Cezaevinde Komünist Manifesto yasak, yayınlanmamış kitap imha ediliyor, kürtçe şarkı cinayete tahrik nedeni sayıldı, puşi takan öğrenci 18 aydır tutuklu, tepki alan Arda Turan sözünü ‘düzeltti’...
Cezaevinde Komünist Manifesto yasak!
Komünizm propagandası yapmayı suç sayan ve 12 Nisan 1991’de yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Yasası’nın 142. Maddesi, cezaevine kitap sokmama gerekçesi olarak gösterildi. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, Sincan Cezaevi’nde kalan bazı tutuklu ve hükümlüler, avukatları aracılığıyla Karl Marx ile Friedrich Engels’in “Komünist Parti Manifestosu”, Ilya Ehrenburg’un “Dipten Gelen Dalga”, Stalin’in “Sovyetler Birliği Komünist Partisi Bolşevik Tarihi”, Dimitrov’un “Savaşa ve Faşizme Karşı Birleşik Cephe” ve Mao Zedung’un “Seçme Eserler” adlı kitaplarını istedi. Cezaevi yönetimi ise bu kitapların yasak olduğunu ve haklarında toplatma kararı bulunduğunu söyleyerek mahpusların isteğini reddetti. Bunun üzerine Avukat Evrim Deniz Karatana, Bilgi Edinme Yasası kapsamında kitaplar için toplatma kararı bulunup bulunmadığını Emniyet Genel Müdürlüğü'ne sordu. Emniyet Genel Müdürlüğü söz konusu kitapların eski TCK’nin 142. maddesine göre yasaklandığını ve haklarında toplatma kararı olduğunu bildirdi.
Yayınlanmamış kitap imha ediliyor
Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” eserinden sonra bir kitap daha yayınlanmadan imha edilmeye çalışılıyor. Ankara- Sincan 1 No’lu Cezaevi yönetimi mahkum Halil Gündoğan’ın “Metris’ten Munzur’a-Bir Firarinin Öyküsü” adlı kitabının, ikinci cilt taslağının ‘imha edilmesine’ karar verdi. Sincan 1 No’lu F Tipi’nde tutulan hükümlü Halil Gündoğan 1981 yılında gözaltına alınmış ve TKP (ML)-TİKKO davasından idam cezası istemiyle yargılanmıştı. 1988 yılında Metris Askeri Cezaevi’nden tünel kazarak kaçan 29 mahkumdan biri olan Gündoğan, 1995 yılında Erzincan’da yakalandıktan sonra ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almıştı.
Gündoğan, 12 Eylül’den bu yana yaşadıklarını 2005’te “Metris’ten Munzur’a Bir Firarinin Öyküsü” adıyla kitaplaştırmıştı. Gündoğan kitabın ikinci cildini yazarak ailesine ulaştırması için cezaevi yönetimine iletti. Ancak cezaevi yönetimi el yazısı ile yazılmış 200 sayfalık dosyayı içinde “suç unsuru” bulunduğu ve “sakıncalı” olduğu için imha etme kararı aldı.
Yargısız infaz iddiası
Eski Van Jandarma Alay komutanı Kurmay Albay Vecihi Halil, Van’ın Çaldıran ilçesinde 7 Ekim 2009’da bir operasyon sırasında teslim olan iki PKK’li ile yanlarındaki bir sivili öldürmekle suçlanıyor. Operasyona katıldığını söyleyen bir kişi, ihbar mektubunda iki PKK’linin evinde kaldıkları M.E.A.’nın oğlunu yanlarına alarak kaçmaya başladıklarını, 2 km’lik takibin ardından Albay Vecihi Halil İyigün’ün teslim olma çağrısına uyduklarını anlatıyor. Mektuba göre İyigün üç kişi hakkında infaz emri verdikten sonra askerlere şunları söylemiş: “Bu teröristler çok ocaklar söndürdü, çok can yaktı... Bunlar hapse girselerdi sonra çıkıp yine dağa gideceklerdi…”
Özel Yetkili Van Başsavcılığı, mektuptaki iddialar üzerine, bazı askerlerin ifadesini aldı. Askerlerin anlattıkları da bire bir mektuptakilerle uyuşuyordu. Savcılık kararında delillerin, yakalanan örgüt mensupları ile sivil vatandaşın herhangi bir meşru müdafaa durumu bulunmaksızın doğrudan kanunsuz verilen emirle öldürüldüğünü gösterdiği söyleniyor.
