Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Geçen haftanın düşünce özgürlüğü ihlalleri (13 Mayıs 2011)



Toplam oy: 638

Birlikte kaleme aldıkları "Kırk Katır Kırk Satır - Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" adlı kitap sebebiyle yargılanan Ahmet Şık ile Ertuğrul Mavioğlu'nun beraat ettiği dava ve diğer düşünce özgürlüğü haberleri...

 

 

 

 

Göstericiye 12 yıl, öldürene beraat 

 

Muş'un Bulanık ilçesinde 15 Aralık 2009 tarihinde, DTP'nin kapatılması üzerine düzenlenen eylemlerde Kemal Ağcan ile Necmi Oral, ilçe esnaflarından Turan Bilen'in göstericilerin üzerine ateş açması sonucu hayatını kaybetmişti. Turan Bilen, savcının “meşru savunma” gerekçesiyle tahliye istemi üzerine serbest bırakılmıştı. Eylemi düzenleyenlere ise 12’şer yıl hapis cezası verildi. Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada Adem Artıkboğa ile Ercan Kocamış “terör örgütü üyesi olma” suçundan mahkum oldu. 2 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların sanıklar Artıkboğa ile Kocamış tarafından organize edildiğine işaret edilen gerekçeli kararda, “Sanıkların KCK yapılanması kapsamında Muş bölgesindeki gençleri kandırarak örgütün amaçları doğrultusunda kullandıkları, terör örgütü lehine yapılan eylemleri artırmıştır. Sanık Adem Artıkboğa, Bulanık olaylarında hayatını kaybeden 2 vatandaşın cenaze törenini terör örgütü propagandasına dönüştürmek için, Bitlis'in Tatvan ilçesinden katılımın olmasına yönelik telefon görüşmeleri yapmıştır” denildi. Gerekçeli kararda, sanıkların Muş’a gelişiyle il ve ilçede “terör örgütü lehine yapılan yasadışı gösterilerin” arttığı ve örgüt adına faaliyet yürüttüğü iddiası ile yargılanan kişilerin davalarını takip ettiği belirtiliyor. 

 

Kararda, sanık Artıkboğa'nın, 1997 yılında Ordu'nun Mesudiye ilçesinde polis memuru Gökhan Çavuşoğlu'nun öldürülmesinden, sanık Ercan Kocamış'ın ise 1999 yılında İstanbul'da belediye yolcu otobüsüne yönelik molotofkokteylli saldırıdan dolayı haklarında bulunan kesinleşmiş mahkumiyetleri nedeniyle cezanın üst sınırdan verildiği ifade ediliyor.

 


 

54 polisten 6’sı mahkum oldu 

 

2005 yılında 8 Mart Kadınlar Günü gösterisine müdahale eden ve orantısız güç kullandıkları iddiasıyla yargılanan 54 polisten 6’sı cezaya çarptırıldı, 48’i beraat etti. 6 yıl önce Beyazıt Meydanı'nda gösteri düzenleyen kadınlara polis müdahale etmiş; Çevik Kuvvet ekipleri kadınları dağıtmak için aşırı güç kullanmıştı. İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada “Mağdur Alev Coşkun’un omzuna cop darbesiyle vurup kemiğini kıran” polis Cihan Uçar’a 1 yıl 9 ay; “Elinde herhangi bir nesne olmayan ve karşı koymayan iki bayana arkadan tekmeyle vuran” Ali Osman Parlar ve Murat Cürebal’a 10’ar ay; “Bir kafeteryaya sığınan bayana vuran” Süleyman Bilgin’e, “Bir kişiye arkadan tekmeyle vuran” Erdem Başak’a ve “Biber gazından etkilenip polise sığınmak isteyen kişiye arkadan tekmeyle vuran” Yunus Küncü’ye beşer ay hapis cezası çıktı. Hakim sanık avukatlarının zaman aşımından faydalanma isteğini “Zamanaşımı kamu yararına olup sanıklar için lütuf değildir” sözleriyle reddetti. Hakim, diğer sanıkların ise üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair yeterli inandırıcı ve kesin delil elde edilmediğinden beraatlarına karar verdi. 

 


 

Bir yazı için 10 ay mahkumiyet kararı

 

Yuksekovahaber.com internet sitesinin yayın yönetmeni Erkan Çapraz, sitesinde Selim Saklı'ya ait “Biz kardeş değiliz!” başlıklı yazısına yer verdi. Yazıda Samsun’da Ahmet Türk’e yapılan saldırıya ve bunun Kürt halkı üzerindeki etkisine değiniliyordu. Yüksekova 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 27 Nisan 2010'da yayınlanan söz konusu yazıda “halkın kin ve düşmanlığa tahrik edildiğine” hükmetti. Çapraz TCK'nın 216/1 maddesinden bir yıl hapse mahkum edildi. Mahkeme, hüküm açıklanmasını geri bıraktı. Ancak gazeteciye beş yıl boyunca "denetimli serbestlik tedbiri" uygulanacak, benzer nitelikte bir suçlamayla karşı karşıya kalırsa ertelenen hükmü çekecek. Ayrıca mahkeme Çapraz’ı koşullu salıverme tarihine kadar belli medeni haklarını kullanmaktan yoksun bıraktı. Bu süre boyunca gazeteci “Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevi üstlenemeyecek, seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan, velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,  bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten yoksun kalacak”

