Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

İkisi bilinmeyen 57 şiir Nazım'ın sesinden



Toplam oy: 845

 

Nâzım Hikmet ve Bedri Rahmi Eyüboğlu elli yıl önce Paris’te bir araya gelir. Nâzım tam elli yedi şiirini teybe okur. Bedri Rahmi ülkeye dönerken yasaklı şair Nâzım Hikmet’in kayıtlarına el konulmaması için özel önlemler alır. Bedri Rahmi kayıtları oğlu Mehmet ve gelini Hughette Eyüboğlu’na bırakır. Hughette Eyüboğlu, Paris’teki kayıtların üzerinden elli yıl geçtikten sonra saklanan şiirlerin “gün ışığına çıkmasının zamanı gelmiştir” diyerek harekete geçer… Ve kayıtları Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’na teslim eder.

 

 

Yepyeni iki şiir

 

 

Yapı Kredi Yayınları ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Nâzım Hikmet’in kendi şiirlerini seslendirdiği Büyük İnsanlık-Kendi Sesinden Şiirler adlı CD’sini ve kitabını yayımlıyor. İki büyük yayınevini ilk kez bir araya getiren bu önemli projeyle ünlü şairin elli yedi şiiri kendi sesinden yayınlanırken; bugüne kadar hiç yayımlanmamış iki şiiri de okurlarla buluşuyor. 

 

 

“Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden” dizesiyle başlayan şiir Türkçe ya da Rusça hiçbir kaynakta yer almazken; “Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede” dizesiyle başlayan şiir ise yalnızca Rusça yayımlanan Seçme Eserleri’nde bulunuyor.  

 

 

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun arşivinde elli yıl saklandıktan sonra gün yüzüne çıkarılan eserler; şairin geçtiğimiz hafta ortaya çıkan gerçek doğum tarihi 17 Ocak’ta okurlarla buluşacak. 

 

 

Eyüboğlu'nun vasiyeti

 

 

Elli yıldır saklı kalan makara banttan günümüze 

"Sana tüm şiirlerimi banda kaydedeceğim. 

Yaşamımın tüm sesi seninle kalsın. 

Sonra Türkiye'ye de ver bu sesi. 

Bizim barışmamız ölümümden sonra olacak. 

Ülkeme dönmek için ölmek zorundayım." 

 

Nâzım Hikmet'in Vera’ya söylediği bu sözler, Eyüboğlu’nun en büyük vasiyetlerinden biri haline gelir. 

 

 

“Bu kaydı çok iyi saklayın, aman ha!” 

 

 

Bu sözlerin sahibi olan Bedri Rahmi’nin, oğlu Mehmet ve gelini Hughette’e vasiyet ettiği kayıttaki ses Nâzım Hikmet’e ait. 1960’ların teknolojisi bir makara bantta tam elli yıl bekledikten sonra, Büyük İnsanlık-Kendi Sesinden Şiirler ile Nâzım Hikmet ülkesine sesiyle geri dönüyor…

 

 

Kayıt tarihi: 25 Nisan 1961

 

Elli yıldır saklanan kaydın hikâyesine gelince… Nâzım Hikmet ve Bedri Rahmi Eyüboğlu Paris’te bir araya gelirler. Bedri Rahmi kayda “Patırtı yapmayın” diyerek başlar “Yeşilden mordan pembeden” şiirini okur, sonra Nâzım’a bırakır teybi. Nâzım elli altı şiirini soluksuz okur, elli yedincisine geldiğinde kısa bir ara vermek ister ve karşımıza “Bir Garip Yolculuk” ile (Saman Sarısı olarak bilinen şiiri) çıkar. 

 

“Bir Garip Yolculuk”u okurken Nâzım’ın zorlandığını duyuyoruz. “Olmadı” diyor, baştan alıyor, yarılarken kayıt duruveriyor, Bedri Rahmi önerilerde bulunuyor… 

 

Elli yılın ardından bandın gün yüzüne çıkışı ve Nâzım’ın hiç bilinmeyen portresi…

 

 

Yasaklı ses

 

 

Bedri Rahmi Eyüboğlu arşivini büyük bir titizlikle yayına hazırlayan Hughette Eyüboğlu, artık zamanı geldiği düşüncesiyle makara bandı sakladığı çekmeceden çıkardı ve İş Bankası Kültür Yayınları'na teslim etti. Evet, bu bant uzun yıllar saklanmak zorunda kaldı, çünkü kayıttaki ses yıllarca yasaklıydı. Bedri Rahmi o yıllarda evlerini sık sık ziyaret eden polislere karşı önlemini daha kayıt sırasında almıştı. Kaydın başında “Mor” şiirini okuyarak adeta kendi sesini Nâzım’a siper etti. Bant evin çeşitli yerlerinde saklandı; kimi zaman yüklükte, kimi zaman merdiven altında… O kadar ki, Hughette Hanım, “artık zamanı geldi” dediğinde bandın bulunması bir hafta sürmüştü. Aradığı bir şey daha vardı: Nâzım’ın annesi Celile Hanım’ın yaptığı ve daha önce ortaya çıkmayan bir Nâzım portresi. Nâzım Hikmet’in Bedri Rahmi Eyüboğlu’na yadigârı olan bu portre ise Büyük İnsanlık-Kendi Sesinden Şiirler kitabının ön kapak içinde yer alıyor. 

 

Büyük İnsanlık-Kendi Sesinden Şiirler Nâzım Hikmet’in bütün eserlerini yayımlayan Yapı Kredi Yayınları ve Bedri Rahmi’nin bütün eserlerini yayımlayan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın birlikte hazırladıkları ses ile şiirin buluşmasıdır. İki şairin elli yıl sonra gerçekleşen mürüvvetleridir.

 

Nâzım Hikmet’in gün yüzüne çıkmamış iki şiiri: 

 

 

Bütün Yolculuk Boyunca Hasret Ayrılmadı Benden

 


Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
gölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı 
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı

 

 

 

 

Bir Ucu Bir Kuyuda Kaybolan Rüzgârlı Bir Şosede

 

 

Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede 
bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
yüzü saçlarıyla örtülü kavuşma saatımızın
bir de ağır yürüyor ki deli olmak işten değil
Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de telefon direğine bağlıyım kollarımdan
yüreğim de yorgun mu yorgun duracak nerdeyse
bir de alnıma bir su damlıyor aynı yere artsız arasız
Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de seni düşünüyorum da seni düşünüyorum
ben de seni düşündükçe o da ağırlaştırıyor 
yürüyüşünü
bu böyle giderse yıkılabilirim direğin dibine 
o yanıma varmadan

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.