Kürtçe şarkı cinayete tahrik sayıldı
Ankara’da bir barda Kürtçe şarkı söyleyen Emrah Gezer, polis memuru Serkan Akbulut tarafından öldürülmüştü. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi Emrah Gezer’i, “beylik tabancasıyla tahrik altında öldürmek” suçundan 16 yıl 8 ay ve olay yerinde bulunan Zafer Şimşek’i “beylik tabancasıyla yaralamak suçundan” 2 yıl 9 ay 10 gün olmak üzere, toplam 19 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına mahkum etti. Gezer’in ailesi ve avukatlar ise Kürtçe şarkı söylemenin ‘tahrik’ sayılmasına ve cezada indirime gidilmesine tepki gösterdi.
Maktul Emrah Gezer’in babası Cemal Gezer sanığın büyük bir indirimden faydalandığını ve kararı temyiz edeceklerini açıkladı. Diyarbakır Barosu Başkanı Aktar ise mahkemenin kararıyla ilgili olarak, “Bugün sadece bir yargısız infazın hoş görülmesiyle karşı karşıya değiliz, bir nefret söyleminin, nefret suçunun hoş görülmesiyle karşı karşıyayız aynı zamanda”, değerlendirmesini yaptı.
BDP kongresine soruşturma
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, BDP'nin 4 Eylül Pazar günü gerçekleştirilen 2. Olağan Kongresi ile ilgili soruşturma başlattı. Kongrede atılan sloganlar, salonda açılan Abdullah Öcalan posterleri ile pankartlara ilişkin olan soruşturma, ‘terör örgütü propagandası’ suçu kapsamında yürütülecek. Kongrede “Demokratik Özerklik Statümüzdür, Reddedilemez”, “Özgür Kürdistan Demokratik Türkiye”, “Barışın Elçisi İmralı’da”, “Askeri ve Siyasi Operasyonlara Son”, “Öz Savunma Gücü”, “Demokrasilerin Öz Savunması” yazılı pankartlar yer almıştı.
15 yaşındaki O.S.’nin tutukluluğu devam ediyor
Erzurum Çocuk Mahkemesi, 14 aydır tutuklu olan 15 yaşındaki Ö.S’nin 6 Eylül’de ilk duruşmasında tutuksuz yargılanma talebini reddetti. 20 Temmuz 2010’da Adalet ve Kalkınma Partisi binasına yakın bir çöp kutusuna bomba koyduğu iddiasıyla göz altına alınan Ö.S., ‘terör örgütü üyesi’ olmakla suçlanıyor. Duruşma 29 Eylül tarihine ertelendi.
bianet’e verdiği demece göre, Ö.S.’nin avukatı Müşir Deliduman’ın 5 Eylül’de mahkeme hakimliğine ilettiği tutuksuz yargılanma talebi kabul edilmiş; ancak ertesi gün Deliduman, hakimin Erzurum Adalet Komisyonu Başkanlığı tarafından geçici olarak başka ilçede görevlendirildiğini öğrenmiş. Deliduman, dava dosyası hakkında bilgi sahibi olan hakim yerine konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan başka bir hakimin duruşmaya girdiğini belirtiyor. Deliduman, Ö.S.’nin suçluluğunu kanıtlayacak herhangi bir delil olmadığını, Ö.S ile birlikte tutuklanan Rıdvan S.’nin de“Ö.S'nin olayla en ufak bir alakası yoktur” dediğini, ancak hakimin “delillerin toplanmamasını” gerekçe göstererek Ö.S'nin tutukluluk halinin devam etmesine karar verdiğini ifade ediyor. Ö.S.’nin avukatı karardan görevlendirmeyi yapan Erzurum Adalet Komisyonu Başkanlığı’nı sorumlu tutuyor. Deliduman, çocuğun yararı gözetilmeden yapılan hakim değişikliğiyle Çocuk Hakları Kanunu, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özgürlük ve güvenlik hakkına dair 5. maddesi ve adil yargılama hakkına dair 6. maddesinin ihlal edildiği değerlendirmesini yapıyor.
Puşi takan öğrenci 18 aydır tutuklu
Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül puşisi sebebiyle 18 aydır tutuklu bulunuyor. 21 Şubat 2010’da İstanbul’un Çağlayan semtinde bir grup, boş bir markete molotof kokteyli atarak kaçmış, görgü tanıkları gruptaki kişilerin puşi taktığını söylemişti. Aynı saatlerde boynuna puşi takılı halde durakta otobüs bekleyen Kırmızıgül, “eyleme katılmış olabileceği” gerekçesiyle gözaltına alındı. Beşiktaş Adliyesi 14. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi savcının tahliye istemine rağmen Kırmızıgül’ü tutuklayarak Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'ne gönderdi. 18 ay önce tutuklandığında, ikinci sınıfa devam eden Kırmızıgül, ‘örgüt üyeliği’ ile ‘özel mala zarar vermekten’ yargılandığı davanın 14 Eylül'de beşinci duruşmasına çıkacak.
