Marlon Brando ve Jack Kerouac; biri sinemanın, diğeri ise Beat Kuşağı’nın efsanevi asi çocukları... 1950’lerin çehresini değiştiren iki asi arasında pek çok benzerlik bulabilirsiniz; ama iki ismi de aynı çerçeve içinde düşünmek pek aklımıza gelmez. Efsanevi olabilecek Kerouac ve Brando işbirliğinden nasıl mahrum kaldığımızı biliyor musunuz? Peki 1950’lerin sonuna doğru münzevi bir hayat sürmeyi tercih eden Kerouac’ın aktör olma hayalleri kurduğunu söylesek...
Kısa bir süre önce Christie’s Müzayede Evi’nde satışa sunulan ve beklentilerin hayli üzerinde, 34 bin dolara alıcı bulan 1957’de yazılmış Jack Kerouac imzalı bir mektubun alıcı adresinde Marlon Brando’nun ismi geçiyor.
Kerouac, mektupta Brando’dan Yolda/ On the Road’un film haklarını almasını ve ikilinin başrollerini paylaşacağı bir yapımla kitabı beyazperdeye aktarmasını rica ediyor. Kerouac, romanın kaotik yapısını sinema diline nasıl aktaracağını çok iyi bildiğine ve “Amerikan Edebiyatı’ndaki gelişmelere paralel olarak dönüşüm gösteremeyen modası geçmiş bir dinazor” olarak tanımladığı sinemayı birlikte baştan yaratabileceklerine dair güvence veriyor. Ne var ki, Marlon Brando teklifi reddettiğinden sinema tarihinden kült bir proje eksiliyor.
İşte Kerouac’ın mektubundan bir bölüm:
Sevgili Marlon,
YOLDA’nın film haklarını alman ve kitabı beyazperdeye aktarman için dua ediyorum. Kitabın yapısı gözünü korkutmasın; sinemaya uygun bir yapıya dönüştürmek için öyküyü nasıl kısaltacağımı ve düzenleyeceğimi çok iyi biliyorum. Kitaptaki gibi Atlantik’ten Pasifik’e doğru birkaç seyahatten ziyade New York’ta başlayıp Denver, Frisco, Mexico ve New Orleans’a uğrayarak en son New York’ta noktalanan tek ve kapsamlı bir seyahat olarak düzenleyebiliriz. Dean ve Sal gevezelik edip dururken, gece gündüz arabanın ön koltuğundan yolu betimleyen harika çekimler gözümün önüne geliyor. Senin bu rolü oynamanı çok istiyorum, çünkü Dean kafası iyi sersemin teki değil, aksine çok zeki bir adam. Sen Dean’i oynarsın ben de Sal’i. Hem ben sana Dean’in gerçek hayatta nasıl oturup kalktığını da gösteririm.
Amerikan sinemasını baştan yaratalım
Yolda’nın anlatıcısı olan Sal, Kerouac’ın otobiyografik öğelerle bezediği bir karakter. Dean karakteri ise Neil Cassidy’yi temsil ediyor. Dean ve Sal, pek çok kez Amerika’yı boydan boya dolaşmak üzere yola koyuluyor ve özgürlüğün her türlü nimetlerinden faydalanıyorlar. Kerouac mektupta, annesiyle birlikte geçimini sağlamak için kitabı beyazperdeye aktarmak istediğini belirtiyor. Öte yandan Kerouac Amerikan sinemasını baştan yaratmak istediğini de gizlemiyor. Yeraltı Sakinleri ile bu hayalini gerçekleştirebileceklerini de belirtiyor: Amerikan sinemasını ve tiyatrosunu, “Durum” gibi yerleşmiş yapılardan arındırarak, insanların normal hayatta olduğu gibi abuk sabuk konuştukları bir dünya yaratmak istiyorum. Oyun tam da bu konu üzerine: doğru düzgün olay örgüsü yok, herhangi bir anlamı da yok; sadece normal halindeki insanlar var işte.
Kaynak: Taraf
Yeni yorum gönder