Bu yıl jüri başkanlığı görevini üstlenen Stothard, edebiyat bloglarının ciddi eleştirinin sesini bastırdığı ve bunun da edebiyata zarar verdiği konusunda bir uyarıda bulundu. Her ne kadar kendisi de bir blog yazarı ve editör olarak Times Edebiyat Eki'nde çalışıyor ve Complete Review gibi edebiyat sitelerini de yere göğe sığdıramıyor olsa da, bloglarda dallanıp budaklanmaya başlayan bu yazıların, edebiyatın geleceğini etkilemesinden korktuğunun da altını çiziyor.
Stothard; “Eğer tartışmaya açık olmayan fikirler edebi eleştirileri boğarak öldürürse... o halde edebiyat önemini yitirecek demektir. İnternette çok miktarda fikir ortaya çıkıyor ve bu bir yerde anlaşılabilir bir durum, ancak bu fikirlerin pek azı belli bir dayanağa sahip, “diyor ve “Edebi eleştirinin iyiyi ve istikrarlıyı belirleyebilmesi ve bunun neden iyi olduğunu açıklayabilmesi gerekir. Hiçbir eleştirmenden son Ian Ranking kitabının neden iyi olup olmadığını açıklamasını bekleyemezsiniz- onu bilen insanlar bu tip bir açıklamaya ihtiyaç duymazlar. Eğer edebiyatı ve edebi dili devam ettirmek istiyorsak, yeniliklere karşı dikkatli olmalıyız. Ayrıca, Howard Jacobson'ın dediği gibi; bu biraz tatsız olabilir, okumaktan hoşlanmayabiliriz, ancak edebiyatın geleceği açısından inanılmaz müyük bir önem teşkil ettiği de açıktır,” diye ekliyor.
Geçen yılın Man Booker jüri başkanı Stella Rimington'un “okunabilir” aday kitapları bulmak üzerine yaptığı ve oldukça eleştiri alan tutumuna atıf yapan Stothard, “Okunabilirliği sorgulamak çok ilginç bir husustur, iş muhteşem bir sanat eserinin derecelendirimesine dek gidebilir,” demişti.
The Independent'a verdiği bir röportajda “Eğer ilgi çeken öyküleri baz alırsak, eğer eleştirinin önüne tartışmaya kapalı fikirleri koyarsak- işte o zaman edebiyat zarar görecektir,” diyen Stothard, “Birilerinin bu “koruyucu” rolü için öne çıkması gerek, aksi taktirde mahvolmak kaçınılmazdır ve edebiyat daha kötü hale gelecektir,” diye eklemişti.
Stothard, gazetelerin kitap eklerinin azaltılmasını ve mevcut eklerde de herhangi bir tartışmayı beraberinde getirmeyen, “bir eleştirmenin sinemaya gidip, ardından “Çocuğum bunu ne kadar beğendi,” veya “Seyirci ne düşündü,” yazmasına benzer yazıların varlığını eleştiriyor.
“Eski moda, uzun uzun yazılan eleştiri yazılarına artık pek yer verilmiyor. Bana kalırsa eleştirmenler öteleniyorlar, çünkü pek çok gazetenin editörleri kitaplara yer vermenin gereksiz olduğunu, bu işi kitap bloglarının internet üzerinden yaptıklarını söylüyorlar,” diyen Stothard, bu durumdan rahatsız.
Guardian'ın kitap bloggerı ve yazar Sam Jordison da Stothard'a, tartışılabilen ve belli bir altyapıya dayandırılabilen eleştiriye duyulan ihtiyaç konusunda hak veriyor, ancak ona göre bu ihtiyaç John Self, Max Cairnduff ve Stephen Mitchelmore tarafından karşılanıyor. “Yeni ve iyi kitaplarla ilgili aradıklarınızı bulabileceğiniz en iyi yerlerden biri de bloglardır,” diyor. “Okur önerileri de çok büyük bir fark yaratabilir: birkaç kişi bile “Ben bu kitabı çok beğendim,” diyebilir ve bu sizi etkileyebilir. Yeryüzünde bu kadar kitap varken, biraz alternatif rotalar çizmek güzel olabilir,” diye de ekliyor.
Savidge Reads isimli kitap blogunun yazarı Simon Savidge ise Stothard'ın yorumlarını “cesaretkırıcı” bulduğunu söyledi.”Hem geçmişte, hem de günümüzde blog yazarlarına karşı bir züppelik mevcut. Takip ettiğim tüm bloglar kitaplara karşı tutkulu insanların hiçbir ücret almadan yazdıkları yazılardan oluşuyor. Hatta şu sıralar pek çoğu Man Booker'a aday gösterilen romanları okumak ve kendilerine ilgi çekici gelenleri paylaşmakla meşguller. Bana kalırsa çok kitap okuyan insanlar bir şekilde okuduklarını eleştirme konusunda da deneyim kazanmış oluyorlar. Okumak ve tepki göstermek kişisel bir tecrübedir ve ne ilginçtir ki bu blog yazarlarını oradan buradan eleştiri sayfalarını karıştırırken göremezsiniz; onları kitapların arasında kaybolmuş, bir yandan diğer blogları takip ederken bulabilirsiniz, çünkü hepimiz edebiyat aşkının olduğu her alanda toplanmış durumdayız.”
Edebiyat ile müşerref olmuş bir kişi olarak, blogların edebiyata zararı yanında faydasının yadsınamayacağını düşünüyorum. Doğrudur heves kırıcı olsa da bazende başlangıçlar için büyük bir pay sağlıyor.
Yeni yorum gönder