Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Kerouac'ın Ekim büyüsü



Toplam oy: 868
Sonbahar mevsimi ve özellikle Ekim ayıyla Kerouac'ın edebiyat kariyeri arasında nasıl bir bağlantı mevcut?

Yapraklar sararır ve günler yavaş yavaş uzamaya başlarken Jack Kerouac'ı düşünürüm. Kerouac benim için sonbaharla özdeşleştirdiğim bir yazar, ve sözcüklerinin taşıdığı anlamın en çok bu aylarda anlaşılabileceğine inanıyorum. Ekim ayı Kerouac ayıdır bence: Yolda romanının ilk bölümünün kapanışını yaparken “Ekim'de eve dönüyordum. Ekim ayında herkes eve dönerdi,” demesinden belli.

 

 

 

 

 

Ev, Jean-Louis Kerouac için, Lowell'dı, Massachusetts'in ufak bir kasabası. Yazar burada doğmuş ve buraya gömülmüştü ölüm yılı olan 21 Ekim 1969'dan sonra.

 

 

 

 

 

Bu yıl Ekim ayı ise son derece Kerouac dolu geçiyor. Geçen hafta bir Beat klasiği olmuş Yolda romanının uzun zamandır beklenen film uyarlamasının gösterime giriğini öğrendim. Yolda, Kerouac'ın parça kağıtları uç uca ekleyerek yaptığı 36 metrelik bir ruloya yazılmış ve yazar, bir oturuşta hepsini daktilo ederek kitabı bitirmişti. Kitabın bu orijinal hali British Library'de bu yılın sonuna dek sergilenecek.

 

 

Yazarın memleketi Lowell'de ise her Ekim ayında kutlamalar gerçekleştiriliyor. Bu yılki programda bir edebiyat festivali, Kerouac'ın yazdığı bir oyun olan Beat Kuşağı'nın (The Beat Generation)  dünya prömiyeri ve onun anısına düzenlenen 5 kilometrelik bir koşu yer alıyor.

 

 

 

 

 

 

Lowell kasabasının Kerouac'ın Ekim ayıyla bu denli özdeşleşmesinde etkili olduğu bir gerçek. Sonbaharın çok güzel yaşandığı bu yerin, yazarın çocukluğuna dair anıları ve hayallerinin yer aldığı Doctor Sax kitabına da ilham kaynağı olduğu biliniyor. Kerouac “yol”lara koyulduktan sonra, Lowell'a dönmemiş, ancak 1969 yılının Ekim'inde cenazesi kasabaya getirilmiş ve buraya gömülmüş. Geçmişine bağlı bir yazar olarak bilinen Kerouac şimdi, yazdığı Demiryolu  Dünyasında Ekim şiirinden alıntıladığımız bir yerlerde olsa gerek: “Aşağıdan yük trenleri geçerken, gökyüzünde sihirli yıldızlar yükselir.”

 

 

 

DDD

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.