NEZİH Kitabevi, “Ayrımcılık, Irkçılık ve Nefret Suçları”nı konu alan Metis’in 2011 Ajandası’nın satışlarını “Atatürk ilkelerine aykırı” olduğu gerekçesi ile durdurdu.
Ankara ve İstanbul’da dokuz mağazasıyla hizmet veren “Nezih Kitap Kırtasiye”, yani bizim bildiğimiz adıyla Nezih Kitabevi, dün şaşırtan bir açıklama yaptı. “Tüm faaliyetlerini, Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği ilke ve düşünceler doğrultusunda yürütmekte olduğunu” belirten bir cümleyle başlayan açıklama şöyle devam ediyordu:
“Metis Yayınları tarafından hazırlanan, kurumumuzun hiçbir şekil ve şartta, hiçbir ilgisinin bulunmadığı, sadece mağazalarımızda değil, bugün ülkemizde basılı yayın satış ve dağıtımı yapan diğer tüm şirket ve kitabevlerinde de satılan söz konusu ajanda ile ilgili olarak, gerek ajanda içeriği üzerinde yapmış olduğumuz inceleme ve gerekse sayın müşterilerimizin tarafımıza iletmiş oldukları yorum ve görüşler doğrultusunda derhal söz konusu ürünün satışına son vermiş ve bu konuda, tüm yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla, ilgili yayınevine de bilgilendirme yapmış bulunmaktayız.”
“Yayıncının kimliğini netleştirdik”
2005 yılından bu yana, her yıl farklı bir temayla hazırlanan, bu yıl ise “Irkçılık, Ayrımcılık ve Nefret Suçları”nı konu edinen Metis Ajandası’nda Nezih Kitabevi’ni bu kadar rahatsız edenin ne olduğunu merak ettik ve yönetici Ahmet Orhun’a ulaştık. Ancak, sorduğumuz çok sayıda soruya gelen yazılı açıklama, yapılan duyurunun neredeyse aynısıydı: “Kurumumuzla hiçbir ilgisi olmayan, başka bir yayınevi tarafından hazırlanan ve sadece mağazalarımızda değil, bugün ülkemizde basılı yayın satış ve dağıtımı yapan diğer tüm şirket ve kitapevlerinde de satılan söz konusu ajandanın 10 Kasım sayfasında yer alan bir çizim, müşterilerimizin tepkilerine neden olmuştur.
Bu tepkiler, kurum olarak 1945 yılından bu yana sahip olduğumuz değerler ışığında tarafımızca da haklı görülmüştür ve satışa son verme kararı alınmıştır.
Tepkilerini dile getiren müşterilerimizin bir kısmı, kurumumuzu ajandayı hazırlayan yayınevi olarak görme yanılgısına düşmüşlerdir. Bu yanlışlığın düzeltilmesi açısından, açıklamamızda söz konusu ajandanın yayıncısı konusunda net bilgi verilmesi ihtiyacı duyulmuştur.”
Tepkiler internette başladı
Kısa süre önce İngiliz sermayesinin ortak olduğu Nezih Kitabevi, şikâyetlerle ilgili ser verip sır vermiyor, ancak Kara Harp Okulu 66 mezunlarının internetteki yazışma grubundaki şu sözler, gelen tepkilerin mahiyeti hakkında ipucu veriyor. İşte o yazışmalar: Resmî ajanda içeriğinde alenen Kürt, Ermeni ve Yahudi propagandası yapılmaktadır. Hocalı’nın H’si geçmediği gibi, üstüne bir de Atatürk ile dalga geçiyorlar. Herkes alabilsin diye 4 lira yapıp şehrin göbeğinde, Nezih Kitabevi’nde satıyorlar. Lütfen... Telefon ya da eposta ile tepkinizi koyun!”
Facebook’ta açılan AKP - DTP - AB - ABD Düşmanları grubunda ise “Atatürk’e hakaret eden ajanda” başlığıyla sunulan bu yayın, bir kullanıcı tarafından “İçinde asla kabul edilemeyecek rezilliklerin, yalan ifadelerin olduğu bir paçavra” olarak tanımlanıyor.