 


 

Kılıçdaroğlu ve Küçük tazminata mahkum 

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” iddiasıyla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açtığı dava sonuçlandı. Kılıçdaroğlu 26 Ekim 2010 tarihinde, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “İnsanda biraz utanma olur, insanda biraz ahlak olur, insanda biraz insana saygı olur, insanda biraz onur olur... Kim samimi, kim dürüst, kim omurgalı? Eğer verdiğin sözün arkasında durmuyorsan sayın başbakan sana omurgasız derler, kusura bakma…”

 

Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada Kılıçdaroğlu’nun avukatı Mutluhan Karagözoğlu “davacı Erdoğan'ın da konuşmalarında müvekkili Kılıçdaroğlu hakkında 'omurgasız' şeklinde beyanlarda bulunduğunu” ifade etti. Karagözoğlu konuşmadaki ifadelerin eleştiri niteliğinde olduğunu savundu, davanın reddedilmesini talep etti. Yargıç Özden Güler davayı kısmen kabul ederek Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a yasal faiziyle 7 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verdi. 

 

Yalçın Küçük 5 bin TL tazminat ödeyecek

 

Başbakan, Yalçın Küçük’e açtığı davadan da 5 bin TL tazminat kazandı. Davanın dilekçesinde, Yalçın Küçük'ün, Ulusal Kanal'da, 15 Ağustos 2010 tarihinde yayımlanan ‘Gündem’ adlı programda, “Erdoğan'ın kişilik haklarına saldırı kastıyla tahkir ve tezyif edici beyanlarda, fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü gayrı kabil hakaretlerde ve iftiralarda bulunduğu” ileri sürülmüştü.

 


 

Grup Yorum üyeleri gözaltına alındı

 

Terörle Mücadele ekipleri gece 2.00 sularında İstanbul Okmeydanı’nda bulunan İdil kültür Merkezi, Gençlik Federasyonu ve Okmeydanı Haklar Derneği’ne baskın düzenledi. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı polisler, kurumların camlarını kırarak içeriye gaz bombası attı. Polis baskınlar sırasında derneklerin girişlerinde bulunan kızıl bayrakları da indirdi. Yapılan eş zamanlı baskınlarda aralarında Grup Yorum üyeleri Ali Aracı, Ali Papur ve Caner Bozkurt’un da bulunduğu 46 kişi gözaltına alındı. Avukat Taylan Tanay, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin arama ve yakalama kararına istinaden bu aramaların yapıldığını belirttiği açıklamasında şunları söyledi: 

 

“Üç ayrı yerde faaliyet gösteren kültür merkezi ile dernekler yasal kurumlardır. Kültür merkezinde Grup Yorum’un 3 üyesi de gözaltına alındı. Bunlar için arama kararı bulunmamaktadır. Grup Yorum verdiği konserlerde on binlerce kişiyi meydanlara toplamıştır. Gözaltına alınmalarını anlamak mümkün değildir. Bu yerlere polis gündüz vakti de gelip arama yapabilirdi. Ama 02.00 sıralarında geldi. Gözaltına alınanların yasadışı DHKP- C örgütü ile bağlantısı olduğu gerekçe gösteriliyor. Bununla ilgili gizlilik kararı olduğu söyleniyor. Bu baskının hiçbir hukuksal dayanağı yoktur. Bir mahkeme hakiminin verdiği kararla bu aramaların yapılması baskının haklılığını göstermez”

 

Gözaltına alınan Grup Yorum üyeleri Ali Aracı ve Caner Bozkurt haklarında yakalama ve gözaltı kararı bulunmadığı için serbest bırakıldı. Grup üyesi Ali Aracı, “Emniyette parmak izi alma adı altında hepimiz yerlerde sürüklenerek işkenceden geçirildik” dedi. Diğer grup üyesi Ali Papur’a ise 7 Ekim 2009'da düzenlenen İMF ve Dünya Bankası toplantıları sırasında çıkan olaylara karıştığı gerekçesiyle gözaltı işlemi uygulandı. 

