Romandan uyarlama dizilere, filmlere pek alıştık. Ancak bu kez bir 'şiir' TV'ye uyarlanıyor. Hem de usta şair Nâzım Hikmet'in, Kuvayi Milliye Destanı şiiri. Biz demiyoruz, Milliyet gazetesi TV yazarı Ali Eyüboğlu kendi köşesinden paylaşıyor bu fısıltıyı.
Söylenenlere göre yazarın telif haklarını elinde bulunduran Yapı Kredi Yayınları ile Limon Yapım'dan Hayri Aslan bu büyük proje için anlaşmışlar. Ahmet Yurdakul'un senaryo yazım çalışmalarına başladığını belirten Aslan, “2 ay önce hazırlık çalışmalarına başladık. Görüştümüz kanallar var. Telif anlaşmaları daha tam tamamlanmadı ama Hikmet’in varisleri de bu proje için destekçimiz. Biz, bu diziyi yeni kuşağın da bilmesi için yapıyoruz. Bir prestij işi. Türk televizyonlarının bu güne kadar yapılmış en büyük işi olacak. Gerçek mekanlar ve büyük bir dekor kurulacak” dedi.
Bu gelişmeyi ilk kez duyuran Ali Eyüboğlu şöyle diyor:
“Destandaki her bir kahramanın hikayesi dört bölüm halinde televizyona uyarlanacak, dizinin tamamı 32 bölümden oluşacak. Herhangi bir şekilde uzatılması söz konusu değil. Nâzım Hikmet’i bu dizide, destanı kaleme aldığı yıllardaki haliyle izleyeceğiz.
Kuvayi Milliye Destanı’nı bilir misiniz? Nâzım Hikmet’in ölümsüz eserlerinden biri olan Kuvayi Milliye Destanı’nı baştan sona okumuşluğunuz yoksa bile duymuşluğunuz vardır mutlaka.
Başlangıç bölümü şöyledir sekiz bap’tan oluşan Kuvayi Milliye Destanı’nın: “Onlar onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, destanımızda yalnız onların maceraları vardır.” Sonra şu başlıklar altında devam eder destan: Birinci bap: Yıl 1918-1919 ve Karayılan hikayesi.
İkinci bap: Yıl yine 1919 ve İstanbul’un hali, Erzurum-Sivas kongreleri ve Kambur Kerim’in hikayesi. Üçüncü bap: Yıl 1920 ve Arhaveli İsmail’in hikayesi. Dördüncü bap: Nurettin Eşfak’ın bir mektubu ve bir şiiri. Beşinci bap: 920’nin 16 Mart’ı ve Manastırlı Hamdi Efendi ve Reşadiyeli Veli oğlu Memet’in hikayesi. Altıncı bap: Muharebeler ve düşman elinde kalanlar ve Kartallı Kâzım’ın hikayesi.
Yedinci bap: 922 ağustos ayı ve kadınlarımız ve 6 Ağustos emri ve bir aletle bir insanın hikayesi. Sekizinci bap: 26 Ağustos gecesinde saatlar iki otuzdan beş otuza kadar ve İzmir rıhtımından Akdeniz’e bakan nefer.
Zorlu bir savaşın destanı
Kurtuluş Savaşı kadar uzun bir destandır bu.
Her okuduğunuzda bir parçasıymış gibi yaşarsınız bir milletin ‘yedi düvele karşı’ verdiği savaşı.
Nâzım Hikmet’in ölümsüz Kuvayi Milliye Destanı daha da ölümsüzleşecek şimdi.
Çünkü televizyon dizisi yapacaklar onu.
Eserin telif haklarını elinde bulunduran Yapı Kredi Kültür Yayınları’yla Limon Yapım Hayri Aslan, 7 Ağustos’ta Kuvayi Milliye Destanı'nı dizi yapmak için anlaşma imzaladı.
2013-2014 sezonunda ekrana gelecek dizinin senaryosunu şimdiye kadar başarılı olmuş birçok diziye imza atan Ahmet Yurdakul yazmaya başladı.
Nâzım Hikmet’in her bap’ında halkın içinden çıkmış isimsiz kahramanların hikayeleriyle birlikte, o insanların gözünden bir milletin kurtuluş mücadelesini anlattığı şiirlerden kaç bölümlük senaryo çıkaracağını öğrenmek için konuştum Yurdakul’la.
Her kahramana 4 bölüm
Dizinin senaryosu için ön çalışmalara yapımcıyla yayıncı arasında henüz telif anlaşması imzalamadan başladığını anlatan Yurdakul, şunları söyledi: “Kuvayi Milliye Destanı, bilindiği gibi bir başlangıç bölümü ve sekiz ‘bap’tan oluşur ve bunların her birinde, hem ‘o büyük kavga’yı yaşayan, halkın içinden çıkmış isimsiz kahramanlardan birinin hikayesi anlatılır, hem de o kahramanın bakış açısıyla ulusal kurtuluş mücadelesi. Destanın sekiz bölümünde anlatılan kahramanlar: Karayılan, Kambur Kerim, Arhaveli İsmail, Nurettin Eşfak, Manastırlı Hamdi ile Reşadiyeli Veli Oğlu Memet, Kartallı Kâzım, Süleymaniyeli Şoför Ahmet ve İzmir Rıhtımı’ndan Akdeniz’e bakan nefer. Destandaki her ‘bap’, yani her bir kahramanın hikayesi dört bölüm halinde televizyona uyarlanacak, dizinin tamamı 32 bölümden oluşacak. Herhangi bir şekilde uzatılması söz konusu değil.
Dizinin ana kahramanlarından biri de Nâzım Hikmet. Nâzım Hikmet’i bu dizide, destanı kaleme aldığı yıllardaki haliyle izleyeceğiz. 1939 İstanbul Tevkifhanesi’yle başlayıp, 1940 ve 1941 Çankırı ve Bursa Cezaevi yıllarıyla devam eden o çileli yıllarından bir kesit ve pek tabii yakın çevresi: Balaban, Kemal Tahir, Orhan Kemal. Geride kalan aşkları ve buram buram hasret kokan yüreği.””
daha bir ölümsüz eser, öldürülüyor
Yeni yorum gönder