Tepki alan Arda Turan sözünü ‘düzeltti’
Milli Futbolcu Arda Turan, 2 Eylül’de oynanan Türkiye-Kazakistan maçında attığı gol üzerine şunları söylemişti: “Bu golü Türkiye Cumhuriyeti'ndeki bütün halkların şehit olan evlatlarına armağan ediyorum. Bütün Türk evlatlarına armağan ediyorum… ülkemde böyle şeylerin olmasını istemiyorum”. Açıklamaya tepki gösterenlerin yanı sıra Arda’yı destekleyenler de olmuş; ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’ın BDP Kongresinde adını andığı Arda Turan büyük alkış toplamıştı. Ancak milli futbolcu gelen tepkilerin ardından konuşmalarını şu şekilde ‘düzeltti’:
“… yapmış olduğum açıklamaların yanlış anlaşılmasını ve konunun çarpıtılarak farklı yerlere çekilmesini üzüntüyle izliyorum… Özellikle kendi ailesinden de şehit vermiş, ülkesini seven bir Türk vatandaşı olarak, konu hakkındaki hassasiyetimin doğru anlaşılması gerekir… ben futbolcuyum ve işim sahada konuşmak. Temiz duygularla söylediğim şeylerin siyaseten kullanılmasına şiddetle karşıyım”
Arda Turan ayrıca şunları söyledi: “Konuştuğum için ülkemden özür dilerim. Bir daha konuşmam, kimse konuşmasın. Böyle devam etsin. Sorumluluk almasın, herkes işine baksın.”
Bu haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları
Davacı : İçişleri Bakanlığı (Emniyet Genel Müdürlüğü)
Davalı : Şiar Rişvanoğlu
Mahkeme ve duruşma tarihi : Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Duruşma Tarihi: 13 Eylül 2011, saat: 10:00
Açıklama : İlgili dava avukat Şiar Rişvanoğlu hakkında, Adana'da bir portakal bahçesindeki ağaca asılı olarak bulunan Azadiya Welat gazetesi dağıtımcısı Metin Alataş'ın şüpheli ölümü üzerine okuduğu ortak basın açıklaması nedeniyle açıldı.
Sanık : Temel Demirer
Mahkeme ve duruşma tarihi : Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Duruşma Tarihi: 14 Eylül 2011, Saat: 09:00
Açıklama : 20 Ocak 2007'de Hrant Dink'in öldürülmesini protesto etmek için Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan yaklaşık 800 kişiye konuşan ve “Bu ülkede Ermeni soykırımı olmuştur” diyen yazar Temel Demirer hakkında, Ankara Emniyet Güvenlik Şube Müdürlüğü'nün suç duyurusunun ardından dava açıldı. Demirer, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği ve Türkiye Cumhuriyeti'ni alenen aşağıladığı iddiasıyla, TCK 216 ve 301. maddeleri uyarınca yargılanıyor.
Sanık : 1-Rasime Şebnem Korur 2-Barış Yarkadaş
Mahkeme ve duruşma tarihi : Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Duruşma Tarihi: 14 Eylül 2011, Saat: 15:30
Açıklama : İlgili Şebnem Korur Fincancı'nın www.gercekgundem.com adlı sitede ilgili tarihte yaptığı röportajında söyledikleri nedeniyle, web sitesinin sahibi Barış Yarkadaş da röportajı incelemeden yayınlayarak suça iştirak ettiği iddiasıyla yargılanıyor.
Sanık : Şiar Rişvanoğlu
Mahkeme ve duruşma tarihi : Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Duruşma Tarihi: 15 Eylül 2011, Saat: 10:00
Açıklama : İlgili dava avukat Şiar Rişvanoğlu’nun 1, 2 ve 3 Mayıs 2010 tarihlerinde ROJ TV’de yaptığı konuşmaları nedeniyle açıldı.
Geçen haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları:
· Adalet ve Kalkınma Partisi Adana milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın, Gerger Fırat gazetesinde yayınlanan “Aman Miro Aman Piro” başlıklı yazıda “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu”nu ileri sürerek açtığı dava Gerger Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Gerger Fırat gazetesinin ilgili nüshasını isteyen Mahkeme, duruşmayı 10 Kasım 2011, saat 09:15’e erteledi.
Yeni yorum gönder