Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasının ardından İsveçli şair Tomas Tranströmer'in kitapları Türkiye'de de tükendi. Türkiye'de ödülden önce okurlar arasında pek popüler olmayan şairi Star gazetesinden Neziha Çakıroğlu bir de edebiyatçılarımıza sormuş. Sordukları arasında "büyük şair" olarak gören de var, okurlar gibi ödülle tanıyan da. Çakıroğlu'nun Star gazetesindeki yazısı ve mini soruşturması şöyle:
Geçen hafta edebiyat dünyasının gündemindeki bir numaralı isim, hiç kuşkusuz Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan İsveçli şair Tomas Tranströmer’di.
Oysa edebiyat dünyası bu yılki ödül için Suriyeli büyük şair Adonis’e gözlerini çevirmişken, Nobel’in bu sürpriz isme gitmesi biraz da şaşkınlıkla karşılandı. Türkiye’de pek popüler olmayan Tranströmer adı Nobel ödülü sayesinde yeniden hatırlandı; şöyle bir hafızalar tazelendi. Peki edebiyatçılarımız, ‘Hüzün Gondolu’ ve ‘İzmir Saat Üç’ kitapları Türkçe’ye de çevirilmiş bulunan Tranströmer’i nasıl biliyorlardı? Şairin İzmir şiirini ‘vasat’ bulan da var, ‘şairin arada selamlanması iyidir’ ya da ‘yaşayan en büyük 3-4 şairden biridir’ diyen de...
Tranströmer büyük şairdir
DEMİR ÖZLÜ
32 yıl İsveç’te yaşadığım için Tranströmer’i tanıyorum. Çok büyük bir şairdir. Bugün dünyada yaşayan en büyük üç dört şairden biridir. Ödül yerini bulmuştur. İsveç’te en kuvvetli edebiyat türü şiirdir. Tranströmer de Nobel’e çoktandır adaydı. Tranströmer, en az kırk dile çevrilmiş bir şairdir. Kişilik olarak da fevkalade bir edebiyat adamıdır. Kadınken erkek kıyafetiyle, erkekken kadın kıyafetiyle fotoğraf çektirmekten uzak. İsveç’te büyük bir eleştirmen ‘1955”ten bu yana yazılan her şiirde Tranströmer vardır’ der.
Şairin arada selamlanması iyidir
ENİS BATUR
Tanıdığım bir şair. Şiirini beğeniyorum. Ödülü alması iyi oldu. Şairin selamlanması arada iyidir. Romancılar kadar ya da diğer yazarlar kadar şairlerin yapıtlarına ulaşma olanağı olmuyor. O bakımdan bu tarz ödüller şiire yeniden dönüş imkanı tanıyor okura. Bence iyi bir seçim.
Sezai Karakoç’a da sevinirdim
HAYDAR ERGÜLEN
Cevat Çapan’ın yıllar önceki çevirisinden Tranströmer şiirlerini okumuştum. Norveççeden Orhan Tekelioğlu da çeviriyordu. Meşhur İzmir’de Saat Üç’ü çevirmişti. Çok büyük bir şair. Önemli olan ödülün şiire verilmiş olması. Adonis kazansa çok sevinecektim. Ya da bizden Gülten Akın veya Sezai Karakoç...
Minimalist gelenekten geliyor
YAVUZ BAYDAR
Sağlam bir gelenek üzerine oturan, aslında 1968 kuşağının mensubu sayabileceğimiz Tranströmer, şiirini hep minimalist geleneğe oturttu, şiirde az ve öz söylemeyi tercih etti. Nobel’i hak ettiği konusunda kuşkum yok. İsveç dilini çok ustaca kullanmıştır. Her ne kadar geçirdiği rahatsızlık nedeniyle son on, on beş yıl çok üretken olmadıysa da geçen yüzyılın edebiyatı üzerinde önemli bir iz bırakmıştır. Son on beş yıldır dünyada şiir sesini duyurmakta güçlük çekiyordu. Ödül iyi geldi.
Allah kabul etsin
HİLMİ YAVUZ
Bİr cehalet itirafında bulunayım; adam Nobel ödülünü aldıktan sonra adına aşina oldum. İzmir’le ilgili bir şiirine baktım. O da vasat. Allah kabul etsin!
Sadece şiir yazmış
AHMET KEKEÇ
Tomas Tranströmer’i tanımıyorum. İnternetten yaptığım küçük bir taramadan sonra, “pastoral” işlerle uğraşan bir şair olduğunu öğrendim. Şiirlerinden örnekler okudum. Sıradan sayılabilecek bir yaşam öyküsü var Tranströmer’in. Sadece şiir yazmış; Bizim Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Edip Cansever gibi... Başka disiplinlere meyletmemiş.
(Neziha Çakıroğlu, Star)
Yeni yorum gönder