Baharın gelişi, İstanbullu pek çok sinemasever için ayrı bir anlam taşır. Nisan geldi mi, güzel havalar kadar güzel bir şey daha gelecektir nitekim şehre: İstanbul Film Festivali. Üçüncü cemrenin toprağa düştüğü bu günde, bizim de sizlere güzel bir haberimiz var: 32. İstanbul Film Festivali 30 Mart'ta başlıyor ve bu kez sinemaseverler kadar edebiyatseverleri de mutlu edeceğe benziyor!
20'nin üzerinde bölümde, 200'ü aşkın film ve pek çok söyleşi, atölye çalışması ve sinema dersiyle dolu iki haftalık festival maratonunun sonunda birkaç gün durup, dinlenmek isteyebilirsiniz! Ancak, siz de SabitFikir ekibi gibi iflah olmaz bir edebiyatseverseniz, festivalin bir bölümü sizi diğerlerine kıyasla çok daha fazla heyecanlandıracak. Uzun bir aranın ardından tekrar programa dahil edilen "Edebiyattan Beyazperdeye" bölümünden söz ediyoruz. Hangi roman uyarlamalarını seyredebileceğizi siz de bizim kadar merak ediyorsanız, bir paragraf aşağıya davet ediyoruz sizi!
Vasil’ Bykaw'ın romanı In the Fog
Yönetmenliğini ve senaristliğini Sergei Loznitsa’nın yaptığı In The Fog / Sislerin İçinde, barbarlık, insanlık onuru ve savaşı konu alıyor. 1942’de SSCB’nin batı sınırı Nazi işgali altındadır ve hainlik yaptığı iddiasıyla demiryolu işçilerinden biri direnişçiler tarafından cezalandırılmak üzere ormana götürülür; ormanda pusuya düşürüldüklerinde işçi ahlaki bir karar vermek zorunda kalır. Sislerin İçinde, 2012’de Cannes Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü, Minsk’de Büyük Ödül, Odessa ve Erivan’da En İyi Film ve Cottbus’ta En İyi Erkek Oyuncu Ödülleri’ni aldı. Bykaw'ın bir başka romanı da, daha önce Voskhozhdeniye adıyla beyazperdeye uyarlanmıştı.
François Mauriac'ın romanı Thérèse' Desqueyroux
Nisan 2012’de hayatını kaybeden Fransız Yeni Dalga’sının büyük yönetmeni Claude Miller’in son başyapıtı Thérèse Desqueyroux, François Mauriac’ın 1927’de yayımlanan romanının uyarlaması; çağına göre ileri fikirleri taşra ahlakıyla çelişen Thérèse Desqueyroux’nun hem evliliğini kurtarma, hem de hayatı doya doya yaşama çabasının hikâyesi. Cannes Film Festivali’nin kapanış filmi olarak gösterilen son filminde yönetmen Miller, geleneksel aile değerlerine sıkışıp kalmış bir insanı kadın hakları mücadelesi, özgürleşme ve cinsel serbestlik kavramları üzerinden anlatıyor.
Henry James'in romanı What Maisie Knew
Henry James’in 1897’de yayımlanan aynı adlı romanından günümüze uyarlanan What Maisie Knew / Arada Kalan, altı yaşındaki bir çocuğun, ebeveynlerinin boşanması sırasında annesiyle babası arasında kalarak yaşadığı sarsıntıyı konu alıyor. Filmin oyuncu kadrosu Julianne Moore, Steve Coogan, Onata Aprile, Alexander Skarsgard ve Joanna Vanderham gibi isimlerden oluşuyor.
Lars Kepler'in romanı Hipnozcu
Usta yönetmen Lasse Hallström’ün Salmon Fishing in the Yemen’in hemen ardından çektiği The Hypnotist / Hipnozcu, Lars Kepler’in aynı adlı romanından uyarlama bir gerilim-polisiye. Acımasız bir katilin bütün bir aileyi yok ettiği katliamdan kurtulan evin küçük oğlunun, kayıp kız kardeşini arayışını anlatan bu nefes kesen filmin oyuncu kadrosunda Lena Olin, Mikael Persbrandt ve Tobias Zilliacus yer alıyor.
