Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Elif Şafak'tan eleştirilere cevap: Sessizlikte Bir Nota



Toplam oy: 1248

Son kitabı Aşk'ın satışı 300 Bin'e varan Elif Şafak sadece para kazanmak için Mevlânâ hakkında yazdığı yönündeki eleştirilere Haber Türk'teki köşesinden "Sessizlikte Bir Nota" başlıklı yazısıyla cevap verdi:

Sessizlikte Bir Nota

Yurtdışında doktorasını yapan genç, başarılı bir Türk kadını anlatıyor: "Amerika'dayken gazeteleri takip ediyorum. O kadar moralim bozuluyor ki. Hiç mi birbirini seven yok bu ülkede diye konuşuyoruz eşimle. Sonra geliyoruz memleketimize. Bir bakıyoruz hiç de zannettiğimiz gibi değilmiş. Ailelerimiz, komşularımız, arkadaşlarımız, toplum kavgasız yaşıyor. O zaman anlıyorum, gazetelerimizdeki gürültü patırtı gündelik hayatta yok. Seviniyorum doğrusu. İyi ama eli kalem tutanlarımız neden bu kadar hırçın?"

Başkaları hakkında yazarken son derece temel bir gerçeği unutuyoruz galiba: Hakkında yazı yazdığımız kişilerin de insan olduğunu. Onların da yürek kafeslerinde bir kalp taşıdıklarını. Kalp ki camdandır, billur bir dünyadır. Bakıyorum gazetelere. Edebiyat dünyasından kimin ne kadar para kazandığı hakkında boy boy haberler. "Aşk ve Para" bağlantıları kurulmuş. İnsanın emeğinden kazanması ayıp sanki ya da sırf para kazanmak için Mevlânâ hakkında yazmışım gibi. Kinayeli, dikenli ithamlar.

Şair ve yazarlara fikirlerini sormuşlar. Bir kısmı sağolsun bir araba dolusu taş atmış. Kimi demiş ki: "Elif Şafak iyi bir yazar değil. Reklam ve pazarlama sayesinde satıyor." Kimisi demiş ki: "Bu kadar reklam bana da yapsalar ben de satarım." Marketing, reklam şirketleri, popüler kültür, efsaneler... Sonra telefonlar çalıyor. Gazeteciler arayıp "Filancaya ne cevap vereceksiniz?" diye soruyorlar. Halbuki ne filancaya ne falancaya cevap vereceğim. Polemik sevmiyorum. Gazeteleri takip ederken morali bozulan o gencecik akademisyeni hatırlıyorum. Kalemimi daha hayırlı işler için kullanmak istiyorum. Ama bir sebebi daha var polemiklerden uzak durmamın, en haksız eleştirmenime dahi cevap vermememin: Çünkü canım yanıyor. Çünkü inciniyorum. Çünkü ağırıma gidiyor. Çünkü robot değil, insanım.

Tasavvufta yollar kat etmiş manevi büyükler diyor ki: "Evlat, öyle bir kıvama gelmelisin ki, taş da gül de bir olmalı gözünde. Ne iltifata sevinmeli, ne yergiye üzülmelisin." Bense hâlâ güzel sözle mutlu oluyor, kötü sözle inciniyorum. Demek ki pişmemişim, pişmemişim, pişmemişim.

Eleştiri iki şekilde olur. Eleştirdiğin insanı ya daha ileriye götürmek ya dibe çekmek için. Birincisi "yapıcı eleştiri", yaraya merhem sürer gibi. İkincisi "yıkıcı eleştiri", keskin ve sirkeli. Yapıcı eleştiri ne kadar ağır olursa olsun başımın üstünde yeri var. Öğrenirim ondan. Öğrenirim kusurlarımdan. Seve seve. Ama hani şu dibe çekmeler var ya. Enerjim azalıyor. Moralim bozuluyor. Bazen romanlarımı yayınlamaktan vazgeçmeyi düşünüyorum. Yazmayı bırakamam ama hiç olmazsa yazdıklarımı kendime saklayayım diyorum. Ne gerek var bunca kem söz işitmeye?

Ama sonra bir okur mektubu geliyor beklenmedik bir yerden. Bir e-mail, bir kart, dolmakalemle yazılmış bir mektup, kurutulmuş bir çiçek, bir hayır duası. Kız öğrencilerin yaptığı kolyeler; Adana'dan, Batman'dan, Elazığ'dan tebrikler; hapishanelerden dokunaklı teşekkürler... Amasya'dan, İzmir'den, Konya'dan, Rize'den, Amsterdam'dan, Berlin'den, Boston'dan.... Romanımın, gönüllerinin kapısını nasıl araladığını, AŞK'ın onlara ruhdaş olduğunu anlatıyorlar. Gözlerim doluyor. İncinen yüreğimde hummalı bir tadilat başlıyor. Dedim ya, hamım daha, güzel söze seviniyorum.

Ve okurlar... Edebiyat okurları... O kadar çoklar ve o kadar azlar. O kadar özeller ve o kadar güzeller. Öylesine som, pazarlıksız, hakiki, samimi ve baki... Sevgili okur, sen olmasan bu hengâmede kurur pilim. Okur bil ki sana müteşekkirim.

"Bilenlerden misin, öğrenenlerden mi?" diye soruyor bir gönül dostum. "Öğrenenlerdenim, şükür" diyorum. "O zaman sevin" diyor. "Teşekkür et en haşin eleştirmenlerine. Kırıyorlar ya kalbini, sevin çünkü nefsine ağır gelen şeyde senin için hayır vardır." Haklı. Ve ben o yüzden yazıyorum bu yazıyı. AŞK'ı bir çırpıda karalayanlara, nefsime ağır gelen sözlerindeki sonsuz hayır için teşekkür ediyorum...

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.