“Ne iş yaptıklarının farkında olmalarını isterdim”
Toleransın önemini vurgulamaya çalışırken örnek bir anlayışsızlığa maruz kalan Metis Ajanda’nın aldığı tepkileri değerlendiren yayın yönetmeni Semih Sökmen, “Nezih Kitabevi’nin ne iş yaptıklarının farkında olmalarını isterdim” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Raflarında sattıkları kitapların yarattığı dünyanın, Atatürkçülüğe ya da başka herhangi bir ‘—ciliğe’ sığmayacak bir zenginlik taşıdığının farkında olmalarını beklerdim.”
“Saat, 2011’i beş geçiyor”
Peki, acaba gelen tepkilerde haklılık payı var mı? Gerçekten Atatürk’e ve “milli değerler”e hakaret edildi mi diye soruyoruz.
“Tepkilerin taşıdığı eleştiriyi anlamak mümkün değil” diye yanıtlıyor bu soruyu Sökmen, “Ajandanın bütün sol sayfalarında olumsuzlukların üzerine işeyen bir oğlan, çocuğu, sağ sayfalarda da olumlu, insanî değerleri pankart olarak gösteren bir kız çocuğu vinyeti var. Her ajandada olduğu gibi 10 Kasım, millî ve dinî bayramlar işaretli. Bunun maksatlı olarak 10 Kasım’ın olduğu yere de konduğunu düşünmek için çok kötü niyetli olmak lazım. Tepki sahiplerine bunu açıkladık, bu kadarcık sağduyuyu onlardan da umabiliriz.”
Sökmen, son yıllarda kendilerini “Atatürkçü” diye tanımlayanların kendi ideolojilerini doğallaştırmaya ve onlar gibi düşünmeyenleri hırçın bir şekilde suçlamaya alıştıklarını ve bunun İslamcılık’a tepki olarak geliştiğini söylüyor. Sökmen’e göre, Kemalizm, 20. yüzyılın başına ait tarihsel bir mesele; Atatürkçülük de diğer ideolojiler gibi bir ideoloji ve Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsıyla da bir alakası yok. “Saat 2011’i beş geçiyor” diyor Sökmen, “Kemalizme inanmaya, onu siyasal bir görüş olarak benimsemeye mecbur değilim, okurlarımız da mecbur değil.”
Kitabevi değil, sanki resmî devlet kuruluşu
Metis Yayınları’nın 2011 Irkçılığa Ayrımcılığa ve Nefret Suçlarına Karşı temalı ajandasının içeriğini hazırlayan Sosyal Değişim Derneği, Nezih Kitapevi’nin açıklamasına şöyle bir yanıt verdi: “Resmi bir devlet kuruluşu yaklaşımını andıran açıklamada yer alan, tüm faaliyetlerini Türkiye yasaları doğrultusunda yürütme ibaresi söz konusu ürünün ‘yasadışı’ bir içeriğe sahip olduğu izlenimini doğurmaktadır. Bir kitapevinin tüm faaliyetlerini ‘ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği ilke ve düşünceler doğrultusunda’ yürütmesinin belirsiz içeriği bir yana; tamamen yasal biçimde tüm Türkiye’de satışa sunulan kültürel bir ürünün üzerine ‘yasadışılık’ gölgesini düşürmenin en hafif deyimle haksızlık olduğunu düşünüyoruz.” Sosyal Değişim Derneği, farklılıklarla birlikte yaşamayı ve toplumsal adalet duygusunu zedeleyen nefret suçları konusunda toplumda farkındalık yaratmayı amaçlayan bir çalışmanın yasaklanmasını doğru bulmadıklarının altını çizerek farklı bir niyet taşındığına inandıklarını belirttiler. Sosyal Değişim Derneği’nin yaptığı açıklamada, “Nezih Kitabevi’ni, değerlendirmesini gözden geçirmeye, tüm okurları ırkçılık, ayrımcılık ve nefret suçlarına karşı Metis Ajanda 2011’i incelemeye davet ediyoruz” ifadeleri de yer aldı.
Yeni yorum gönder