Victor Hugo'nun romanı Gülen Adam
Victor Hugo’nun aynı adlı romanından uyarlanan L’Homme qui rit / Gülen Adam, “Edebiyattan Beyazperdeye” bölümünde en çok ilgimizi çeken filmlerden. Jean-Pierre Améris’in uyarlayıp yönettiği bu şiirsel ve siyasal dramın başrollerini Gérard Depardieu ve C.R.A.Z.Y filminden hatırlanacak Marc-André Grondin üstleniyor. Prömiyeri Venedik Film Festivali’nde yapılan filmin yönetmeni Améris, festival kapsamında İstanbul’da olacak.
Anthony Bruno'nun romanı Katil
Anthony Bruno’nun gerçek olaylardan esinlenerek yazdığı, aynı adlı kitaptan uyarlanan The Iceman / Katil’in yönetmeni ise Ariel Vromen. Film, acımasız bir tetikçi ve aynı zamanda mazbut aile babası Richard Kuklinski’yi, çocukluğundan çete günlerine ve tutuklanışına dek izliyor. Katil’in güçlü kadrosunda Take Shelter / Sığınak filmindeki oyunculuğu çok beğenilen Michael Shannon’un yanı sıra Winona Ryder, Chris Evans, James Franco, Stephen Dorff ve David Schwimmer gibi yıldız isimler yer alıyor.
Pascal Mercier'in romanı Lizbon'a Gece Treni
Merak ettiğimiz uyarlamalardan biri de, The House of the Spirits / Ruhlar Evi’nin ünlü yönetmeni Bille August’un son filmi Night Train to Lisbon / Lizbon’a Gece Treni. Kadrosunda, başroldeki Jeremy Irons’un yanı sıra, Christopher Lee gibi sürpriz bir ismin de yer aldığı film, 1970’lerin faşist Salazar Lizbon’unda geçen bir arkadaşlık, ihanet, baskı ve devrim hikâyesi. Yönetmen Bille August, filmin festivaldeki gösteriminde izleyicilerle buluşmak ve soruları yanıtlamak için İstanbul’da olacak.
"Edebiyattan Beyazperdeye" bölümüne dahil olmasalar da, roman uyarlaması olan birkaç filmi de es geçmeyelim tabi:
Joyce Carol Oats'un romanı Can Ateşi
Sınıf (The Class) filmi ile Altın Palmiye Ödülü kazanan Laurent Cantet’in ikinci İngilizce filmi Can Ateşi (Foxfire) de dikkatlerimizden kaçmadı tabi ki. Amerikan yazar Joyce Carol Oates’un Türkçeye de Can Ateşi adıyla çevrilen Foxfire: Confessions of a Girl Gang romanının uyarlaması. 1950’lerde erkek egemen, şiddet ve gerilim dolu bir ortama dönüşen New York’ta, beş cesur genç kızın oluşturdukları çete, kadın isyanını anlatan romanı beyazperdeye uyarlayan Laurent Cantet, festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelerek, filminin gösterimine de katılacak.
Kevin Power'ın romanı Bad Day in Blackrock
Yönetmenliğini Lenny Abrahamson’un üstlendiği, Kevin Power’in Bad Day In Blackrock adlı romanından uyarlanan Ne Yaptın Richard (What Richard Did) ise, Dublin'de, oldukça varlıklı bir ailenin "altın çocuğu" olarak görülen, ancak kendine hiç güvenmeyen bir lise öğrencisi olan Richard'ın bir anlık öfkesi sonucunda doğan trajik olayları konu alıyor.
Bizden havadisler böyle. Sabredelim, kitapçıklarımızı alalım. Sakin kafayla oturup iyice bir karıştıralım, gideceklerimizi işaretleyelim. İş ya da okul sebebiyle yetişemeyeceklerimize hayıflanmasak da olmaz tabi. Ve sonra biletlerimizi alıp, 30 Mart'a dek nefesleri tutalım. Şimdiden iyi seyirler!
Yeni yorum gönder