Bu hafta da memleketin hali ne olacak diye tasalanmaya devam ettik. ANTENNA'nın derlediği düşünce özgürlüğü bülteninde bu hafta Aysel Tuğluk hakkında açılan mahkemenin sonuçlanması, dünyanın Türkiye'ye uyarısı ve daha neler neler yer alıyor. Buyurun, bu hafta başımızdan geçenlere bir göz atın:
Dünyadan Türkiye’ye uyarı
Dünyanın en büyük gazeteci, yazar, yayıncı ve insan hakları örgütleri, Türkiye'de "İfade Özgürlüğü"nün gittikçe artan bir baskıyla karşı karşıya olduğunu bildiren, kendisi de bir zamanlar "düşünce suçlusu" olan Başbakan Erdoğan'ı uyaran bir bildiriye imza attılar. Bildiri 9 Haziran Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen "Düşünce Özgürlüğü için 8. İstanbul Buluşması"nda açıklandı. Metnin altında beş kıtadan 22 ulusal kuruluşun ve şu 9 uluslararası kuruluşun imzaları bulunuyor:
Amnesty International/ Uluslararası Af Örgütü (London/Londra)
Article 19 / Madde 19 (London/Londra)
Freedom House / Özgürlük Evi (Washington/Vaşington)
Human Rights Watch / İnsan Hakları İzleme Örgütü (Washington/Vaşington)
Index on Censorship / Sansür Endeksi (London/Londra)
International Publishers Association / Uluslararası Yayıncılar Birliği (Genéve/Cenevre))
PEN International / Uluslararası PEN (London/Londra)
Reporters Sans Frontiéres / Sınır Tanımayan Gazeteciler (Paris)
World Association of Community Radio Broadcasters / Dünya Radyo Yayıncıları Birliği (Montreal)
Açış konuşmalarını Eugene Schoulgin (PEN International), William Nygaard (IPA-International Publishers Association/Uluslararası Yayıncılar Birliği), Emma Sinclair Webb (HRW-Human Rights Watch/İnsan Hakları İzleme Örgütü) ve Andrew Gardner (a.i.-Amnesty International/Uluslararası Af Örgütü)'ın yaptığı Buluşma’ya birçok tanınmış kişi görüntülü telefon mesajlarıyla katıldı, hepsi Türkiye'de ifade özgürlüğü konusundaki görüş ve endişelerini dile getirdiler.
Tarık Ali (Pakistan-Britanya)
Paul Auster (ABD)
Lydia Cacho (Meksika)
Prof. Noam Chomsky (ABD)
John M. Coetzée (G. Afrika-Avustralya)
Annie Game (IFEX)
Karin D. Karlekar (Freedom House)
Nathalie Losekoot (Article 19)
“Tanıklık Günleri” devam ediyor
Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talebiyle Tanıklık Günleri adı altında başlattığı kampanya devam ediyor. Kampanya kapsamında hafta içi her gün saat 12’de Çağlayan Adliyesi önünde buluşuluyor. Her gün 5 gazetecinin aileleri ve çalışma arkadaşları, onlarla ilgili tanıklıklarını anlatıyor. 5 Haziran’da başlayan eylemlerin 28 Haziran'a kadar sürmesi planlanıyor.
Aysel Tuğluk’a 14 yıl hapis cezası
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Van Bağımsız Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’a, 'terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' ve 'terör örgütü propagandası yapmak’tan 14 yıl 7 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, 15 ayrı konuşması sebebiyle 82.5 yıl hapsi istenen milletvekilini, 10 konuşmasından mahkum etti. Tuğluk hakkında verilen cezanın ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına da karar verildi.
Bekir Kaya tutuklandı
Van’da BDP’lilere yönelik ‘KCK operasyonu’ kapsamında gözaltına alınan Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Güler, BDP eski il başkanı Cüneyt Caniş, Edremit Belediye Başkanı Abdulkerim Sayan ve Özalp Belediye Başkanı Murat Durmaz ‘terör örgütü üyeliği’ iddiasıyla tutuklandı.
Sosyal medya operasyonu
‘Sosyal medya sitelerinde KCK/PKK propagandası’ yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan BDP Bursa il örgütü üyesi 12 kişiden, aralarında Parti Meclisi üyesi Ayla Yıldırım'ın da olduğu 4 kişi tutuklandı. Konu hakkında danıştığımız Yıldırım’ın avukatı Ayşe Batumlu soruşturmadaki çelişkilere dikkat çekti. Batumlu, suçlama konusu bütün kayıtlar İnternet’te yer alırken evlerin arandığını, partililerin ‘delil karartmamaları’ için gözaltına alınarak tutuklandığını ve dosyaya gizlilik kararı konulduğunu ifade etti. Sosyal medyadaki paylaşımların BDP eylemlerine ilişkin olduğunu ve hiç birinin PKK / KCK ile ilgili olmadığını belirtti. Ayrıca, tutuklu kadınlarla dayanışma amacıyla Nuray Mert ve Banu Güven’le ilişkiye geçilmesinin, BDP Balıkesir İl Başkanı için avukat temin edilmesi isteğinin ve bir telefon görüşmesinde sarf edilen “Diyarbakır’a turla gidelim” cümlesinin de dosyada yer aldığını söyledi.
