Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

"Nezih" kitapçıda sansür



Toplam oy: 962

NEZİH Kitabevi, “Ayrımcılık, Irkçılık ve Nefret Suçları”nı konu alan Metis’in 2011 Ajandası’nın satışlarını “Atatürk ilkelerine aykırı” olduğu gerekçesi ile durdurdu. 

 

 

Ankara ve İstanbul’da dokuz mağazasıyla hizmet veren “Nezih Kitap Kırtasiye”, yani bizim bildiğimiz adıyla Nezih Kitabevi, dün şaşırtan bir açıklama yaptı. “Tüm faaliyetlerini, Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği ilke ve düşünceler doğrultusunda yürütmekte olduğunu” belirten bir cümleyle başlayan açıklama şöyle devam ediyordu:

 

 

“Metis Yayınları tarafından hazırlanan, kurumumuzun hiçbir şekil ve şartta, hiçbir ilgisinin bulunmadığı, sadece mağazalarımızda değil, bugün ülkemizde basılı yayın satış ve dağıtımı yapan diğer tüm şirket ve kitabevlerinde de satılan söz konusu ajanda ile ilgili olarak, gerek ajanda içeriği üzerinde yapmış olduğumuz inceleme ve gerekse sayın müşterilerimizin tarafımıza iletmiş oldukları yorum ve görüşler doğrultusunda derhal söz konusu ürünün satışına son vermiş ve bu konuda, tüm yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla, ilgili yayınevine de bilgilendirme yapmış bulunmaktayız.”

 

 

“Yayıncının kimliğini netleştirdik”

 

 

2005 yılından bu yana, her yıl farklı bir temayla hazırlanan, bu yıl ise “Irkçılık, Ayrımcılık ve Nefret Suçları”nı konu edinen Metis Ajandası’nda Nezih Kitabevi’ni bu kadar rahatsız edenin ne olduğunu merak ettik ve yönetici Ahmet Orhun’a ulaştık. Ancak, sorduğumuz çok sayıda soruya gelen yazılı açıklama, yapılan duyurunun neredeyse aynısıydı: “Kurumumuzla hiçbir ilgisi olmayan, başka bir yayınevi tarafından hazırlanan ve sadece mağazalarımızda değil, bugün ülkemizde basılı yayın satış ve dağıtımı yapan diğer tüm şirket ve kitapevlerinde de satılan söz konusu ajandanın 10 Kasım sayfasında yer alan bir çizim, müşterilerimizin tepkilerine neden olmuştur.

 

 

Bu tepkiler, kurum olarak 1945 yılından bu yana sahip olduğumuz değerler ışığında tarafımızca da haklı görülmüştür ve satışa son verme kararı alınmıştır.

 

 

Tepkilerini dile getiren müşterilerimizin bir kısmı, kurumumuzu ajandayı hazırlayan yayınevi olarak görme yanılgısına düşmüşlerdir. Bu yanlışlığın düzeltilmesi açısından, açıklamamızda söz konusu ajandanın yayıncısı konusunda net bilgi verilmesi ihtiyacı duyulmuştur.”

 

 

Tepkiler internette başladı

 

 

Kısa süre önce İngiliz sermayesinin ortak olduğu Nezih Kitabevi, şikâyetlerle ilgili ser verip sır vermiyor, ancak Kara Harp Okulu 66 mezunlarının internetteki yazışma grubundaki şu sözler, gelen tepkilerin mahiyeti hakkında ipucu veriyor. İşte o yazışmalar: Resmî ajanda içeriğinde alenen Kürt, Ermeni ve Yahudi propagandası yapılmaktadır. Hocalı’nın H’si geçmediği gibi, üstüne bir de Atatürk ile dalga geçiyorlar. Herkes alabilsin diye 4 lira yapıp şehrin göbeğinde, Nezih Kitabevi’nde satıyorlar. Lütfen... Telefon ya da eposta ile tepkinizi koyun!”

 

 

Facebook’ta açılan AKP - DTP - AB - ABD Düşmanları grubunda ise “Atatürk’e hakaret eden ajanda” başlığıyla sunulan bu yayın, bir kullanıcı tarafından “İçinde asla kabul edilemeyecek rezilliklerin, yalan ifadelerin olduğu bir paçavra” olarak tanımlanıyor.