 


 

Lisede taciz protestosuna ceza

 

Birgün gazetesinin haberine göre 25 Nisan günü Liseli Genç Umutçu Kadınlar Mersin’deki Akdeniz Kız Teknik ve Meslek Lisesi önünde bir basın açıklaması yaptı. Okulun öğrencisi olan kadınlar sürekli olarak sözlü tacizle karşılaşmalarına rağmen duruma ne okul idaresinin ne okulun güvenlik görevlinin ne de okul etrafında devriye gezen polislerin herhangi bir müdahalede bulunmamasına tepki gösterdi. Okul yönetimi ise basın açıklamasına katılan öğrencilerin şikayetine cezayla karşılık verdi; izinsiz gösteriye katıldıkları gerekçesiyle 3 öğrenci kınama, 1 öğrenci de 3 gün uzaklaştırma cezası aldı. Haberde öğrencilerin, okul idaresinin tacize “okul dışında” diyerek müdahale etmediği ancak okul dışındaki bir eylem sebebiyle kendilerine ceza verdiği yönündeki sözleri aktarılıyor.

 


 

Şık ve Mavioğlu beraat etti

 

Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteciler birlikte kaleme aldıkları “Kırk Katır Kırk Satır - Ergenekon'u Anlama Kılavuzu” adlı kitap sebebiyle yargılanan Ahmet Şık ile Ertuğrul Mavioğlu’nun beraatine karar verdi. Şık ile Mavioğlu’na  destek olmak için çok sayıda gazeteci Kadıköy Adliyesi’nin önünde toplandı. Yazarlar Ergenekon soruşturmasının gizliliğini ihlal ettikleri gerekçesiyle yargılanıyorlardı. Ancak Ergenekon’u anlattığı kitap sebebiyle yargılandığı davadan beraat eden Ahmet Şık hâlâ Ergenekon davasının sanığı olarak Silivri Cezaevi’nde tutuluyor. 

 


 

Mahkemede beraat üniversitede ceza

 

Mersin Üniversitesi Öğrenci Kolektifi üyeleri, üniversitelerinde 24 Mart 2010'da yapılan kriz konulu panele katılan göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin'i yumurta atarak protesto etmişlerdi. Öğrenciler yumurta atarken “Burada konuşması gerekenler krizi yaratanlar değil krizden mağdur olan Tekel işçileridir” demişlerdi. Eylemleri hakkında Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davada öğrenciler beraat etti. Ancak üniversite yönetiminin açtığı soruşturmalarda öğrenciler ceza aldı. Eyleme katılan öğrencilerden ikisine yükseköğretimden atılma, birine yarıyıl, ikisine kınama ve birine ise uyarı cezası verildi. Öğrencilere ulaşan tebligatlarda Tevfik Bilgin'e "çiğ yumurta ve buruşmuş kâğıt atıldığı" gerekçeler arasında sıralanıyor. Öğrenciler karara tepki göstererek mahkemenin demokratik protesto olarak kabul ettiği bir eyleme üniversite yönetiminin verdiği ağır cezaların kabul edilemez olduğunu belirtti.

 


 

 Bu haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları 

 

Sanık         : İsmail Saymaz, Hasan Çakkalkurt

Mahkeme ve duruşma tarihi    : İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Duruşma Tarihi: 17 Mayıs 2011  Saat: 11:00

 Açıklama                                   : İlgili dava, gazeteci İsmail Saymaz'ın Radikal gazetesinde yaptığı "Ergenekon'da aşk oyunu"-" Ergenekon savcısı hakimi de dinledi" başlıklı haberi nedeniyle açıldı. Gazeteci haberinde, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek'in teknik takibe takıldığını gündeme getirmişti. Sanıklar, TCK 125, TCK 285 ve TCK 288. maddelerden yargılanıyor.

 

Sanık         : Beyoğlu Kumpanya Oyuncuları

Mahkeme ve duruşma tarihi  : Çatalca Sulh Ceza Mahkemesi, Duruşma Tarihi: 18 Mayıs 2011 Saat: 10:00

 Açıklama                            : İlgili dava, üniversitesi öğrencisi olan 16 tiyatrocu hakkında Çatalca Belediyesi tarafından düzenlenen 11. Erguvan Festivali'nde Beyoğlu Kumpanyası olarak sahneledikleri oyunda söyledikleri şarkıdaki "işportacısın Tayyip" sözleri nedeniyle açıldı. AKP İlçe Başkanı Selim Güçbilmez oyunun ardından grup üyeleri ve destekçilerinin hukuksal dayanak olmadan gözaltına alınmalarına neden olmuştu. Oyuncular, TCK 125. maddeden yargılanıyor.

 



Geçen haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları

 

Mahsum Korkmaz'ın hayatı hakkında ailesi ile yapılan röportaj nedeniyle Batman Postası gazetesi sahibi M. Kemal Çelik , Mahsum Korkmaz'ın abisi Fehmi Korkmaz ve ablası Maşallah Dağ’ın TCK 215 ve TCK 218. maddelerden  yargılandığı dava Batman 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme davayı 19 Temmuz saat 09:00’a erteledi. 

 

Ertuğrul Mavioğlu ve Ahmet Şık’ın, İthaki Yayınları'ndan iki cilt halinde çıkan 'Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" ve "Ergenekon'da Kim Kimdir?" kitapları nedeniyle TCK 285. maddeden Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada sanıklar beraat etti. 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.