Siz okurlarımızın arasında, her günü "Ben ne kadar mükemmelim!" diyerek selamlayan var mıdır, bilemiyoruz; ama özellikle büyük edebiyatçıların zaman zaman kendi işlerini ya da şahsi özelliklerini hafife aldıklarını, hatta dalga geçtiklerini biliyoruz: Tabii, egolarının izin verdiği kadar.
"Ünlü olan Lolita, ben değil. Ben, telaffuzu zor bir ismi olan, iki kat gösterişsiz bir romancıyım."
-Vladimir Nabokov, The Paris Review, 1967
"Devasa nitelikte bir beynim var; o yüzden çalıştırması bazen bir haftamı alıyor."
-Mark Twain, Uzaktaki Masumlar
"Ben, üst üste tepelenmiş bir çöp yığınıyım. Ama yüksek ateşle yanarım."
Ray Bradbury, The Paris Review, 2010
"Ben, hamburger ve patatesin edebiyattaki karşılığıyım."
"Eskiden ne kadar ucube olduğumu tahmin bile edemezsiniz. Ergenliğimde sahaflarda çalışırdım. Hippi anne-babayla büyüdüm. Kültürel açıdan, hep on yıl geriden geldim. Her zaman. Çağdaşın ne olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yoktu.
Bennington'dayken, Richard Brautigan, Thomas Berger, Kurt Vonnegut ve Donald Barthelme'nin çağdaş olmadığını; hatta tuhaf, utanç verici olduklarını ve onların yerini bambaşka bir şeyin aldığını öğrendiğimde, zaman yolculuğu yapan biri gibi telaşlanmıştım. Yaşadığım dünyanın doğruluğu resmen şüpheliydi. Henry Miller ve Lawrence Durrell'i kimse okumuyordu, Beat'ler beğenilmiyordu. Bütün bunların hepsi silinip gittiğinde ise, çağdaş edebiyatın ne olduğunu bilmiyordum bile. Onu değiştirmedim; sadece bilmeyi bıraktım."
Jonathan Lethem, The Paris Review, 2003
"Berbat bir günün ardından, yas tutmak yerine, içi kağıt dolu çöp kutuma bakarım ve "En azından benimle birlikte birkaç ağaç da gitti." derim."
"Bir gecede, ciddi bir edebiyatçıya dönüşemem. Elmalarla, portakallları karşılaştıramazsınız. William Faulkner büyük bir edebiyat dehasıydı. Ben değilim."
"Yazmaya, sanırım, şiir yazan o korkunç çocuklardan biri olarak başladım; New York'ta bir rahibe manastırına gidiyordum. En sonunda, aralarında Meryem'in İsa'ya hamile kalmasını, 'kendi kendine yanma' olarak yorumlamamın da olduğu birçok sebepten dolayı oradan atıldım."
Dorothy Parker, The Paris Review, 1956
"Diğer herkes rezil kitaplar yazıyor, ben niye yazamayım? Eleştirilerle ilgili tuhaf olan şey, benim aslında baştan beri iyi olmadığımı, insanlara itiraf ettirmeye çalışmalarıydı. Sunday Times'da çalışan bir kitap eleştirmeni, geçmişte beni övmüş eleştirmenlere gerçekten de gidip ne kadar hatalı olduklarını halkın önünde kabul etmelerini istemiş.
Yayıncım Sam Lawrance, inanılmaz derecede zengin oldukları zaman, yazarların sürekli saldırıya uğradıklarını söyleyerek beni rahatlatmaya çalıştı. Acı çektim elbette, ama bayağı bir iş ve bayağı bir ticarette içinde kötü eğitimiyle kalan bir kimse olarak. Para için, sanatı yanlış yola saptırmam yeterince kötüydü. Sonra bu ağır suçu, inanılmaz derecede zengin olarak ikiye katladım. Bu gerçekten de hem benim, hem de diğer herkes için çok kötü. Her şeyim tamamen matbu, o nedenle hepimiz bana ve kitaplarıma katlanmak zorundayız."
Kurt Vonnegut, The Paris Review, 1977
Yeni yorum gönder