Konuşamıyor ama propaganda yapmakla suçlanıyor
Doğuştan işitme engelli olan ve konuşamayan Mehmet Tahir İlhan, Yüksek Seçim Kurulu’nun BDP destekli 7 bağımsız adayı veto etmesine karşı düzenlenen protesto eylemi esnasında gözaltına alınmıştı. Hamallık yapan İlhan, tercüman aracılığıyla protestocu grupla evine giderken karşılaştığını söyledi. Önce serbest bırakılan İlhan ardından tutuklandı. ‘Örgüt adına suç işlemek’, ’örgüt propagandası yapmak’, ’görev başındaki memura görevini yaptırmamak için direnmek’ iddialarıyla 25 yıl hapis cezası isteniyor. İlhan’ın avukatı Tugay Bek konu hakkında şunları söyledi:
"İlhan’ın sloganlara eşlik etmesi imkansızdır… Sanığın bu şekilde suçlanıyor olması akla ve mantığa aykırıdır… Bu hukuksuzluğun bir an önce sona erdirilmesini istiyoruz."
TMY çöpe öğrenciler kampüse
Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi, 700'ü aşkın tutuklu öğrenciye dikkat çekmek için 9 Haziran Cumartesi Kadıköy'de miting düzenledi. Eylemciler, Terörle Mücadele Kanunu ile özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını ve öğrencilerin kampüse dönmesini talep etti. “Tutuklu öğrencilere özgürlük” pankartı ve “TMY çöpe öğrenciler kampüse”, “Bize gücünüz yetmez, biz kazanacağız”, “Eşit parasız anadilde eğitim” sloganlarıyla Kadıköy Meydanı'na yürüdü. Türkçe ve Kürtçe olarak okunan açıklama metninde "Boyundaki poşu, evdeki ders notları, kitaplar, su faturaları, devlet tarafından katledilen öğrencileri anmak, basın açıklamasına katılmak suç olarak kabul ediliyor… Terörle Mücadele Kanunu’nuzu da özel yetkili mahkemelerinizi de başınıza çalacağız. Ya biz arkadaşlarımızı dışarı çıkaracağız, ya da bütün bir halkı içeri alacaksınız" denildi.
Erasmus öğrencisi de tutuklu
Milliyet gazetesinden Sibel Kahraman'ın haberine göre, Türkiye’den Fransa’ya işçi olarak giden anne babanın çocuğu olan Fransız vatandaşı Sevil Sevimli Lion Üniversitesi öğrencisiyken 10 ay önce öğrenci değişim programıyla Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne geldi. Sevimli, 10 Mayıs sabahı DHKP-C’ye yönelik soruşturma kapsamında düzenlenen operasyonda, üniversite öğrencileri Kezban Yıldırım, Burcu Akın, Ceren Cevahir, Seren Özçelik ve Mustafa Erdal Harman’la birlikte gözaltına alındı. “Damında Şahan Güler Zere” isimli belgesel gösterimine ve 350 bin kişilik Grup Yorum konserine gitmesi, İstanbul’daki 1 Mayıs kutlamasına katılması ve öncesinde düzenlenen bir pikniğe katılması gibi gerekçelerle yargılanan Sevimli 1 aydır Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Sevimli, sorgusunda şunları söyledi:
“Fransa’da ne şekilde bir yaşam sürdürdüysem Türkiye’de de o şekilde yaşanması mümkündür diye hareket ettim. Yani sansür ya da toplatma kararı diye bir şey olabileceğini tahmin etmiyordum. Bir kere okulda parasız eğitim istendiğine dair bir afişi tek başıma yapıştırdım. Bu yasak bir faaliyet değildir. Ben sadece bir öğrenciyim, hiçbir örgütle hiçbir şekilde bağlantım yoktur”
Hevi Akgül neden cezalandırıldı?
5 Ocak 2012 günü Hacettepe Üniversitesi’nden bir grup öğrenci Uludere’de 34 kişinin öldürülmesini protesto etti. Ankara Emniyeti, yurt yönetimine Edebiyat Fakültesi öğrencilerinden Hevi Akgül’ün de eyleme katıldığı bilgisini verdi. Akgül eyleme katılmadığını söyledi. Eyleme katıldığına dair hiçbir görüntü veya bir kanıt olmamasına rağmen yurttan atıldı. Yurttan atıldığı gerekçesiyle öğrenim kredisi de kesildi ve krediyi ödemeye 1 yıl içinde başlaması istendi. Kararların iptali için idare mahkemesine dava açan Akgül ise yurt yönetimine sadece isminin bildirildiğini, isminin Kürtçe olması sebebiyle bu durumla karşı karşıya kaldığını düşündüğünü söyledi.