 

 

 

“Ne iş yaptıklarının farkında olmalarını isterdim”

 

 

Toleransın önemini vurgulamaya çalışırken örnek bir anlayışsızlığa maruz kalan Metis Ajanda’nın aldığı tepkileri değerlendiren yayın yönetmeni Semih Sökmen, “Nezih Kitabevi’nin ne iş yaptıklarının farkında olmalarını isterdim” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Raflarında sattıkları kitapların yarattığı dünyanın, Atatürkçülüğe ya da başka herhangi bir ‘—ciliğe’ sığmayacak bir zenginlik taşıdığının farkında olmalarını beklerdim.”

 

 

“Saat, 2011’i beş geçiyor”

 

 

Peki, acaba gelen tepkilerde haklılık payı var mı? Gerçekten Atatürk’e ve “milli değerler”e hakaret edildi mi diye soruyoruz.

 

 

“Tepkilerin taşıdığı eleştiriyi anlamak mümkün değil” diye yanıtlıyor bu soruyu Sökmen, “Ajandanın bütün sol sayfalarında olumsuzlukların üzerine işeyen bir oğlan, çocuğu, sağ sayfalarda da olumlu, insanî değerleri pankart olarak gösteren bir kız çocuğu vinyeti var. Her ajandada olduğu gibi 10 Kasım, millî ve dinî bayramlar işaretli. Bunun maksatlı olarak 10 Kasım’ın olduğu yere de konduğunu düşünmek için çok kötü niyetli olmak lazım. Tepki sahiplerine bunu açıkladık, bu kadarcık sağduyuyu onlardan da umabiliriz.”

 

Sökmen, son yıllarda kendilerini “Atatürkçü” diye tanımlayanların kendi ideolojilerini doğallaştırmaya ve onlar gibi düşünmeyenleri hırçın bir şekilde suçlamaya alıştıklarını ve bunun İslamcılık’a tepki olarak geliştiğini söylüyor. Sökmen’e göre, Kemalizm, 20. yüzyılın başına ait tarihsel bir mesele; Atatürkçülük de diğer ideolojiler gibi bir ideoloji ve Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsıyla da bir alakası yok. “Saat 2011’i beş geçiyor” diyor Sökmen, “Kemalizme inanmaya, onu siyasal bir görüş olarak benimsemeye mecbur değilim, okurlarımız da mecbur değil.”

 

 

Kitabevi değil, sanki resmî devlet kuruluşu

 

 

 

Metis Yayınları’nın 2011 Irkçılığa Ayrımcılığa ve Nefret Suçlarına Karşı temalı ajandasının içeriğini hazırlayan Sosyal Değişim Derneği, Nezih Kitapevi’nin açıklamasına şöyle bir yanıt verdi: “Resmi bir devlet kuruluşu yaklaşımını andıran açıklamada yer alan, tüm faaliyetlerini Türkiye yasaları doğrultusunda yürütme ibaresi söz konusu ürünün ‘yasadışı’ bir içeriğe sahip olduğu izlenimini doğurmaktadır. Bir kitapevinin tüm faaliyetlerini ‘ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği ilke ve düşünceler doğrultusunda’ yürütmesinin belirsiz içeriği bir yana; tamamen yasal biçimde tüm Türkiye’de satışa sunulan kültürel bir ürünün üzerine ‘yasadışılık’ gölgesini düşürmenin en hafif deyimle haksızlık olduğunu düşünüyoruz.” Sosyal Değişim Derneği, farklılıklarla birlikte yaşamayı ve toplumsal adalet duygusunu zedeleyen nefret suçları konusunda toplumda farkındalık yaratmayı amaçlayan bir çalışmanın yasaklanmasını doğru bulmadıklarının altını çizerek farklı bir niyet taşındığına inandıklarını belirttiler. Sosyal Değişim Derneği’nin yaptığı açıklamada, “Nezih Kitabevi’ni, değerlendirmesini gözden geçirmeye, tüm okurları ırkçılık, ayrımcılık ve nefret suçlarına karşı Metis Ajanda 2011’i incelemeye davet ediyoruz” ifadeleri de yer aldı.

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.