankara İl Başkanı Zeki Alkın'ın Afyon’daki patlamada hayatını kaybedenlerin ailelerini ziyaretine izin verilmedi.

 

 

 

 

 

Gök, Ankara'da akrabaları olmadığı için GATA misafirhanesinde kalan altı askerin ailelerini ziyaret etmek, acılarına ortak olmak için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla GATA'ya gitmek istediklerini söyledi. Bunun için hem GATA Nöbetçi Amiri hem de misafirhane komutanından izin aldıklarını belirten Gök, "12.00'daki ziyaretimiz için yola çıkmıştık ki, 12'ye çeyrek kala Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı'ndan telefon geldi ve bu ziyaretimize izin verilmediği bildirildi. Gerekçe sordum. Herhangi bir gerekçe belirtilmedi" dedi.

 

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP'li milletvekillerinin GATA misafirhanesinde konaklayan şehit aileleri ve yakınlarıyla görüştürülmemelerine ilişkin, "Ziyarete gelen, milletin vekilleridir. Milletin acısını paylaşmak için yaptıkları ziyaretin, mevzuat gerekçesiyle geri çevrilmesini asla doğru bulmuyorum" dedi.

 

 

 


 

 

 

Film setine ‘Kürtçe’ baskını

 


Radikal’in haberine göre Batman'da film setinde bir izleyicinin Arapça selamına Kürtçe karşılık veren oyuncu Kemal Ulusoy 'halkı kin ve düşmanlığa sevk'ten gözaltına alındı.

 

 

 

 

Habere göre olay şu şekilde gelişti: Sason ilçesinde, 3 Eylül 2012 tarihinde yönetmenliğini Kazım Öz’ün yaptığı Dayı ile Yeğen adlı filmin çekimleri sırasında bir vatandaş arabayla film ekibine yaklaşıp “Ne yapıyorsunuz” diye sordu, film ekibi “Kısa metrajlı film çekiyoruz” cevabını verdi. Meraklı izleyici rol icabı kafasında takke ile elinde tespih bulunan sinema ve İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusu Kemal Ulusoy’a selam verdikten sonra Arapça konuşmaya başladı. Ulusoy ise Arapçaya Kürtçe ile karşılık verdi. “Türkçe bilmiyor musun, neden Türkçe konuşmuyorsun?” diyen izleyiciye Kemal Ulusoy da “Sen neden Arapça konuşuyorsun?” dedi. Tartışmanın ardından Sason polis merkez amirliğine giden izleyici, “Film ekibi beni yoldan çevirip Türkçe yerine Kürtçe konuşmaya zorladı” diyerek şikâyette bulundu.

 

Olay yerine giden polis, film çekimi için gerekli izin kâğıtlarını yanlarında bulundurmayan set ekibiyle, cumhuriyet savcılığının talimatıyla hakkında yakalama kararı çıkartılan Ulusoy’u Sason Polis Merkez Amirliği’ne götürdü. Sinema kostümü ile Emniyet’e götürülen Kemal Ulusoy, ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu şüphesiyle’ ifade verdi. Ulusoy ise konu hakkında şunları söyledi: “Tanımadığım bir insan kendisi Arapça konuşmasına rağmen Türkçe konuşmadığım için hem bana kızıyor hem de beni Emniyet’e şikâyet ediyor. Olacak iş mi? İşin garip tarafı ise böyle bir durumdan dolayı ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu şüphesiyle’ ifade veriyorum. Bir insanın anadilini savunması suç mu?”

 

 

 


 

 

 

"Ayağa kalkmayan Ermeni olsun"

 


Hollanda-Türkiye Dünya Kupası eleme grubu maçında ırkçıların yaptığı "Ayağa kalkmayan Ermeni olsun" tezahüratı, Kadıköy’de oynanan Türkiye-Estonya maçında tekrarlandı. Irkçı bir forma sokularak yapılan bu tezahürat, değişik şekillere sokularak ve düşman olarak görülen halklar hedef alınarak söyleniyor ve ırkçılık karşıtlarından büyük tepki topluyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.