Takım elbisesi, kemik çerçeveli gözlüğü, fötr şapkasıyla William Burroughs aslında tam da emekli bir öğretmene benziyor ama aldanmayın. 14 yıl önce bugün, 83 yaşında hayatını kaybeden silah ve uyuşturucu düşkünü bir eşcinsel olan Burroughs sıradışı bir yazar. Allen Gingsberg, Jack Kerouac gibi döneminin diğer “anti”leriyle Beat Kuşağı akımını başlatarak bildiğimiz edebiyatı altüst eden Burroughs’un hayatı da bir o kadar ilginç. Iggy Pop, Patti Smith, Kurt Cobain gibi rock tarihinin önemli şahsiyetleri onun dostları... Gus Van Sant’ın yönettiği “Drugstore Cowboy”da rol alan, en meşhur kitabı “Naked Lunch-Çıplak Şölen” David Correnberg tarafından sinemaya uyarlanan bir iştahlı bir gezgin...
‘YÖK zede’ bir çevirmen
Bilindiği üzre Türkiye’de Amerikan filolojisi bölümünde de okutulan cut–up (kes yapıştır) tekniğiyle yazdığı “Nova Üçlemesi”nin ilk kitabı “Yumuşak Makine” yazıldıktan 50 yıl sonra, Sel Yayınları tarafından Türkiye’de de yayımlandı ve “Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu” tarafından “muzır” bulundu. Davası süren kitabın ardından aynı kaderi paylaşmamasını umduğumuz üçlemenin diğer kitapları “Patlamış Bilet” ve “Nova Ekspresi”de piyasada.
Cut–up üçlemesinin çevirmeni olarak yargılanan Süha Sertabiboğlu ise aynı zamanda diş hekimi. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde öğretim görevlisiyken 1985’te “YÖK zede” olan çevirmen, bugüne kadar aralarında “Zen ve Motorsiklet Bakım Sanatı”, “Dune”, “Sıska Bacaklar”ın da bulunduğu 39 kitap çevirdi. Son çevirdiği kitap ise Sel Yayıncılık'tan çıkacak yine bir Burroughs yapıtı: “Eğitimim”.
Yerleşik edebiyata karşı
Hal böyle olunca düzene ve yerleşik ahlak sistemine başkaldıran Beat Kuşağı’nın önde gelen yazarlarından Burroughs’u “Türk yargısının hoşlanmayacağı bir adam” olarak tanımlayan çevirmeniyle konuşmak da kaçınılmaz oldu.
Sertabiboğlu, 1950’lerde Beat Kuşağı ile birlikte “tarihsel bir dönem yazını” oluştuğunu söylüyor. “Hemen beş yıl önce Avrupa’da milyonlarca insanın birbirini boğazladığı, Almanların milyonlarca Yahudiyi, Amerikalıların binlerce Japon’u yaktığı, insanlık değerinin ayaklar altına alındığı bir süreçten geçilmiş. Bir de Amerikalılar ‘Amerikan rüyası’ diye bir balon salıyorlar ortalığa. ‘Güçlü Amerika, her şeye kadir Amerika.’ Tutucu Protestan ahlakı iyice azmış. Buna bir tepki olarak balonu patlatmaya yeltenen Beat Kuşağı çıkıyor ortaya.”
Beat Kuşağı’nın edebiyatını ise şu sözlerle tanımlıyor: “Beat Kuşağı’na göre edebiyat, okuyucuyu ‘tavlamak’ için süslü cümleler kullanır. Klasik edebiyat kuralları yerine, kırılma yaratarak başka bir yoldan gitmişler.”
Burroughs da cut–up üçlemesini böyle yazıyor, yerleşik edebiyatla dalga geçiyor. Cümlelerin çoğunun sonunda bir anlam yok. Anlatılanların “saçmalık” ya da esrar çekmiş bir adamın sayıklamaları gibi durduğunu ancak bunun bir altyapısı olduğunu belirtiyor Sertabiboğlu. “Ucu bucağı belirsiz bir altyapı. Teyp bantlarını kesip yapıştırmaktan esinlenerek; fikirleri, kavramları kesip karmakarışık hale getirip insanın başını döndüren, sersemletici metinler çıkarmış ortaya. Cinsel ilişki betimlemeleri de iğrenç. Güzel, hoş duygular uyandırmak değil amaç. Aslında Burroughs şöyle diyor: Sizin uygarlığınızın da, edebiyatınız da, ahlakınızın da...”
Zaten ona göre tuhaf olan da deneysel ya da karşı edebiyat diye nitelenen bu yazın türünün Muzır Kurulu’ndaki “edebiyat eleştirmenleri” tarafından anlam bütünlüğü olmayan bölük pörçük bir metin olarak tanımlanması. “Asıl amaçlanan da bu zaten. Anlam bütünlüğünü bozmak.”
Burroughs Muzır Kurulu’nun dışında Sertabiboğlu’nu da sarsmış. Kitabı ilk eline aldığında neyle karşı karşıya olduğunu görünce şaşırmış.“Her okuyanda aynı tepkiyi uyandırır. Anlaması ve okuması zor bir metin. Bu fiil hangi özneye ait? Bu sıfat hangi nesneyi niteliyor? Bu cümleler nerede başlayıp nerede bitiyor? Bunları bulmak çok zor. Bugüne kadar en çok zorlandığım metin oldu. Çevirinin zorluğu da hâlâ mahkeme koridorlarında devam ediyor” diyor.
Sertabiboğlu Türkiye’nin Burroughs’a ihtiyacı olduğunu ekliyor. “Kafaların belden yukarı kaldırılmasını engelleyen çağrışım zincirleri var. Türkiye’nin sarsılmaya ihtiyacı var. Çağrışım zincirlerinin kırılması lazım. Eşcinsellere, uyuşturucu kullananlara yaklaşım, insana yaklaşım değişmeli.”
Haber: Ayşegül Özbek, Cumhuriyet
Yeni yorum gönder