Türkiye yine ‘vicdani ret’ten mahkum
Vicdani ret hakkının yasal olarak kabul edilmediği tek Avrupa Konseyi üyesi Türkiye, bu hakkı ihlal ettiği için bir yıl içinde dördüncü kez mahkum oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), vicdani retçi Halil Savda’nın açtığı davada Türkiye’nin “işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muamelelere tabi tutulmama” (Madde 3), adil yargılanma (Madde 6) ve “ifade, vicdan ve din özgürlüğü” (Madde 9) haklarını ihlal ettiğine karar verdi. Karar gereği Savda’ya 12 bin Euro manevi tazminat ve 1.975 Euro mahkeme masrafı ödenecek.
Halil Savda vicdani reddini 2004’te açıklamış, üç kez kovuşturmaya maruz kalmıştı. 2004 ila 2009 arasında toplam 17 ay tutuklu kaldı. 2007’de tutukluyken kötü muamele gördüğünü, dört memur tarafından tekmelenip dövüldüğünü, ağzına kirli bir çaput tıkıldığını, üç gün boyunca sandalye ya da yatak olmayan bir odada çıplak tutulduğunu ve battaniye olmaksızın beton zeminde uyumaya zorlandığını iddia etmişti. Bu olaylar hiçbir zaman usule uygun bir şekilde soruşturulmadı.
Önce grev, sonra eylem yasaklandı
Türk Hava Yolları (THY) ile Hava İş sendikası arasında toplu sözleşme görüşmeleri sürerken TBMM’nin gündemine sivil havacılıkta grev hakkının yasaklanmasını teklif eden kanun teklifi gelmişti. Bunun üzerine şirket çalışanları ‘iş yavaşlatma’ eylemi başlatmış; şirket de bunu ‘hukuk dışı grev’ olarak tanımlayarak 305 çalışanı işten çıkarmıştı. İşten çıkarmalara yönelik protesto eylemleri sürerken Atatürk Havalimanı Güvenlik Komisyonu havalimanı sınırları içerisinde her türlü gösteri ve eylemi yasaklama kararı aldı. Karar, İstanbul Vali Yardımcısı ve Mülki İdare Amiri Ahmet Aydın başkanlığında yapılan toplantıda alındı.
10 Kasım töreni eleştirisine dava
Kocaeli Kartepe İnsan Hakları Derneği’nin 21 Ocak 2012’de düzenlediği “Faşist militarist törenler kaldırılsın” başlıklı açıklama için Ali Akbaş ve Behlül Metin’e “Atatürk’ün anısına alenen hakaret” suçlamasıyla dava açıldı. Dava konusu açıklamada şunlar deniliyordu:
“10 Kasım törenleriyse ayrı bir faciadır… 75 yıl önce gerçekleşen bir ölüm vakası için hala törenler düzenlenmekte… vatandaş toplu yas tutma eylemine sevk edilmektedir. Hepimiz, kısa süre önce ölen Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong İl için ülkede mecburi yas ilan edildiğini, ağlayıp dizlerini dövmeyenlerin de mahkemece 6 ay ücretsiz çalışma kampına gönderildiğini okuduk ve güldük. Tüm dünyanın güldüğü Kore’ye, dünya üzerinde Türkiye’den başka benzeyen ülke yok”.
Kocaeli Asliye Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması 5 Eylül 2012, saat 09:05’te görülecek.
Yargıdan “doğal cinsel ilişki” kriteri
Yargıtay 14. Ceza Dairesi anal ve oral seksi ‘doğal olmayan cinsel ilişki’ olarak tanımlayan emsal niteliğinde bir karara imza attı. Fatih 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanan S.K., Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) müstehcenlik suçunu düzenleyen 226. maddenin 2. fıkrasında belirtilen ‘müstehcen içerikli CD satmak’ suçundan mahkum olmuştu. Yargıtay ise CD’lerde “doğal olmayan, anal ve oral yollardan yapılan cinsel davranışlara ilişkin görüntülerin” yer aldığını belirtti, davanın daha çok cezanın öngörüldüğü 4. fıkra kapsamına alınmasını istedi.
İlgili fıkrada“Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran” kişinin bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılması öngörülüyor. Ancak “doğal olmayan yoldan cinsel davranışlar”ın ne anlama geldiği açıkça belirtilmiyor.
Geçen haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları:
- Aysel Tuğluk hakkında, 2005- 2009 yılları arasında Diyarbakır'daki bazı etkinliklerde yaptığı ve basında çıkan 15 ayrı konuşması sebebiyle açılan dava Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 5 konuşmasından beraat eden Tuğluk, diğer konuşmaları sebebiyle 14 yıl 7 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Yeni yorum gönder