Ehmedê Xanî'nin ölümsüz eseri Mem û Zîn, TRT6’te yayınlanmak üzere dizi olarak çekiliyor. Aytekin Mert’in yapımcılığını, Yusuf Güven’in ise yönetmenliğini üstlendiği projede Cem Kurtoğlu, Hakan Kara, Süleyman Karadağ, Bilal Yörük ve Yaprak Durmaz gibi oyuncular rol alıyor. Günümüze uyarlanan projenin ismi ise Siya Mem û Zîn/ Mem û Zîn’in Gölgesinde ; zira ekip sürç-ü lisan etmemek adına destanın “gölgesinde” bir iş yaptıklarını belirtiyor. Mem û Zîn ekibini çekimlerin devam ettiği Malatya, Arapgir’de ziyaret ettik.
Kürt klasik edebî metinleri tarih boyunca büyük yıkımlara uğramış. Bizatihi Mem û Zîn de defaatle talan edilmiş, yasaklanmış. Böyle bir geçmişin gölgesinde, eserin Kültür Bakanlığı’nca basılması ise kimi kesimlerde coşku yaratırken, soru işaretlerinin de su yüzüne çıkmasına vesile olmuştu. Zira Xanî ismi açılım sürecinde ve seçim kampanyalarında da bolca öne çıkarılmış, Xanî belirli bir ideolojik çerçevede sunulmuştu. Xanî’nin Kürt halkının gönlündeki değerini doğru anlamak ve yansıtabilmek adına uzun araştırmalar yapan dizi ekibi ise “özellikle çocuk ve gençlerin Xanî’yi tanımasına ve anlamasına katkıda bulunmak için” projede yer aldıklarını belirtti. Metnin temel unsurlarından taviz vermeyeceğini dile getiren ekip, dizi formatında gerekli olan çatışmaları yakalayabilmek için hikâyenin genişletilebileceğini vurguladı.
Oxford’lu Mir, mühendis Mem
Dizi, Türkçe ve Kürtçe provalar yapıldıktan sonra Kürtçe çekiliyor. Her ne kadar, dublajlı gösterilecek olsa da ağız senkronizasyonunu yakalamak için bu formül bulunmuş. Eserin Cizre’de geçmesine karşın dizinin çekimleri Malatya, Arapgir’de gerçekleştiriliyor. Yapımcı Aytekin Mert, doğru mekânı bulmak için uzun süre araştırma yaptıklarını, ancak Hatay, Mardin gibi kentlerde daha önce çok dizi çekildiğinden farklı bir şehrin dokusunu yansıtmak için Arapgir’i tercih ettiklerini belirtti. Günümüze uyarlanan aşk hikâyesinin karakterleri de değişime uğramış. Mem, İstanbul’da maden mühendisliği okuduktan sonra memleketine dönüyor. Cem Kurtoğlu’nun canlandırdığı Mir karakteri ise toprak ağası ama Oxford’da okumuş. Belirtmekte fayda var; ne Kurtoğlu ne Mem karakterini canlandıran Bilal Yörük ne de Zîn’e hayat veren Yaprak Durmaz Kürtçe biliyor. Çekimlerde prova yapa yapa Kürtçeyi de öğreniyorlarmış.
Şimdilik destanı anlatacak
Mem û Zîn, bir aşk destanının ötesinde, dönemi toplumsal Kürt psikolojisi içinde algılar ve kültürel, siyasî ve toplumsal değerleri yansıtır. Celadet Ali Bedirxan’ın da eserden “Ulusumuzun Kitabı” olarak bahsetmesi boşuna değildir; zira bilhassa beşinci ve altıncı bölümlerde Kürt ulusunun özellikleri ve Kürtçenin inci gibi olduğu övgüyle dile getirilir. Devlet eliyle hayata geçirilen bir projede bütün bu hassasiyetlerin aktarılmasını beklemek saflık olurdu. Basın toplantısında eserin “halkların kardeşliğini vurgulamak üzere hayata geçirildiği”nin belirtilmesi üzerine, bu ve benzeri kaygılarımızı dile getirdiğimiz Yusuf Güven ve dizinin müziklerini de yapan Hakan Kara ise yanıldığımızı belirtti. Yusuf Güven, “Destan, Kürtler arasında geçiyor. Hikâyede sadece astsubay Türk, o da yan unsur olarak yer alıyor. Kardeşlik, günümüze dair bir gönderme olarak ileride kullanılabilir” derken, Hakan Kara ise “Kürtler önce kendileriyle ilgili bir şey yapsın, bir kendilerini tanısınlar. Sonra bu konularda da çalışılır” dedi.
Kısa bir süre önce Kürtçenin medenî bir dil olup olmadığını sorgulayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak “Madem medeniyet dili değil, neden Mem û Zîn’i yayınlıyorsunuz?” diye karşılık vermişti. Dizinin gösterimi devlet büyüklerinin katılımıyla şubat ayının son haftasında Ankara’da düzenlenen özel bir galada gerçekleştirilecek. Sözkonusu etkinliğe, Kürtçeye dair nihaî kararını vermemiş gibi görünen Arınç’ın katılıp katılmayacağı ise merak konusu oldu.
Kaynak: Taraf, Murat Şevki Çoban
Yeni yorum gönder