Kahramanlar karınlarını neyle doyuruyorlar? Wall Street Journal'a göre fantastik kitaplardaki yemeklerle ilgilenen okuyucuların sayısı her geçen gün artıyor.
Kitaplar ve yiyecekler. Okuduğunuz yemekleri, kahramanların karınlarını neyle doyurduklarını hatırlıyor musunuz? İncil’deki elma, Proust’un Madelaine’i, Hugo’nun Jean Valjean’ının ekmeği… Kitap olaraksa belki Simmel’in ‘Papaz Her zaman Pilav Yemez’i. Ben daha fazlasını sayabileceğimden şüpheliyim ama Wall Street Journal’a göre bahsi geçen yemekler pek yenilir yutulur şeyler olmadıkları halde özellikle fantastik kitaplardaki yemeklerle ilgilenen okuyucuların sayısı her geçen gün artıyor.
‘Açlık Oyunları’nın açlıktan ölmek üzere olan kahramanlarını ele alalım, ellerine ne geçirirlerse onu yiyorlar: sokak köpekleri, at, ağaç kabuğu, fare eti. Yani insana “Ah şu kitaptaki tarifleri alsam da pişirsem” dedirten kitaplar değil. Yine de gazetenin muhabiri Alexandra Alter’ın haberine göre bu kitaplardaki tariflere karşı gittikçe artan bir ilgi var. Özellikle popüler serilerin hayranları bu yemekleri takıntı haline getirip kamp ateşinde tavşan ve deniz yosunu ekmeği pişirmeyi deneyebiliyor. Artan ilginin en büyük ispatıysa Noel’de en çok hediye edilen kitaplarından birinin ‘Açlık Oyunları –Gayri Resmi Yemek Kitabı’ olması.
Açlık oyunları
Popüler fantastik yapıtlardaki tariflere göre yemek pişirmek yeni bir olay değil. Harry Potter serisi, Taht Oyunları ve hatta Alacakaranlık serileri “edebi lezzetlerin” peşinde koşanların favorilerinden. İnternette nasıl yılan balıklı börek, ısırgan soslu koyun beyni, tereyağlı domuz bacağı, çekirge kızartması, baharatlı cırcır böceği veya ısırganotu çorbası yapılacağını açıklayan, okurların birbirleriyle tariflerini değiş tokuş ettikleri pek çok site ve forum var. Hayranlar kitaplardaki koşullara sadık kalmak için ellerinden geleni yapıyor.
Örneğin ‘kurgu yemeklerle’ internette ün salan Watanabe’nin favori tarifi şekersiz ekmek (‘Açlık Oyunları’ndaki kahramanların ellerinde şeker olmadığı için özel bir ekmek tarifi geliştirmiş). Tarifi günde ortalama 50 bin kere tıklanan sitesine koyduktan sonra “tadı güzel değil” şeklinde şikâyetler almış. Amatör aşçının yanıtıysa şu: “Eminim kitaptaki karakterlere de yedikleri ekmeğin tadı güzel gelmemiştir.” Watanabe bu macerada yalnız değil. Her gün yeni tarifler deneyen pek çok okuyucu var. Üstelik ısrarlı bir şekilde kitaplardaki yemeklerin tariflerini tespit etmeye uğraşan –ve başaran- bazı okuyucular sonunda kitap anlaşması bile imzalayabiliyor. Bu okuyuculardan biri de George R R Martin’in Buzun ve Ateşin Şarkısı serisindeki yemekleri pişirmeyi deneyen Chelsea Monroe.
En son ayı butu pişiren Monroe’nun denediği diğer yemekler arasında hardal soslu yılan ızgara ve ballı çekirge var, geleceğindeyse nasıl yapılacağını çözdüğü 153 tarifi içeren sağlam bir kitap anlaşması. Müstakbel yazarın tek derdiyse bazı malzemeleri –örneğin sincap etini- bulmanın zor olması.
Kitaplardaki yemeklerin popülerliğine bir diğer örnek de ‘Gayri Resmi Harry Potter Yemek Kitabı’. Geçen yıl piyasaya çıkan kitap sadece ABD’de 150 bin satmış. Bu yıl piyasaya çıkacak kitaplar arasındaysa Martin’in serisindeki ve Narnia Günlükleri’ndeki yemekleri içeren ikişer kitap ve Tolkien’in Hobbit’indeki yemekleri içeren bir kitap var. Son olmayacakları kesin.
Bir karakterin yediğini yemek sizi o karaktere yakınlaştırır, onu daha iyi anlamanızı sağlar mı? Neden olmasın? En azından Wall Street’in araştırması okuyucuların böyle düşündüğünü gösteriyor. Hemingway’in viski içtiği barda viski içmek bir tutku olabiliyorsa Stark’ların yediği yemek neden olmasın? Gazete işi burada bırakmamış ve George RR Martin’e okuyucuların bu saplantılarıyla ilgili ne düşündüğünü sormuş.
Yazarın yanıtını okuyucunca insan ister istemez keşke daha yenilebilir şeyler yazsaymışım diye düşündüğü izlenimine kapılıyor: “Kitaplardan birinde bir karaktere güvercin yedirmişim,” diyor Martin. “O gün bu gündür güvercin etinin ne kadar lezzetsiz olduğuyla ilgili epostalar alıyorum.” Okuyucuların uzak durdukları yemekler arasındaysa siyah kuğu kavurma, solucan doldurulmuş zeytin ve yüz kumruyla yapılan düğün turtası yer alıyor. (Kısa bir araştırmanın ardından listeye eklenen kitaplar ve yiyecekler: Giyomtel’in oğlunun başına koyduğu elma; Hansel ve Gretel’deki ekmek kırıntıları; Pamuk Prenses’teki elma; Drakula- sarımsak; Alice Harikalar Diyarında-mantar…)
Ezra Pound’u faşistlere vermeyiz
Adını Amerikalı şairden alan CasaPound örgütünün destekçilerinden Gianluca Casseri’nin Floransa’da iki Sengalliyi öldürmesiyle Ezra Pound’un kızı Mary de Rachewiltz deliye döndü. Cantos (‘Seçilmiş Canto’lar- Adam yay.) yapıtıyla tanınan Pound, pek çoklarına göre Yahudi karşıtı ve faşizm sempatizanıydı. (Amerikalı askerler tarafından yakalanıp yargılandığında Mussolini taraftarı şairin “deli” olduğuna karar verilmiş ve Pound 12 yılını akıl hastanesinde geçirmişti.) Bunun bardağı taşıran son damla olduğunu söyleyen 86 yaşındaki Mary de Rachewiltz, 5 bin üyeli örgütün babasının adını kullanmasına engel olmak için harekete geçti.
“Babam sağcı veya solcu değildi,” diyordu açıklamasında. “Canto’ları okuyan herkes bunu bilir.” Örgüt lideriyse cinayetlerden sonra yaptığı açıklamada kendilerinin şiddet yanlısı bir örgüt olmadıklarını ve yanlış anlaşıldıklarını vurguladı.
Kaynak: Rdikal, Zeynep Heyzen Ateş
Yeni yorum gönder