Devlet politikaları sonucunda kitap kâğıdı üretimi yapılamayan Türkiye’de zaten yayıncılıkta kullanılan tüm ara girdiler Uzakdoğu’dan gelirken kitapların Çin etiketine bir de matbaalar eklendi. Cumhuriyet Gazetesi'nden Pelin Ünker'in haberine göre, yayınevleri Çin’de baskı yaptırdıklarını kabul etmekle birlikte, bunu daha çok ortak üretim olarak maliyeti yüksek çeviri kitaplarda tercih ettiklerini ve böylece kitap okuyucusunun da durumdan faydalandığını öne sürüyor.
Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Metin Celâl, özellikle baskısı pahalıya gelen prestij kitaplar, bazı çocuk kitapları ve seyahat rehberlerinin bu yöntemle üretildiğini belirterek “Bir yayıncı kendi dilinde örnek kitabı oluşturduktan sonra bunu diğer ülkelerden yayıncılara tanıtıyor ve yeterince ortak bulduğunda da bu kitabı en uygun fiyatı bulduğu ülkede ürettiriyor” diyor. Yayınevlerinin konuyla ilgili görüşleri ise şöyle:
Çocuk kitapları riskli
Can Yayınları Sahibi ve Yöneticisi Can Öz şunları ifade ediyor: "Çin’de işçilik öylesine ucuz ki, yüksek baskı adedi veya kaliteli iş, dolayısıyla yüksek oranda işçi zamanı gerektiren her türlü baskıda Çin veya Hindistan’da baskı yaptırmak daha ucuza geliyor. Taşıma ve sigorta masrafları da işin içine girince bile Çin’de 50 bin adetlik bir baskıyı yüzde 10 daha ucuza getirmiş oluyorsunuz. Zaten kitabın maliyet kalemleri arasında baskı ve kâğıt genelde yüzde 10 ile yüzde 20 arası bir etki ediyor. Çok yüksek adetli baskılar (50 bin ve üzeri) ile çok kaliteli renkli kitapların baskıları için Çin tercih ediliyor. Bazı çok basılan ve renkli çocuk kitapları (ki bunlar genelde kalitesiz kitaplar) piyasaya daha ucuza sürülebiliyor ancak bu gözle görülür bir fiyat denge değişimi yaratmıyor henüz.”
İkaros-Karşı Yayınları Yönetmeni Özcan Erdoğan da Uzakdoğu menşeli malzemelerin sağlık açısından özellikle çocuklar için tehlikeli olabileceğine işaret ediyor. Erdoğan: “Bu kitaplar her ne kadar ucuz maliyetler düşünülerek basılsa da kültür yayıncılığı yapan ve her bir kitabı bizler gibi bin, en fazla iki bin adet basanlar için böyle bir yol pek o kadar cazip değil. Ancak, büyük yayıncıların çok satan on binli rakamlarla telaffuz edilen basımları için mantıklı bir yol. Öte yandan kanserojen olduğu tespit edilen 77 ürünün toplatılmasını açıkladıktan sonra bunların içinde Uzakdoğu menşeli kırtasiye malzemeleri, kâğıt, mürekkep vb. ürünlerin de sayılması çok büyük bir tehlikeye işaret ediyor. Bu şekilde bir basım söz konusu ise bunun önüne geçilmesi, bu diğer zararlı ürünlerin neler olduğunun da yetkililerce açıklanması gerekir” diye konuşuyor.
Yeni yorum gönder