"Övünmekten ve övülmekten hoşlanmayan, gerçeği, gerçek değerleri görmeye, anlamaya çalışan, alabildiğine alçak gönüllü bir kişilik. 'Kimin kaç dizesi kalmış bir iki yüzyıl sonrasına! Öyleyse bu tafra, bu kabarma niye!' Yetmiş yaşını geçtiğinde, tüm şiirlerini bir araya getiren tuğla kalınlığındaki cildi sık sık eline alır, karıştırır, orasından, burasından okurdu sessizce. 'Bir şeyler yaptım galiba!' Ve son kitabına dek süren bir kendini aşma isteği: 'Bir iki adım daha ileri gitmeliyim... Mek parmak daha.'"
Garip Hareketi'nin ve İkinci Yeni akımının öncülüğünü yapan Oktay Rifat'ı oğlu Samih Rifat böyle anlatıyor. Bizse bu ifadelere Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık'ın açtığı "Elleri Var Özgürlüğün" adlı sergide rastlıyoruz. 10 Haziran 1914'te Trabzon'da dünyaya gelen ve modern şiirimizin kurucularından sayılan şairin 100'üncü yıldönümü vesilesiyle düzenlenen bu sergi, Rifat'ın kişisel yaşam serüveni ile edebi serüvenini anlatmakla kalmıyor, ressamlığını da vurguluyor. 18 Nisan 1988'de 74 yaşında aramızdan ayrılan Oktay Rifat'ın yaşamından kesitler veren ailesi, eşi ve edebiyatçı dostlarıyla ilişkilerinin yansıtıldığı sergide şairin avukatlık mesleğinden kalan eşyaları, resmi evrakları, mektupları, ona imzalanmış kitaplar, daktilosu, küllüğü, pardösüsü, kasketi, saati gibi özel eşyaları da ziyaretçileri bekliyor.
Bir ressam olarak Oktay Rifat
Romanları, oyunları, denemeleri ve çevirileriyle bütünlüklü bir edebiyat adamı olması yanında yaşamının özellikle son yıllarına sığdırdığı ressamlığı da vardı. Kalemiyle şiirinde yarattığı imgeler ve resimlerle yetinmeyip sık sık fırçasına sarılmıştı. Resim tutkusunu şöyle anlatıyordu Oktay Rifat:
"Birdenbire resim yapmaya başlamış değilim. Çocukluğumdan beri resim yaparım. Ne var ki yakın zamanlara dek doğru dürüst bir şey çıkaramadım ortaya. Yaptıklarım resim olmadı bir türlü. Zaman zaman umutlanırım, gece gündüz resim yaparım, sonra bu dalga geçer. Galiba şiirin tıkandığı yerde başlıyor resim. 1955'lerde iyice bir şeyler yaptım, akrabalara, eşe dosta verdim. Fuat İzer'in atölyesinde bıraktığım beş on resim var ki onların yok olmasını isterim. Çok kötü şeylerdi. 1978'de hastalık yeniden tepti. 1978'lerde yaptığım resimlerin üstüne başka resimler yaptım. Kimini yeniden boyadım. Yeniden küstüm resme. Sonra son dönem geldi: Şimdiki dönem."
Oğlu Samih Rifat ise şunları aktarıyor:
"Resim. Ara sıra içine girdiği, ara sıra da uzaklaştığı bir tutku alanı. Kimi zaman bilinçli bir uzaklaşma olurdu bu; 'şiiri keser' diye düşünürdü. Kimi zaman da uzun uzun, keyifle resim yaptı. Ama hiçbir zaman, gerçekten iyi bir ressam olduğunu düşünmedi sanırım. Ozandı o, her zaman. Resim yaparken de..."
Sergi, 22 Haziran'a kadar Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde ziyaret edilebilir. Açık olduğu saatler:
Hafta içi: 10.00 - 19.00
Cumartesi 10.00 - 18.00
Pazar 13.00 - 18.00
Yeni yorum gönder