Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Orhan Pamuk: Ben ailenin idiotuydum



Toplam oy: 696

İtalya’nın en prestijli gazetelerinden La Repubblica’ya bir röportaj veren Nobel ödüllü Yazar Orhan Pamuk, “Ben ailenin idiotuydum” dedi. Pamuk, Masumiyet Müzesi’nin, aynı adı taşıyan kitaptan çok sonra açılmış olması hakkında da, “O dönemin siyasi baskıları buna izin vermese de ben ikisinin de aynı gün hayata geçirilmesini istemiştim.” dedi.  

 

 

Söyleşi, Orhan Pamuk’un İstanbul’daki boğaz manzaralı evinde gerçekleştirildi. Pamuk ilk olarak mühendis ağırlıklı bir aileden geldiğini,  babasının, kendisine mühendis olması konusunda ısrar ettiğini ancak matematik öğretmenlerinden korktuğu için buna yanaşmadığını anlattı.

 

 

Ağabeyinin ve kendisinin tipik bir üçüncü dünya tarzıyla eğitildiğini belirten Pamuk, mühendislik okuyan kardeşinin karşısında kendisini  ‘ailenin idiotu’ gibi hissedip hissetmediği sorusuyla karşı karşıya kaldı. Pamuk,  “Evet elbette. Hatta daha da fazlası. İkinci doğanlara tipik bir örneğim. Yani bu, Türk aile yapısının ataerkil olduğu ve her zaman ilk doğanın eğitimi üzerinde durulduğu anlamına geliyor. O (ağabeyim), sorumluluğu sırtlanan, her zaman ne yapılması gerektiğini söyleyen ve kardeşlerine nasıl davranması gerekeni bilendi. Bir yere gittiğimizde O her zaman adres bulmak için cadde isimleriyle ilgilenirken, ben havalara ve vitrinlere bakarak hayal kurardım” diye yanıtladı bu soruyu.  

 

 

 

 

 

BEN HALA KÜÇÜK BİR ÇOCUĞUM

 

 

“Arkadaşlarım halen bana küçük bir çocuk olduğumu söyler” diyen Pamuk, “Bu, hayal gücünü harekete geçirir ama, sosyal varlıklar olmayı sağlamaz. Bazı şeyler 6 yılda öğrenilir ama, ben artık 60 yaşındayım ve artık bunun benim karakterim olduğunu kabul etmek zorundayım. Ağabeyim sosyal biriyken, ben asosyal kaldım. Serbest, kendini kontrol edemeyen”  diye sözlerini sürdürdü.

 

 

 

 


MASUMİYET MÜZESİ’NE SİYASİ ENGEL

 

 

Bir yazar olmanın inceliklerine de değinen Pamuk, Masumiyet Müzesi’nin aynı adı taşıyan kitabın baskısından çok sonra açılmış olduğunun hatırlatılması üzerine ise, “O dönemin siyasi baskıları buna izin vermese de ben, kitabın çıktığı gün müzenin de açılışının kutlanmasını istemiştim” dedi.

 

 

Nobelli yazar, sadık okurlarının, adeta bir hac görevini yerine getirir gibi Masumiyet Müzesi’ne akın etmesinin kendisini rahatsız etmediğini dile getirerek, “Anna Karenina’nın izinden St. Petersburg’a giden Tolstoy’unkiler gibi olabilir mi? Bu bana rahatsızlık vermiyor. Zaten müzeyi ziyaret edilsin diye kurdum” dedi.

 

 

 

 

 

MÜZEYİ ZİYARET EDENLERİN YARISINDAN ÇOĞU KİTABI OKUMAMIŞ

 

 

 

Müzeyi ziyaret edenlerin yarısından çoğunun kitabı okumamış olduğu bilgisini de paylaşan Pamuk, “İstatistikler gösteriyor ki, ziyaretçilerin 3’te 2’si kitabı okumamış ve belki de hiç okumayacaklar. Okumuş olan birçoklarıyla da konuştum ama kitaptaki bütün obje detaylarını hatırlamıyorlar. Bir obje, ancak bir duyguyla bağlantılı olduğunda hatırlanıyor. Bu nedenle, birçok ziyaretçi, bu kadar bol objeyi bir arada görüp, yeniden romanı hatırlayınca çok etkileniyor” diye konuştu.  

 

 

 

 

 

AZ ÖMRÜM KALDI AMA YAZACAK ÇOK ŞEY VAR

 

 

Şimdi ne yaptığı da sorulan Orhan Pamuk, “Müzeyi kurduktan sonra yazar hayatıma geri döndüm ve yeni romanımı yarıladım. 60 yaşındayım ve hayat kısalmaya devam ediyor. Nobel Ödülü bana emellerimi kaybettirmedi aksine sıkı çalışıyorum. Çünkü yaşamak için az zamanın kalırken, hala yazacak çok şey var” diye yanıt verdi. 

 

 

 

 

 

Kaynak: DHA

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.