The New Yorker'ın ne kadar önemli bir dergi olduğunu biliyoruz, orada bir yazınızı yayımlatabilirseniz artık yazı dünyasına büyük bir adım atmış sayılacağınızı da. The ReviewReview'dan David Cameron "okulun en güzel kızı hangi oğlanı seçerse, bir anda tüm gözler ona çevrilir." tezini doğrulamak istercesine bir oyun oynamaya karar veriyor ve bakın The New Yorker ile ilgili nasıl bir haber çıkıyor ortaya.
İnternetten bulduğu ve The New Yorker'da yayımlanmış olan bir öyküyü, yalnızca başlığını değiştirip, sonuna kendi ismini ekleyerek pek çok edebiyat dergisine gönderen Cameron, çok geçmeden red cevaplarını almaya başlamış. Ve beklenmeyen bir red cevabı da The New Yorker'dan gelmiş. Evet, The New Yorker, daha önceden yayımladığı öyküyü bu defa reddetmiş. Bunun üzerine David Cameron, daha yakın tarihli bir öyküyü seçmiş ve onunla da şansını denemiş. Sonuçta ise bir değişiklik olmamış.
Bu durum, editörlerin değişen zevklerine ya da keyfi tavırlarına mı, yoksa derginin özensizliğine mi işret eder bilemiyoruz; ama David Cameron'un önemli bir işe imza attığı kesin.
DDD
Esaslı yapıtın evrensel ölçütleri zamanla değişen beğeniye göre belirlenmez, örneğin Hamleti benim beğenim değişti, aklıma geldiği gibi yargılarım diyemezsiniz, zaman zaten yargısını vermiştir, yeni yazılmış bir eserde de kişiden kişiye değişse de, ben yaptım oldu kriteri yoktur, daha önce ölçütü neyse, eğer ölçütse, ona bağlı kalmalıydı. Yok değilse neye göre karar veriyorsun, tutarlılık da bir ölçüttür. Estiği gibi değilse.
Bana gayet normal geldi bu durum.Sonuçta değerlendirmeyi yapan ''The New Yorker'' isminde birisi olmadığına göre editörlerle beraber beğeni kriterleri de değişebilir. Kaldı ki aynı editörlerin bile beğeni kriterleri zamanla değişiklik gösterebilir.
Yeni yorum gönder