Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Düşünce özgürlüğü bülteni (6 Ocak 2012)



Toplam oy: 635

Oda TV davasında tahliye yok, cezaevinde selam vermek suç, Uludere raporu açıklandı, Uludere'nin ardından basın talimat beklemiş... Haftalık düşünce özgürlüğü bülteni:

 

 

 

Basın talimat beklemiş


 
Uludere’de 19’u çocuk 35 kişinin savaş uçaklarının bombardımanıyla ölmesinin ardından bölgeye ilk giden gazetecilerden Akşam yazarı Serdar Akinan, ANF’ye demeç verdi. Akinan,  yazılı ve görsel medyanın olayı ilk anından duymasına, görsel materyallerin ellerinde olmasına rağmen talimat almadan yayına girmediğini söyledi. Olaydan BDP Milletvekili Hasip Kaplan’ın twitleriyle haberdar olduğunu belirten Akinan şunları söyledi:


 
“CNN Türk’te, NTV'de, SKY'da çalışan arkadaşlarımı aradım. Bana verilen cevaplar adeta utanç tablosu gibiydi. Bana sabahın ilk saatlerinden itibaren gerek İHA’dan gerekse DHA'dan görüntülerin, fotoğrafların kendilerine gelmeye başladığı ancak talimat olduğu için yayınlayamadıklarını söylediler… Arkadaşlarımın bana verdiği bilgi, verilen talimatın resmi hükümet açıklaması olmadan haberi bu şekilde görmeyecekleri yönündeydi.”

 

 

 

 


 

 


 

Uludere Raporu kamuoyuna açıklandı


 
Mazlum Der, ÇHD, TİHV, İHD, Türkiye Barış Meclisi, KESK, TTB ve DİSK bölgede yapılan inceleme sonucunda hazırladıkları Uludere Raporu’nu kamuoyuna sundu. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, katliamdan sağ kurtulanlarla görüştüklerini, otopsinin yapıldığı hastanede incelemeler yaptıklarını belirtti. Çalışmayı yürütürken askeri birlikler tarafında engellendiklerini ve askeri helikopterler tarafından taciz edildiklerini de sözlerine ekledi.

 

 

 


 

 

 
 

12 Eylül darbecilerine müebbet isteniyor


 
12 Eylül darbesi için başlatılan soruşturma süreci 3 Ocak’ta tamamlandı ve darbeciler hakkında hazırlanan iddianame mahkemeye sunuldu. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın “Anayasanın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya, anayasa ile kurulmuş TBMM’yi ortadan kaldırmaya cebren teşebbüs etmek” suçu işledikleri belirtildi ve müebbet hapisleri talep edildi. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Ersin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun hakkında ise hayatlarını kaybetmeleri nedeniyle ek kovuşturmaya yer olmadığı belirtildi. 2000 yılında dönemin Adana Savcısı Sacit Kayasu’nun Kenan Evren’e dava açılması için hazırladığı iddianame de, yeni iddianamede delil olarak gösterildi. Kayasu, Evren’e dava açmak istediği için görevden ihraç edilmişti. Ayrıca, 80 sayfalık iddianamede şu ifadeler yer aldı:


 
“Askeri yönetim tarafından gözaltına alınan sağ ve sol görüşlü kişiler, ‘yola getirilmesi gereken kişiler’ olarak görüldü. Bu nedenle gözaltına alınan ve cezaevlerinde uygulanan yöntemlerle kişiliklerini ezip ortadan kaldırarak toplumu tektipleştirmek istenmiştir… Hak ve özgürlükler tamamen güvencesiz bırakılmıştır.”

 

 

 

 


 

 

 


 

İlker Başbuğ tutuklandı


 
Cumhuriyet tarihinde ilk kez sivil bir hükümet, Genelkurmay Başkanlığı görevini yürütmüş bir askeri cezaevine gönderdi. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ 'İnternet Andıcı' davasında "hükümeti yıkmaya teşebbüs" ve "örgüt yöneticiliği" suçlarından tutuklandı. Başbuğ, hükümet aleyhine kara propaganda yapmak amacıyla internet siteleri kurmakla suçlanıyor.
 
 

 

 


 

 

 

Göstericiyi görüntülediğim için tutuklandım

 


20 aydır tutuklu bulunan gazeteci Hamdiye Çiftçi, Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun öncülüğünde tutuklu gazetecilere gönderilen bayram tebriklerine Bitlis Cezaevi'nden mektupla cevap verdi. Dicle Haber Ajansı (DİHA) Hakkari muhabiri Hamdiye Çiftçi, Hürriyet gazetesinden Ali Dağlar ‘a yazdığı m ektubunda şunları söylüyor: 


 
 “Eğer haber yapmak suçsa evet ben suçluyum. Newroz'da kameralar karşısında kolu bükülen görüntüyü çektiğim için suçlu görülüyorum… Ne yazık ki uzun tutukluluk süresi yüzünden, cezadan daha ağır koşulları yaşıyoruz. Bu mektubu erken yazmak istedim çünkü 2 aylık iletişim ve haberleşme cezamız var”.

