5. Zeynep Cemali Edebiyat Günü, 3 Ekim’de Kadir Has Üniversitesi’nde düzenledi. Edebiyata ve kitaplara emek verenlerin, yeni bir gündemle bir araya geldikleri konferansa Necati Tosuner, Gülten Dayıoğlu, Behçet Çelik, Feridun Andaç, Müge İplikçi, Ahmet Büke, Sevin Okyay, Sevim Ak ve Fatih Erdoğan gibi edebiyatçıların yanı sıra çok sayıda yayıncı, editör, çevirmen, tasarımcı, illüstratör, akademisyen, resmi ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, kütüphanelerden ve eğitim kurumlarından yetkililer katıldı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine sunuculuğunu, çocuk ve gençlik edebiyatının sevilen kalemi Aslı Der’in üstlendiği konferans, 6, 7, 8. sınıf öğrencileri için yurt çapında düzenlenen Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2015 Ödül Töreni ve kokteylle sonlandı.
Her yaştan okura dokunan eserleriyle sevilen yazar Feyza Hepçilingirler, yayıncılığın güncel başlıklarının tartışıldığı konferansın açılış konuşmasında, yazarlığı ile değil, Türkçe çalışmalarıyla daha çok tanındığını belirterek, “Bir dil nasıl gücünü yitirir, nasıl hastalanır; bunun üzüntüsü ve telaşı içindeyim. Bu yüzden gücümü dile verdim,” dedi. Hepçilingirler, öğretmenliğini yazarlığından, yazarlığını da öğretmenliğinden korumaya çalıştığını vurguladı.
Konferansın belleklerden silinmeyecek kapanış konuşmasını edebiyatımızın güçlü hikaye anlatma geleneğinin özgün yorumcularından, usta yazar Latife Tekin yaptı. İyi bir sanat eserinin insanlara değil, doğaya ait olduğunu ifade eden usta yazar, neden ve nasıl yazdığını şu sözlerle açıkladı: “Yoksulların sessizliğini dile çeviriyorum. Kendimi simulatör olarak değil, zuhur olarak görüyorum. Ben ‘edebiyat dışıyım’ derim kendime. Çünkü, yazmaya yoksulları anlatarak başladım. Edebiyatın sınıfsal olduğunu düşünüyorum. Yoksullara ne yazık ki edebiyat yapma hakkı verilmiyor. Politik hareket içinden gelen kaçak yazarlar var bir de. Ben de onlardan biriyim. Yoksulluğumu koruyarak edebiyat yapmaya çalışırken de doğaya yaklaştım.”
Yazar, şair Karin Karakaşlı, anadil ve edebiyat üzerine düşündürürken, dilin gücüne değindi. “Benim için önce söz vardı,” diyerek konuşmasına başlayan Karakaşlı, “Okula başladığımda Ermeni alfabesinin 38 harfini ve Latin alfabesinin 29 harfini aynı anda öğrenmem gerekiyordu. Düşünebiliyor musunuz, birinci sınıfa giden küçücük bir çocuk harflerin altında eziliyor. İki dilli çocuklar bu ülkede diğerlerine kıyasla daha çabuk büyüyor. Ermenice, Kürtçe demek bir başka tınlıyor bu topraklarda; Fransızca, İngilizce gibi değil. Dillerin siyasallaşması devlet politikalarının ürünüdür. Bize sözünü sakınmayan yayıncı, gazeteci ve yazarlar lazım. Bunlar hepimize sığınak yaratır,” dedi.
Harry Potter gibi, fantastik edebiyatın önemli eserlerini dilimize kazandıran çevirmen Kutlukhan Kutlu, edebiyatta çeviriye ve çevirmene dikkat çekti. Çevirmenin de yaratılan eser üzerinde hak sahibi olduğunu vurgulayan Kutlu, “Nasıl yazarların ustalık eserleri varsa, çevirmenlerin de hazır oldukları çeviriler vardır. Ben Harry Potter’a hazırdım, çünkü o duygu durumundan geçmiş ve anlatılanlar üzerine daha önce defalarca düşünmüştüm,” diye konuştu. “Çevirmenlik, içinizdeki yazar damarınızı bulduğunuzda ilerliyor,” diyen Kutlu, o damarın fazla ileri gitmesini engelleyen frenin de yayınevi olduğunu belirterek editörün önemine dikkat çekti.
Literatür Yayıncılık ve Punto Kitap Dağıtım’ın kurucu yöneticisi Kenan Kocatürk’ün yönettiği “Yayınevinden Okura Kitabın Satış Süreçleri” paneline, D&R, Ankara Dost Kitabevi ve Kitapyurdu’nun yetkilileri katıldı. Konuşmacılar, Türkiye’deki satış oranlarından mağazaların özelliklerine, kitap dağıtımının öneminden yurtdışı örneklerine, butik yayıncılıktan bağımsız kitabevlerinin sorunlarına kadar pek çok önemli konuya değindi. Panelin soru cevap bölümünde söz alan usta yazar Necati Tosuner, “Çok satan kitabı babam da satar,” diyerek zincir kitabevlerinin satış politikalarını eleştirdi.
İletişim Yayınları yöneticilerinden, deneyimli yayıncı Tuğrul Paşaoğlu ise dijital yayıncılığın geleceğine ilişkin vizyonunu aktardığı konuşmasında, Türkiye’de dijital yayıncılığın gelişememesinin en önemli nedenini merkezi kayıt sisteminin eksikliğine bağladı. Yurtdışı örnekleri eşliğinde yeni bir veritabanı modelinden bahseden Paşaoğlu, “Eser sahipleri ve yayıncılar gerekli yatırımları yaparak okurun esere ulaşmasını kolaylaştıracak. Okur da kullandığı eser kadar ödeme yapacak,” diyerek gelecekte dijital yayıncılığın yönünü bu sistemin belirleyeceğini söyledi.
Edebiyat günü, ülke genelinde büyük bir katılımla sonuçlanan Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2015 Ödül Töreni ile sona erdi. Proje Başkanı Müren Beykan, 2015 sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında, “Amacımız, yarınlara ilişkin umudumuzu edebiyat bayrağıyla yükseltme cesaretini gençlere aşılamak ve geleceğin yazarlarına dokunmak. Yarınlarda ödünsüz barışı kuracak ve koruyacak olan gençlerin arasında, bu yıl 700’ü aşkın öyküyü yazanların da bulunduğunu düşünmeli, güven hissetmeliyiz,” diyerek, yarışmanın aşıladığı umuda dikkat çekti. Ödül Töreni’nde; Latife Tekin, birinci Ezgi Akar’a; Feyza Hepçilingirler, ikinci Bengisu Belen’e; Behçet Çelik, üçüncü Cem Demir’e ödüllerini verdi. Günışığı Kitaplığı, günün sonundaki kokteylle edebiyat yayıncılığındaki 20. yılına merhaba dedi.
Yeni yorum gönder