Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Monograf: Bilimsel çerçevede bir edebiyat tartışması



Toplam oy: 451

Edebiyat eleştirisi alanında yeni fikir ve tartışmaları gündeme getirmek amacıyla yola çıkan bir grup genç akademisyen adayının hazırladığı Monograf, Ocak 2014'te yayın hayatına başladı. Yılda iki kere olmak üzere altı ayda bir yayınlanacak derginin ilk sayısında "Edebiyat ve İktidar" konusu işlendi. İkinci sayının konusu ise "Edebiyatta Görsellik Temsilleri". 1 Mayıs'a kadar derginin formatına uygun yazı gönderen herkes, bu ikinci sayıda yazar olarak yer alabilir. Dergiye ulaşmak için ise bir ücret ödemek gerekmiyor. Dergi, www.monografjournal.com adresinde, herkese açık.

 

Dergiyi sahibi Ercan Akyol ve genel yayın yönetmeni Melek Aydoğan ile konuştuk.

 

Yöntem olarak "bilimsel çerçevede tartışmayı" seçmiş, kendinizi gazetecilik ile akademisyenlik arasında bir yerde konumlandırmışsınız. Bu disiplinlerarası tarz size hangi fırsatları sunacak?

 

Ercan Akyol: Aslında Monograf'ı gazetecilik ile akademisyenlik arasında bir yerde konumlandırmadık. Sanırım, böyle sanılmasının nedeni, Türkiye'de akademik dergi denildiğinde akla genellikle makalelerden oluşan bir derginin gelmesi. Oysa, bizim gibi akademik çerçevede tartışmayı ön plana alan dergilerde de söyleşiler, açık oturumlar yayımlanıyor. Bu sebeple, bu durumu bir disiplinlerarasılık olarak tanımlayamam.

 

Melek Aydoğan: Disiplinlerarasılık ile vurgulamak istediğimiz aslında şu; edebiyatın tarihsel, toplumsal, kültürel ve siyasal alanlarla etkileşimini edebiyatın kendine özgü dinamikleriyle birlikte tartışmak.

 

Bu dergiyi çıkarmak için kimler, hangi üniversitelerden akademisyen adayları bir araya geldi? Daha önce nelerle meşguldü bu isimler? Danışma kurulundaki kişileri nasıl belirlediniz?

 

Ercan Akyol: Monograf'ın kadrosu Bilkent, ODTÜ, Eskişehir Osmangazi ve Ege gibi üniversitelerde yüksek lisans ve doktora yapan insanlardan oluşuyor. Bildiğiniz gibi "akademisyen adayı" olmak için epey uzun bir süre öğrencilik yapmanız gerekiyor; dolayısıyla Monograf'ta yer alan kişilerin hepsi bu işin öncesinde de şimdiki gibi yüksek öğrenimlerine devam etmekteydiler.

 

Melek Aydoğan: Danışma Kurulu için düşünürken de en temel derdimiz farklı disiplinlerden akademisyenlerle birlikte hareket etmekti. Edebiyat, tarih ve sosyoloji gibi alanlardaki çalışmalarıyla bilinen Nazan Aksoy, Murat Belge, Besim F. Dellaloğlu, Rita Felski, Sibel Irzık, Selim Sırrı Kuru, Mahmut Mutman, Oktay Özel, Jale Parla ve Nuran Tezcan hiç tereddüt etmeden, kendileriyle iletişime geçtiğimizde bize destek verdiler. Monograf'ın edebiyat eleştirisi konusunda duracağı yere yakın bir danışma kurulu belirledik.

 

Dergi yılda iki kere yayınlanınca okur beklentisi de yükseliyor mu? İlk sayıyı hazırlamak ne kadar zamanınızı aldı? Neden "Edebiyat ve İktidar" konusuyla başladınız?

 

Ercan Akyol: Monograf gibi akademik eleştiri dergileri zaten çok sık bir yayın periyodu ile çıkmazlar. Çünkü dergiye gelen yazılar yayın kurulu değerlendirmesi sonucu hakeme, hakem değerlendirmesi sonucu da makale yazarına bildirilir. Eğer yazıyla ilgili önerilen bir hakem düzeltmesi varsa, yazarın bu düzeltmeyi yapmasının beklenmesi gibi uzun bir süreç sonunda yazılar yayımlanırlar.

 

Melek Aydoğan: 2013’ün Mart ayından bu yana Monograf’a kafa yoruyoruz. Derginin isminin bulunması, logosunun ve internet sitesinin hazırlanması, içeriğinin belirlenmesi epey uzun sürdü.

 

Ercan Akyol: Odak konusu olarak "Edebiyat ve İktidar"ı seçmemiz de Monograf için yaptığımız toplantılar neticesinde gerçekleşti. O sırada derginin yayın kurulundaki insanlar olarak üzerinde en çok düşündüğümüz mevzu iktidardı.

 

"Formatımıza uyan herkes yazarımız olabilir"

 

İkinci sayı için "Edebiyatta Görsellik Temsilleri" konusunu belirlemiş, dışarıdan gelecek yazılara açık olduğunuzu belirtmişsiniz. Dergi hep dışarıdan gelen yazılarla mı oluşacak? Yoksa daimi yazarlarınız bulunacak mı?

 

Ercan Akyol: Dışarıdan gelen yazılara açık olmak, Monograf gibi dergilerin temelini oluşturuyor. Çünkü bilimsel çerçevede yayın yapmak gibi bir amacı olan dergilerin kalıcı yazarları olmaz; derginin dosya konusu için yazı gönderen ve hakemler tarafından kabul alan herkes derginin o sayısının bir yazarıdır. Bu sebeple, daimi yazarlarımız yok ama dergi formatına uygun yazan herkes yazarımız olma potansiyelini taşıyor diyebiliriz.

 

Dergiyle sınırlı kalmıyor, bir de açık oturum ve söyleşiler düzenliyorsunuz. Biraz bundan bahsetmek ister misiniz? Amacınız bir komünite de oluşturmak anladığım kadarıyla...

 

Melek Aydoğan: Açık oturum ve söyleşileri fikir üretimi açısından çok önemsiyoruz. Belirlenen bir konu hakkında, kanaat bildirmenin ötesine geçen tartışmalar her sayının gündeminde yer alacak. Birbiriyle yakın ya da çatışan fikirlerin, eleştirel eğilimlerin açıkça konuşulduğu, desteklendiği bir mecra Monograf. Çok net söyleyebilirim ki, sadece kendimizi ve çevremizi ifade edecek bir komünite oluşturmaktan ziyade, çoğulluğu koruyacak bir ortam yaratmayı hedefliyoruz.

 

Yaptığınız işin yurtdışındaki örneklerinden hangilerini beğeniyorsunuz?

 

Ercan Akyol: Bu işin yurtdışında birçok başarılı örneği var: Harvard'da Şinasi Tekin ve Gönül Tekin'in kurduğu Journal of Turkish Studies, Routledge'ın Middle Eastern Literatures adlı dergisi gibi. Tabii bu dergilerin hepsi matbu ve ücretli yayınlar. Monograf bu noktada onlardan biraz da olsa ayrılıyor.

 

Melek Aydoğan: Rita Felski’nin editörlüğünü yürüttüğü New Literary History’yi de unutmamak gerek

 

 


 

 

Şu linke tıklayarak Monograf'ın ilk sayısına ulaşabilirsiniz: http://www.monografjournal.com/sayi1.html

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.