 

 

 


 

 

 

Oda TV davasında tahliye çıkmadı


 
Ahmet Şık, Nedim Şener, Yalçın Küçük, Soner Yalçın ve Oda TV çalışanlarının yargılandığı Oda TV davasının 8. duruşması İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıklar savunmalarını yaptı. Şener, yargılanmasının esas amacının Hrant Dink cinayetiyle ilgili yaptığı araştırmalar olduğunu ifade etti. Ahmet Şık da tahliye talep etmediğini, gazetecilik yaptığı için yargılandığını söyledi. Davanın 12 tutuklu sanığı hakkındaki tahliye talebi reddedildi.


 
Duruşma 23 Ocak 2012’ye ertelendi.

 

 

 

 


 

 

          
 
 

Cezaevinde selam vermek suç


 
Radikal gazetesinin haberine göre cezaevindeki yakınıyla görüşürken kabindeki iki tutukluya da selam veren ziyaretçi bir ay görüş cezası aldı. Zeynep Yayla, Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalan Sezgin Çelik’i ziyarete gitmişti. Kapalı görüş sırasında, daha önce tanıştığı Arif Sönmez ve İsmail Culuko ile de merhabalaştı. Cezaevi idaresi Yayla’ya ‘Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik’e aykırı davrandığı gerekçesiyle bir ay görüş yasağı cezası verdi. Zeynep Yayla verilen karara Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz ederken selam verdiği kişileri tanıdığını ve tanıdıklarına selam vermenin bir nezaket kuralı olduğunu söyledi.

 

 

 

 


 

 

 
 

Oktay Ekşi’den kanun teklifi: TMK 6 ve 7 kaldırılsın


 
CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 6. ve 7. maddelerinin yürürlükten kaldırılması için kanun teklifi verdi. Ekşi teklif gerekçesinde bu maddelerin medya mensuplarına ‘eziyet’ ettiğini ifade ediyor. Ekşi, kanunun 6. maddesinin örgüt bildiri ve açıklamalarını yayınlamayı suç saydığını hatırlatıyor. 7. madde hakkında da şunları söylüyor:


 
“Yasanın 'terör örgütünün propagandasını yapan kişiyi' cezalandırmayı amaçlayan 7. maddesinin de ceza yasasındaki aynı amaca dönük hükümler nedeniyle gereksizliği bir yana, bu eyleme katılmamış yani 'suçun işlenişine iştirak etmemiş olan' basın ve yayın organı çalışanlarını da bin günden on bin güne kadar adli para cezasına mahkum etmeyi emreden hükmü, 'cezanın şahsiliği' yani herkesin kendi eyleminden sorumlu olması gerektiği ilkesi karşısında anlamsızdır."

 

 

 

 


 

 
 

Ece Temelkuran’ın işine son verildi


 
Habertürk gazetesi köşe yazarı Ece Temelkuran'ın işine son verildi. Köşe yazarı Ece Temelkuran, Twitter'da gazete yönetiminin kendisiyle yolları ayırdığını duyurdu. Temelkuran son yazısında Uludere katliamına değinmiş, Başbakan Erdoğan’ın konu hakkındaki konuşmasını sert biçimde eleştirmişti. 21 Aralık tarihli “Yasaklana yasaklana… (Bir gün herkes Banu Güven olacak)” başlıklı yazısında da “Geriye sadece habercilik yapmak isteyen, hakikaten sözünü söyleyemezse yaşayamayacağını hisseden insanlar kalacak ve kendi medyalarını kuracaklar” ifadelerini kullanmıştı.

 

 

 


 

 

 

Playboy yasağına dava


 
Vatan gazetesinden Burak Kara'nın haberine göre, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Altıparmak’ın Playboy'un internet sitesinin kapatılmasına karşı açtığı dava Danıştay'a taşınıyor. Akdeniz ile Altıparmak’ın kullanıcı sıfatıyla açtığı iptal davasını Ankara 11. İdare Mahkemesi reddetmişti.  Akdeniz, 15 gün içinde Danıştay’a başvuracağını, sonuç alamazsa davayı AİHM’ye taşıyacağını ifade etti. Kişilerin kendi evinde hangi internet sitesine girip, hangi bilgi ve belgelere ulaşacağının özel hayatı ilgilendiren bir konu olduğunu belirten Akdeniz şunları söyledi:


 
 “5651 sayılı kanun patır kütür siteleri kapatıyor. Bu kararlar Anayasa’ya aykırı, mahkemeler ve TİB idari tedbir formatında bu kapamaları yapıyor. Anayasa’yla korunan haklar, ancak mahkeme kararıyla kısıtlanabilinir… Ağırlıklı olarak sitelere baktığımızda büyük çoğunluğunun müstehcen olarak gösteriliyor. Uluslararası playboy.com sitesi çıplaklık içeren bir sitedir ve müstehcen değildir, porno asla değildir... Bu devirde, internet çağında Playboy’a müstehcen dersen internetin fişini çekmek lazım”.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.