Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Kuşları kokladı, çiçeklerle uçtu



Toplam oy: 943

 

REFİK DURBAŞ

(refikdurbas@gmail.com)

 

 

Daha dündü konuştuğumuzda, “Her ayın 14’ünde, saat 14.00’te buluşalım” demişti, “60’lardan gelen arkadaşlığımız adına…” Bostancı Hatay Lokantası’nda buluşmuştuk. Masanın bir ucunda ben, Aydın Hatipoğlu, Eray Canberk, Naci Çelik; karşıda Egemen Berköz, Mustafa Öneş, Necati Tosuner ve Hulki Aktunç... Selim İleri’yi beklemiştik hasretle… Bu fotoğrafiden, önce Aydın Hatipoğlu’nun sûreti silindi, dün de sevgili Hulki Aktunç’un…

 

Uzun aralıklarla görüşsek de arkadaşlığımız 60’lı yılların sonlarına dayanıyordu. Halil İbrahim Bahar’ın çıkardığı “Soyut” dergisine gelmişti üç arkadaşı Selim İleri, Naci Çelik ve Taylan Altuğ ile… “Genç kuşak” olarak düşlerini, düşüncelerini yansıtacaklardı, birkaç sayı da birlikte yazdılar. Sonra da birlikteliklerini, kurucusu oldukları “Türkiye Defteri”nde sürdürdüler. Şimdi hayatının profiline bakıyorum. 62 yıla sığdırdığı yaşamı bir “merak” anıtı olarak edebiyat sözlüklerinde…

 

 

Hikâye, roman, şiir, resim ve inceleme-araştırmadan oluşan bir “merak” olarak… 1949’da İstanbul’da dünyaya gelmişti. Kadıköy Moda İlkokulu’nda başladığı öğrenimini 1960-63 arasında Selimiye Askeri Ortaokulu’nda sürdürdü, ardından Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdi. Lisede okurken ressam Turhan Vecdi Karal’dan, resim dersleri aldı ve ilk kişisel sergisini “Lacivert ile Bordo” adıyla 1965’te açtı. Resme ilgisini ömrünün son günlerine kadar sürdürecektir.

 

 

Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi; bu dönemde yazı çalışmalarına ağırlık verdi. 1968’de “Yeni Ufuklar” dergisinde yazdıkları, bu dönemin başlangıcı sayılabilir. 1969-72 arasında ise Meydan Larousse’ta redaktörlük yaptı. Bu dönem de “sözlük” yazarlığının miladıdır. Ardından da uzun yıllar sürecek reklam sektöründe çalışması başladı, hatta bir ara sektörün başkanlığını da yürüttü.

 

 

1976’da yayımlanan “Gidenler Dönmeyenler” ile 1977’de TDK Öykü Ödülü kazandı. Ardından “Kurtarılmış Haziran” (1977), “Ten ve Gölge” (1985), “Bir Yer Göstericinin Hayatı” (1989) ve “Güz Her Şeyi Bilir” (1998) öykü kitapları geldi. “Bir Yer Göstericinin Hayatı” ile 1990 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü de kazandı. Sonrasında ilgisini şiire yöneltti. “Islıkla Tarihçe”, “Sır Kâtibi” (1989), “Adresim Aynalar” (1991), “Şarkılar” (1992), “İnsan Aşkların Külüdür” (1993) ve “Istıraplar Ansiklopedisi” (1994) şiir kitapları yayımlandı. “İnsan Aşklarının Külüdür” ile 1994 Halil Kocagöz; “Istıraplar Ansiklopedisi” ile 1995 Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü kazandı. 1981 tarihli “Bir Çağ Yangını” romanı ile edebiyatta ustalığını kanıtladı. Bu romanıyla Abdi İpekçi Ödülü’nü aldı. Ardından ikinci romanı “Son İki Eylül” geldi.

 

 

Ve tabii 1990’da tamamladığı “Büyük Argo Sözlüğü”… Son kişisel resim sergisini “Yoldaşım 40 Yıl” etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdi.

 

 

Son olarak, 2010’da “Sönmemiş Dizeler”iyle hem Necatigil hem de Metin Altıok Şiir Ödüllerine değer görülmüştü. Son yazılarını, Cumhuriyet’te, “Arı Düşünce” köşesinde yazdı.

 

 

1985’te Cumhuriyet Kitap Kulübü dergisinde “Ten ve Gölge” üzerine konuşurken hikâye üzerine şunları söylemişti:

 

“Ne yazarsam yazayım, ‘bitti’ demekte çok zorlanan bir yazarım ben. İnanamıyorum bir hikâyenin daha bittiğine. Hikâye benim yolumdur, evet, kişi niçin yürüdüğünü düşünür mü? Yolda attığı her bir adım, kişinin kişi olduğu için eylediği sayısız edimden biridir. Ben de hikâyeyi öyle yazıyorum. Hikâye vardır, olay onu yüklenir ve götürür. Hikâye vardır, onu da söz yüklenir ve sürdürür. Hiçbir yazar, ben ille birinci yolu ya da ikinci yolu seçeceğim, seçtim, başkasını yazmam, diyemez.”

 

 

Dile çocukluğundan beri merakı vardı. Yaşamı boyunca sözcüklerin şifresini çözmeye çalıştı. Şiirleri, denemeleri, hikâyeleri, romanları, resimleri ile bir hayli narin, imgelerle dolu bir dünya çizdi. Kendine özgü bir üslup geliştirdiği öyküleri ve romanlarında, bir yandan anlatı geleneklerini günümüze doğru geliştirirken, bir yandan da öncü anlatım denemelerine girişti.

 

 

Yazdıklarını pek beğenmedi, en beğendiği huyu da buydu. Uykunun düşmanı, kedilerin sadık dostu idi. Bir konuşmamızda “Kuşları kokluyorum, çiçeklerin uçuşunu da izliyorum” demişti. Bundan sonra da kuşların kokusunda, çiçeklerin uçuşunda sürdürecek yaşamını…

 

 

 



Kaynak: CUMHURİYET

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.