“Her yazar, bir gün, kitabının yasaklanışına tanıklık edecektir.” diyebilir miyiz? Hepsi için değilse de, bir kısmı için geçerli bir cümle olabilir bu. Peki ya o romanlara gece gündüz emek vermiş, bazen yıllarca üzerinde çalışmış yazarlar, romanları yasaklanınca ne hissetmişlerdir? Mark Twain, Harper Lee ve Maurice Sendak gibi yazarların verdikleri tepkilere şöyle bir göz atalım dilerseniz...
Mark Twain, Huckleberry Finn'in Serüvenleri'nin Concord Halk Kütüphanesi tarafından yasaklanması üzerine, editörüne şunları yazar:
“Anlaşılıyor ki, Concord Kütüphanesi Huck'ı 'işe yaramaz ve yalnızca gecekondu semtlerinde okunabilecek bir kitap” olarak tanımlıyor. Bu da kitabın 25.000 kopya daha satacağımız anlamına gelir!”
Maurice Sendak'ın, In The Night Kitchen romanının yasaklanması üzerine Stephen Colbert'la aralarında şöyle bir diyalog geçer:
SC: “Neden bu kadar müstehcen bir roman yazdınız?”
MS: “Çünkü romanın kahramanı bir erkek.”
SC: “Anlıyorum, anlıyorum. Ama bunu bu kadar gözümüze sokmanız gerekmezdi. Erkekler pantolonlarını giyerek gezebilirlerdi mesela?”
MS: “Rüya görürken giymezler. Siz tamamen çıplakken rüya görmediniz mi?”
SC: “Hayır.”
MS: “O halde söylemeliyim ki, siz çok küçük bir hayal gücünün ürünüsünüz.”
John Irving, The Hotel New Hampshire romanının, New Hampshire'da yer alan bir okul kütüphanesinde yasaklanması üzerine şunları söyler:
“Ben gençlerin tarafındayım, anca öte yandan da gerçekçi bir insanım ve dar görüşlü bir yetişkin ortaya çıkıp da kitabımın genç okurlar için “uygunsuz” olduğunu söylediğinde, bu bana bir saldırı gibi geliyor. Ben yazarken gençlere yazdığımı hayal ediyorum, bu dar görüşlü insanlara değil.”
Ray Bradbury, kitaplarıyla ilgili o dönemki sansür ve yasaklamalara şu şekilde tepki veriyor:
“Bu çok çılgın bir dünya ve eğer azınlıkların, her kim olurlarsa olsunlar, sanata müdahale etmelerine izin verdiğimiz ölçüde daha da zıvanadan çıkacak. Gerçek dünya, her gruptan insanın gelip oynayabileceği bir oyun alanı gibidir. Benim kitaplarım, şiirlerim ya da öykülerimde ise, özgürlük bana aittir. Eğer Mormonlar benim öykümü beğenmiyorlarsa, o zaman kendi öykülerini yazarlar. Eğer İrlandalılar benim dublin yazılarımdan nefret ederlerse, o halde kendilerine birer dakilo almalılar. Eğer öğretmenler benim telaffuzu zor kelimelerimi söylemekte zorlanıyor, çiğneyip yutamıyorlarsa, o zaman gidip çaya batırılmış kek kıvamında şeyler okusunlar.”
Harper Lee, Virginia'daki Hanover County Okul Kurulu, tüm eyaletteki kütüphanelerde Bülbülü Öldürmek romanını yasakladıklarında, yazdığı bir mektupta şunları söylüyor:
Roman hakkında “ahlaka aykırı” denmiş olması, beni şu an ile 1984 yılı arasındaki süreyi tekrar gözden geçirmeme ve karşıt görüşlere inanma konusunda kat ettiğim yolu düşünmeme neden oldu. Ancak ben, sorunun cehaletten kaynaklandığını düşünüyorum.”
Kurt Vonnegut, hem kendi kitaplarının yasaklanması, hem de genel olarak yasaklar ve sansürler ile ilgili şunları söylüyor:
“Eksi moda değerlerimize geri dönmemiz gerektiği hakkında konuşup duran pek çok insan var. Yaşlı bir adam olarak hatırladığım şey ise, eskiden de biraz an evvel bu eski moda, kalıplaşmış düşüncelerden bir an önce kurtulmamız gerektiğiydi! Sansüre karşıyım ve beni ya bu konuda bilgilendirin, ya da beni öldürün!”
J.K. Rowling, Harry Potter serisinin satanizme özendirdiği gerekçesiyle bazı okullarda yasaklanması karşısında şöyle konuşuyor:
“Çok meşhur bir yazarın söylediği gibi 'Güzel bir kitap ayna gibidir. Akılsız biri ona baktığında, akıllı birinin göreceği şeyleri görmesini bekleyemezsin.' İnsanlar, okudukları kitapta ne görmek istiyorlarsa onu görüyorlar. Ve ben, kitaplarımın ahlak kurallarına oldukça uygun olduğunu düşünüyorum.”
(Manşette kullanılan görsel çalışma Polly Becker'e aittir.)
Yeni yorum gönder